Film gibi bayram ziyareti
Geçenlerde çok sevdiğimiz bir çifte akşam yemeğine davetliydik. Müşterek bir dostumuz bayramda başlarından geçen öyle bir olay anlattı ki ancak bir filmde olabilir bu kadar etkili sahneler, diye düşündük. Nitekim sinema tutkunu bir bey, kısa metrajlı bir filmde bu konuyu işleyip festivale katılmayı düşünüyormuş. Yine de bir soracağım, izin verirlerse size anlatacağım. Bayramın birinci günü arkadaşımızın kocasının 92 yaşındaki annesini ziyarete gitmişler. Bırakacak kimseleri olmadığı için kurt köpeklerini de yanlarına almışlar. Zaten sahibinin "otur oraya" komutlarıyla bir köşeye uzanıp kıpırdamadan melek gibi bakmaya başlamış. Yaşlı tonton anneye, oğlu epey önce bir muhabbet kuşu almış. Kuşlar çift olduğunda birbirlerinden başkasını görmediğinden tek olunca sahipleriyle çok arkadaş olurlarmış. Bu kuş çok oyuncu çıkmış. Zamanla öyle şeyler öğrenmiş ki şaşırtmış herkesi. Bu bayramda kafesinden çıkarılıp masanın üstüne konmuş. İlk önce dans eder gibi pıt pıt oradan oraya koşmuş, kendi etrafında dönmüş. Pıt pıt pıt büyükhanımın bardağına gidip neşeli, neşeli suyundan içmiş sonra koluna gelmiş. Üstünde pıt pıt yürüyüp eline çıkmış. Büyükhanım onu yanak hizasına getirip "Beni seviyor musun" deyince "cik" diye gagasıyla onu öpüyormuş. "Vallahi ne torunlarım ne çocuklarımdan böyle bir sevgi gördüm. Bu beni çok mutlu ediyor, çook..." derken oğlunun cep telefonu çalmış. Başka bir ülkeden telefon edenin sesini duymak ve konuşabilmek için masaya arkasını dönüp odanın uzak bir köşesine gidince, kurt köpeği saniyede yerinden fırlayıp masanın başına dikilmiş. Kuş ise ellerinden kurtulup cik cik şakıyarak köpeğe doğru uçmuş. "Ayy... Ay..." sesleri arasında "Çaat" diye bir çene sesi duymuşlar. Son gördükleri resimde "Nasıl da güzel yakalarım ben" der gibi dişleri arasında muhabbet kuşu, heyecanla soluyan, gururla bakan köpek varmış. Büyükhanım çocuk gibi hüngür hüngür ağlamaya başlamış. "Anne ne olur ağlama" diye uzun zaman yatıştırmaya çalışmışlar. Oğlu "Ben dayanamayacağım, şimdi gidip bir muhabbet kuşu getireceğim sana" diye fırlamış. Annesi hıçkırıklar arasında "erkek olsun, genç olsun" diye bağırmış.
GENÇ VE ERKEK KUŞ Akmerkez'de Pet Shop'taki çocuğa bunları söyleyince satıcı cama "tık tık" vurmuş. Kuşlardan biri kanadının altından dönüp ona bakmış. "Al ağabey, bu erkek" deyip vermiş. (O sırada grupta bulunan Cengiz Çandar'dan öğrendik ki muhabbet kuşlarının cinsiyetlerini anlamak öyle böyle değil çok zormuş.) Eve geldiğinde yaşlı anne, yeni kuşa yan yan bakıp gözyaşları içindeki yüzünü sallayıp "Hiç biri onun gibi oyuncu olamaz onun yerini tutamaz" diye ağlamaya devam ediy o r m u ş . "Genç mi bari bu?" s o r u s u n a "Dört aylık" diye uydurmuşlar. O zamana kadar nutku tutulmuş gibi duran, korkudan tostoparlak olup yere yapışan kuşa çok acımış gelini. "Anne siz ona bu kadar isteksiz davranırsanız o da sizi sevmeyebilir" diye fısıldayıp kafesten aldığı kuşu masanın üstüne koymuş. Kuşla büyükhanım bir müddet bakışmışlar. Büyükhanımın çekingen eli masaya doğru uzanmış. Minicik muhabbet kuşu üstünü başını düzeltir gibi silkelenip çok yavaş hareketlerle yaklaşıp gagasıyla ürkek bir öpücük kondurmuş. Bayramın sıcak bir el öpmesi gibi...
ÖNEMLİ NOT: İzin alırken öğrendim. Anne, arkadaşımızın kocasının değil kendi annesiymiş. O kurt köpeğini de özellikle çok severmiş. Bırakacak kimse olmadığı için değil davetli olarak gelmiş. Ona özel bisküviler falan alınmış. İlk önce o sevilmiş. Mamalar yedirilmiş. Yani işin en acıklı yanı, bir sevdiği bir diğer sevdiğini yok etmiş. Ama ne yapsın bu Pakocuklar bilmeden iç güdüleriyle hareket ediyorlar. Ya insanların birbirine veya hayvanlara bilerek ve planlayarak yaptıkları?.. Şu Malatya Çocuk Esirgeme Kurumu'nda yaşananlara bakar mısınız?...
|