80 yaşındaki bu kadın dünyayı geziyor ve otel tasarlıyor
Abartmıyorum. Gerçekten de yapıyor. Dünyanın en ünlü markalarıyla çalışmış, Concorde uçağının içini tasarlamış. Andree Putman genç kalmanın sırrını anlattı
İstanbul'dan bir kadın geçti. Öyle böyle bir kadın değil. 80 yaşında. Kendine has saç biçimi, gösterişli takıları, iddialı kıyafeti değildi beni çeken. En çok bakışlarına takıldım. Kalabalık masaya yaklaşırken uzaktan beni süzdü. Şöyle bir çenesini kaldırıp selam verdi. Yanına oturana kadar baktı bana. Alıcı gözüyle. Ne giymişim, ne takmışım, etrafımla nasıl konuşuyorum... Her Fransız gibi kibirli miydi? Tanıyınca öyle olmadığını anladım. O Andree Putman'dı. Gelmiş geçmiş en iyi tasarımcılardan. Yves Saint Laurent, Lagerfeld, Mugler gibi dünya devleriyle uzun yıllar çalışmış bir isimdi. Ünlü Concorde uçağının içini o tasarlamıştı. Dünyanın peşinden koştuğu kadının yanında oturuyordum. Ne diyeceğimi bilemedim. "Bayılıyorum" dedim, "Paris'te yaptığınız Pershing Hall isimli otel favorim." Gözlerini şaşırarak açtı. Genç kız gülümsemesiyle başladı konuşmaya. Sesi kalın ama etkileyiciydi. "Oteli severek tasarladım. Sonra değiştirildiğini öğrendim. Bir daha adım atmadım oraya. Aslında küçük değişiklikler yapmışlar ama yine de esere sadık kalınmalıydı." Andree Putman aslında konservatuvar mezunu bir Fransız. Piyano ile adım attığı sanat hayatına tasarım ile devam etmiş. Açmamış müzik onu. İyi bir besteci olabilmek için 15 yıl beklemen lazım demişler 20 yaşındaki Andree'ye... "Zamanım yoktu" diye anlatıyor, "Dünyayı görmeliydim. Ben de öyle yaptım. Yeni insanlarla tanıştım. Neyin beni heyecanlandırdığına karar vermem gerekiyordu." HHH Ne yalan söyleyeyim, Andree Putman ile tanışana kadar işinin başında olduğuna pek de ihtimal vermiyordum. Hani şirketine ismini vermiş, geri çekilmiş gibi geliyordu. Yanılmışım. 80 yaşındaki bu kadın hala işinin başında. Hatta bugünlerde Hong Kong'da yeni bir otel tasarlıyor. Haftada en az bir kez seyahat ediyor. Yeni projeler geliştiriyor, en sevdiği işi yapıyor, yeni insanlar tanıyor. Kırmızı şarabından bir yudum alan Putman'a dayanamayıp soruyorum. "Bu tempoyu nasıl kaldırıyorsunuz? Yani bu yaşta..." Gülümsüyor. "Kendime iyi bakıyorum. Geceleri geç vakitte yemek yemem. Kahvaltıyı aksatmam. Vitaminlerimi alırım. Fiziksel sağlıktan çok ruhsal sağlığa inanıyorum. Yaş önemli değil. Enerji önemli. İçgüdüler, tutkular bunlar beni ayakta tutuyor. Bir de merak tabii. Çevremdeki kişiler detaylara önem vermiyorlar. O zaman hayat daha çabuk akıp gidiyor. Oysa öylesine güzel ayrıntılar var ki hayatta." Birden susuyor ve elini elimin üzerine koyarak devam ediyor. "Arkadaşlarımın çoğu 30'lu yaşlarda. Gençlerle birlikte olmak beni de gençleştirir." Andree Putman, Christofle markası için Türkiye'deydi. Öylesine güzel bir koleksiyon tasarlamış ki mutlaka görün derim. Sadece sofra aksesuarları da değil takı tasarımları da var. Gümüşle derinin nasıl mükemmel bir uyum gösterdiğine şaşıracaksınız. Putman ilk kez geldiği İstanbul'a doyamamış. "Döneceğim" diyor ayrılırken. "Öylesine ilginç insanlarla tanıştım ki burada. Sizden yararlanmam lazım. Benim için Türkiye kara kutuydu. Şimdi gözümde bir imaj var. Türkler yaratıcı insanlar." Ya istanbul? Deri ceketini giyerken keskin bakışlarını Boğaz'a dikiyor. "Bir otel yapmayı isterdim. Bu şehir öylesine güzel ki.." İstanbul'dan bir kadın geçti. 80 yaşında hayalleri olan, hala yapacaklarının tutkusuyla yanıp tutuşan. İstanbul'dan Andree Putman geçti. En azından tasarladıklarını gidip görün, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
|