|
|
|
|
Zamanı gelince yönetmen olacağım
Gönül Yarası filmiyle Altın Portakal'da "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü alan Timuçin Esen son günlerin en konuşulan isimler i n d e n . . . Konservatuvardan sonra Amerika'da 7 yıl yönetmenlik eğitimi alan Esen, ileride kariyerini bu yönde geliştirmeyi düşündüğünü söylüyor.
Aklı fikri yönetmenlikte
Ödüllü oyuncu Timuçin Esen "Amerika'ya yönetmenlik okumaya gittim. Yapmak istediğim iş o. Onun da zamanı gelecektir. Ama öyle bir zorlamam da yok" diyor.
Timuçin Esen, "Gönül Yarası" filmiyle aldığı "Altın Portakal En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünden sonra, şimdi de "Hırsız Polis" in idealist komiseri Çınar rolüyle dikkat çekiyor. Genç aktör, Marie Claire dergisine verdiği röportajda öğrencilik yıllarında çektiği filmden, oyunculuk ödüllerine kadar pek çok konuda soruları yanıtladı.
- Dizide oyunculuk olur mu? Hırsız Polis'te oyunculuğunuzu daha az gösterdiğinizi söyleyebilir miyiz? - Yok öyle bir şey. Dizide de elinden geleni yapmaya çalışıyorsun sonuçta. Tabii eğer senin bakış açın öyleyse. Bazıları dediğin gibi düşünebilir ama teknik olarak dizilerde detaylı çalışmak için vakit yok. Ondan dolayı her ne kadar elinden geleni yapsan da, çok fazla derine inemiyor olabilirsin. Bu mümkündür. Çünkü dizi çok kısa sürede çekiliyor ve hiçbir zaman bir sinema filminin derinliğinde ve kokusunda olmuyor. Sinema filmi iki saatlik bir zaman diliminde, belli bir şeye odaklanıyor ve orada istenilen şey alınana kadar uğraşılıyor üstünde. Belki o olmayabilir, çünkü vakit yok. Dizinin senaryosu da daha hızlı yazılıyor. Ama tabii ki yine de herkes en iyisini yapmaya uğraşıyor.
- Siz ne arıyorsunuz? Asıl olarak gönlünüzde yatan yönetmenlik mi? - Evet, yapmak istiyorum. Hep istediğim bir şeydi. Ama zamanı gelince yapacağımı düşünüyorum. Öyle bir zorlamam yok.
- Zamanı gelince dediğiniz? - Hep zamanı gelir ya bazı şeylerin. Olur, kendiliğinden olur, zamanı gelir zaten.
- Konservatuvardan sonra yedi yıl Amerika'da yönetmenlik eğitimi aldınız. Orada oyunculuk adına da bir şey yaptınız mı? - Amerika'ya yönetmenlik okumaya gittim. Bu arada okulda yönetmenlik bölümünün dahilinde oyunculuk dersi de vardı. Ayrıca dışarıdan bir oyuncu koçunun, Larry Moss'un stüdyosuna devam ettim. Yani esasında oraya da yönetmenliğe yönelik bir amaçla gittim. Çok meşhur bir koçtu. Merak ettim sırrı ne diye, nasıl performans alabiliyor diye. Ama tabii gidince orada oyunculuğun da pratiğini yapmaya başlıyorsun.
ÜLKEMDE ÇALIŞMALIYIM - Sanırım kamera arkası zamanla bazılarında daha ağır basıyor. - Ya bilmiyorum ki, benim hep öyleydi zaten. Amacım hep yönetmenlik yapmaktı. Oyunculuğu hep ona yönelik bir şey olarak gördüm.
- Orta metrajlı bir filminiz var: Çıkmaz Sokak. Nerede çektiniz? - Burada çektim. O sırada Amerika'daydım. Buraya geldim çekmeye. Orada montajını, post prodüksiyonunu yaptım. Üniversiteyi bitirme tezim o benim. Yönetmenlik programını bitirme tezim.
- Filminiz "Türk Türk" müydü? - Konu itibariyle tabii ki. Karakterler, şunlar, bunlar... Varoşlarda geçiyor. Değişik anlatımı olan bir filmdi. Eşzamanlı giden iki hikaye gibi düşün. 35 mm'ydi. Bir kısmı da dijitaldi ve dijital olan kısmı belgesel havasındaydı. Elde kamerayla çekilmiş bir belgesel. Oradaki insanlar, oyuncu oynamasına rağmen onu belgesel zannetti. Benim amacım da oydu zaten. O yüzden farklı bir anlatımı vardı diyorum. Ama tabii Türk işiydi. O da hoşuna gitti insanların.
- Niye döndünüz Amerika'dan? Türkiye'de çalışmak gibi bir isteğiniz mi var? - Var tabii. O yüzden döndüm biraz. Burada yapmak istediğim şeyler vardı. Arkadaşlarım vardı aynı işlerle uğraştığımız. Onlarla beraber bir şeyler yapmak istedim. İlla burada yapayım diye değil, zaten öyle geçiyordu kafamdan. Aklımda bir hikaye vardı çekmek istediğim. O buradaydı. Aman Türkiye'de yapayım diye olmadı. Belki şimdi oradan uzaklaşınca, Amerika'yla ilgili bir şey canlanacak kafamda. Biraz zaman geçince, uzaklaşınca öyle bakmaya başlıyorsun. Biraz o yüzden döndüm. Altı yedi yıldır da oradaydım. Yeter!
ÖDÜL ÖNEMLİ DEĞİL - Ödüllendirilmek, takdir edilmek önemli mi sizin için? - Tabii doğal olarak takdir edilmek her insana iyi hissettirir. Ha yani ön koşul olarak hiçbir zaman böyle bir şeyim yok benim. Aman ödül alayım gibi bir şeyim olmadı. Ama bu demek değildir ki, ödüller önemsiz. Bu anlamda söylemiyorum. Ödülü aldıktan sonra da, veren jüriyi de düşündükten sonra insanın hoşuna giden bir şey, ama çok da olmazsa olmaz bir şey değil benim için. O kadar çok ödül almamış iyi performans var ki bu dünyada. En saygın görünen ödüllerde bile çok var bunun örnekleri. O yüzden çok bir şey değil, ama güzel bir şey tabii.
- Oyuncu her rolde oynar mı? - Bilmiyorum ya, bu o kadar kolay bir soru değil. Hem oyuncu, hem yönetmen olarak kafa biraz karışıyor. Çok idealize bir şey. Tabii oyuncu oynayabilir, ama bir de başka şeyler var. Bazen bazı yönetmenlerin kafasında bazı karakterler adına belirli bir resim oluyor. Güzellik, çirkinlikten bahsetmiyorum. Ama fiziksel bir özellik oluyor kafalarında. Bazen onu arıyorlar. Böyle şeyler olabilir. Ama iyi bir oyuncu tabii ki her rolü oynar. Fiziksel gerekliliklerini de yerine getirir. Kilo alması gerekiyorsa alır, vermesi gerekiyorsa verir. Burnu şöyleyse yapar bilmem ne.
- İlla oynamak istediğiniz bir rol var mı? - Hiç öyle bir şey düşünmedim. Yok! Şöyle bir film, böyle bir film yok. Ama benim için bir şey ifade eden, dert olan bazı şeyleri insanlara sinema yoluyla anlatmak isterim. Bu başlı başına zor bir iş. Bunu yapabilirsem ne mutlu bana. Böyle bir hayalim var. Yoksa şöyle bir film çekeyim, böyle bir rolde oynayayım yok.
|
|
|
|
|
|
|
|
|