| |
En tehlikeli silah
Rusya-Ukrayna krizini, enerjide doğalgaza, doğalgazda da Rusya'ya bağımlılığı tehlikeli boyutlara yaklaşan Türkiye yakından izlemeli. En azından Ukrayna'nın durumuna düşme olasılığına karşı seçenekler üretmeye kafa yorması için. Çünkü Rusya enerjiyi jeostratejik hedeflerinin tek silahı yaptı.
Gaz, eski Yunanca'daki "kaos"tan geliyor. Tanımı şöyle: "Moleküllerin, bir cismin biçimsiz hale gelmesine yol açan kaotik hareketlerine imkan veren ortam..." Tam da tanımın yüklediği misyona uygun olarak, doğalgaz "kaos"ların ebesi olmaya aday. Ya da en azından nükleer bombadan da tehlikeli ve caydırıcı silaha dönüşmeye. Tarihe bu silahın kullanılmasının ilk örneği olarak geçecek Rusya ile Ukrayna arasında dün sabah vanaların kapatılmasına kadar varan krizi yakından izlemekte fayda var. Vladimir Putin 6 yıl önce hasta ve alkolik Boris Yeltsin'den liderliği devralırken yemin etti: "Rusya'yı Sovyetler'in çöküşünden sonra yuvarlandığı utanç çukurundan çıkaracağım. Onu yeniden dünyanın en güçlü ülkelerinden yapacağım." Sonra kurmaylarıyla bu hedefe götürecek araçları tartıştı. Sonuç: "Petrol ve de özellikle doğalgaz silahıyla yakın çevreden başlayarak dünyayı dize getirebiliriz. Ancak..." "Ne demek ancak" diye sordu Putin. Yanıtladılar: "Gaz boru hatları Sovyet coğrafyasına göre döşendiği için bazı sıkıntılar var." Doğruydu. Sovyetler Birliği bir federasyondu ve sonsuza kadar yaşayacağına inanılıyordu. O nedenle boru hatları, sistemin çökeceği akla gelmeden döşenmişti. Düşünün; sadece Ukrayna'da hepsi Sovyetler zamanında döşenmiş 4 bin kilometreden fazla gaz boru hattı ağı var. Kurmayların uyardıkları tehlike, 2004 sonunda Ukrayna'da "Turuncu Devrim"le gerçekleşti: Rusya'nın Avrupa'ya gaz ihraç yolunun kaderi Moskova'dan kopup Brüksel ve Washington'a yelken açan Viktor Yuşçenko'nun ellerine geçti. Putin tekrar kurmaylarını topladı. Çözüm: Sovyetler'in dağılmasıyla elden çıkan boru hatlarının mülkiyetini Rusya'ya kazandırmak . Bunun için de bin metreküp doğalgazı 50 dolara alan eski ve yoksul "yoldaşlar"a kapitalist dünya koşullarını dayatmak. Uygulama alanı olarak elbette Ukrayna seçildi. Rus doğalgaz tekeli Gazprom, 6 ay önce Yuşçenko'ya "1 Ocak 2006'dan itibaren doğalgazın bin metreküpünü 160 dolara çıkaracağız" haberi gönderdi. Ukrayna umursamadı. İşin ciddiyetini anladığında geç kalmıştı. Gazprom, "Koşullar değişti, yeni fiyat bin metreküp için 230 dolar !" dedi. Özellikle son 15 günde yoğunlaşan pazarlıklarda iki taraf da birbirlerinin önerilerini reddetti. Ukrayna biraz da Türkmenistan'la imzaladığı yıllık 40 milyar metreküp doğalgaz anlaşmasına güveniyordu. Gazprom, tüm Türkmen gazını alıp o kapıyı da kapatınca iş bitti.
Mavi Akım'ın geleceği ne? Şimdi Rus gazı kesilen (yılda 25 milyar metreküp geliyordu; ihtiyacının üçte biri) Ukrayna panikte: Fabrikalara enerji kısıntısına karşı önlem almaları uyarısında bulunuyor, termik santrallere "Kömüre dönün" talimatları yağdırıyor. Bu kriz Ukrayna'daki boru hatlarının ilk sahibine, yani Gazprom'a dönmesini sağlar mı, göreceğiz. Ancak Gürcistan faturada indirim karşılığı boru hatlarının mülkiyetini devretmeye ve Batı'ya aşkını soğutmaya söz verdiğine göre... Krizden Türkiye'nin de çıkaracağı ders var: Bu yıl 35.7 milyar metreküp doğalgazın 22 milyar metreküpünü Rusya'dan alacağız. Uzmanlara göre yakında 30 milyar metreküp ithalatla Rus gazına bağımlılık oranı üçte ikiye çıkacak. Hatırlar mısınız; birkaç ay önce Rusya, Mavi Akım'a pompaladığı gazı, İsrail'e Türkiye'ye daha ucuza satmayı önerince, Ankara "Bize de indirim yap" dedi, Moskova reddetti. Bağımlılık üçte ikiye varınca, neler olabileceğini siz düşünün. Akdeniz'e kadar uzatılmış Mavi Akım'ın mülkiyetini isterler mi acaba? Ya da başka ödünler?
|