| |
Çeltiksuyu'nda hayat
Bilirkişi Bingöl depreminde Çeltiksuyu Pansiyonlu İlköğretim Okulu'nun enkazında can veren 85 öğrencinin ailelerine 780-1.500 YTL arasında tazminat önerdi. Bir karikatüre 10 bin YTL tazminat hükmedilirken bir cana 780 lira değer biçilen ülkede hak, hukuk, adalet ve insanlıktan söz edilebilir mi?.
Haberi okuyunca gözümüzün önüne 3.5 ayda bitirdiğimiz Çeltiksuyu Sabah Yatılı İlköğretim Okulu'nun teslim töreninde bağrımıza bastığımız çocuklar geldi. Ertesi bahar, depremin birinci yılında, Darüşşafaka'da moral eğitimi için İstanbul'a getirip bir kez daha kucakladığımız çocuklar. Enes, Sadullah, Yeşim, Ahmet, Mehmet, Fatma ve daha niceleri. "Şimdi biz burada sıcacık odalardayız ama kardeşlerimiz hâlâ kışın yaşandığı köyümüzde yağmur altında çadırda titriyorlar" diye hüzünlenen 112 çocuk. 1 Mayıs 2003'teki Bingöl depreminde çöken okulun altında canveren 85 arkadaşlarını düşlerinde yaşatan, "Onları gördüğümüzde uyanmak istemiyoruz" diyen çocuklar. Habere göre o 85 çocuğun ailelerinin Milli Eğitim Bakanlığı'na açtıkları davada görevlendirilen bir bilirkişi, her can için 780 ile 1.500 YTL arasında tazminat ödenmesini önerdi. 780 YTL... İki kez alkollü yakalanan bir sürücünün ödediği ceza kadar bile değil. İstanbul'da bu gece nice kişinin restoranlarda bırakacağı hesap üstü kadar bile değil. Bir bahşişe bir hayat! Ya da iki asgari ücrete bir hayat! Zaten bilirkişi de "Öğrenciler yaşasaydı, ailelerine ancak asgari ücret ile katkı sunabileceklerdi" diyor ve ekliyor: "Hem sonra depremden sağ kurtulmuş olsalardı, yaşam süreleri en çok 59,5 yıl olacaktı!" Ortalama yaşamın 70 yılı geçtiği Türkiye'de, Çeltiksuyu'nun çocuklarına 59,5 yıllık ömür biçen bir bilirkişi. Doğu'nun çağdaş sağlık hizmetlerinden daha 40 yıl yararlanamayacağı itirafını barındıran bir rapor...
Bu işin peşini bırakmayın Garip; Çeltiksuyu katliamıyla ilgili tüm bilirkişi raporlarında, en yağ bağlamış vicdanları bile isyan ettirecek değerlendirmeler yapıldı. Örneğin İstanbul Teknik Üniversitesi'nce (İTÜ) görevlendirilmiş iki bilirkişinin okulun müteahhiti Şerafettin Bozkuş'un yargılandığı Bingöl Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundukları raporda şöyle deniyordu: "Okulun depremde yıkılmasında kusurun 8'de 7'si projede, 8'de 1'i de müteahhitte!" Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nün "Hasara yapı kusuru yol açtı" görüşüne rağmen. İnşaat Mühendisleri Odası'nın doğrudan doğruya müteahhiti suçlayan raporuna rağmen. O ayrıntılı raporda şöyle deniyordu: "Beton ve demirin istenen nitelikte olmaması, Çeltiksuyu'ndaki okulun yıkılmasında en önemli ve belirgin rolü oynadı." İTÜ bilirkişilerinin raporu bu çifte suçlamaya baskın çıktı ve müteahhit Bozkuş mahkemece salıverildi. Sonra da dava unutulup gitti. O mahkemenin tahlille görevlendirdiği iki mühendis de "Keşif bölgesinde enkaz göremedik" raporu vermişlerdi. Raporun hazırlanmasından haftalar sonra çekilen fotoğraflarda bile enkazın olduğu yerde durduğu anlaşılınca, iki mühendis hakkında suç duyurusu yapılmıştı. Sonra ne oldu, kimbilir. 85 kurbanın ailesinin tazminat davası için hazırlanan bilirkişi raporu, Çeltiksuyu'ndaki tuhaflıklar zincirinin son halkası oldu. Bingöl Depremzedeler Dayanışma Derneği olarak örgütlenen kurbanların yakınları bu işin peşini bırakmamalılar. Bırakmamak zorundalar. Davayı gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmek boyunlarının ve vicdanlarının borcu. 2.5 yıl sonra bile arkadaşlarının düşlerine giren Edip'leri, Zeki'leri, Mehtap'ları, Mustafa'ları 2 asgari ücrete eş tutulma acısından kurtarmak için... Daha önemlisi, Türkiye'nin insana, cana saygı gösteren çağdaş bir hukuk devleti olması mücadelesine destek için!
|