| |
Çökertmeden çıkmak!
Gün geçmiyor ki, bir çete çökertilmesin. Fuhuş çetesi çökertildi. Uyuşturucu şebekesi çökertildi. Rüşvet çetesi çökertildi. Memleket kum gibi çete kaynadığı için, emniyet kuvvetlerinin en önemli misyonu da ister istemez "çete çökertmek" haline geldi. Belalı bir iştir çete çökertmek! "Çökertmeden çıktım da Halil'im aman başım selamet" türküsünü söylemeye benzemez.
Koskoca bir ülkede tekmil çetelerle başa çıkmak, devasa bir organizasyon ve çelik gibi sinir gerektirir. Kapıkule'deki rüşvet çetesine bakarken, Habur'u ihmal etmeyeceksin... Batı kapısında bir kısım memur kendisine Dallas gibi bir hayat kurarken, Habur'da da 2 astsubay ile 6 er, bir de köy muhtarı kapıdan girip çıkan şoförleri haraca bağlamışlar. Çetelerin muazzam birlik ve beraberliğidir bu! Benim de konuya girmemin sebebi budur. Dikkat edilirse, suç çetelerinin etkinlikleri, Türkiye'de "münferit hadiseler" olmaktan çıkmaktadır usul usul.
Sözü şuraya getirmek istiyorum: Bir toplumda varlık sürdüren bütün mafyalar ve mafyacıklar, toplumun geleceğine döşenmiş mayınlardır. Devlet de bunu bilir. Fakat çok uzun süren Soğuk Savaş alışkanlığı ile, devletler, daha çok politik ve ideolojik çeteleşmelerle uğraştıkları için, bunun dışındaki çeteleri daha "zararsız" görme eğilimindedir. Zaten uyuşturucu, fuhuş, haraç, kaçakçılık vesair gibi sosyal sektörlerde faaliyet gösteren çeteler, genellikle "devlete ve onun resmi ideolojisine" biat ettiklerinden dolayı "zararsızmış gibi" algılanmaları daha olasıdır. Ayrıca devlet, kendini çok güçlü bulduğu için bunları hafifsemeye de meyillidir.
En önemli konu: Bir çetenin çökertilmesi ve hapse atılması, o çetenin faaliyetlerinin kesildiği anlamına da gelmez. Halkta ise, kravatlılara ve zenginlere karşı bir husumet duygusu yaygın olduğu için, mafyalara ve çetelere karşı da bir sempati havası hakimdir. Mafyaları, zenginden alıp fakire dağıtıyormuş gibi algılarlar. Oysa bir mafyözün, "vatanperver ve aşırı milliyetçi" bir görüntü vermesi en büyük yutturmacadır.
Bence, İtalya'nın, Sicilya Suç İmparatorluğu'na karşı verdiği kanlı mücadelenin "tarihini" ve faturasını inceleme zamanı gelmektedir. Ben, Türkiye'nin "güvenlik kurmaylarının" uyuduğunu sanmıyorum. Ama hafifseme dönemi bitmelidir. Mafyözlerin, "aşağılarda" sıkıştıkça, "yukarılara" kayarak dokunulmazlıklara yönelebileceklerini hesaba katmak gerektiğini düşünüyorum. Üç beş tinerci ile kapkaççıyı, ülkenin en büyük belası görme yanılsamasına işte bu yüzden katılmıyorum.
|