|
|
|
|
|
|
Kütüphanemi yıllardır oradan oraya taşımaktan çok sıkıldım
Kiracılar ve ev sahiplerinin yaşadığı evsizlik sorununu anlatıyor 'Kiralık Oyun'... Çeyrek asır önce yazılan oyunu geçen yıl güncelleyen Ferhan Şensoy ise, mülk edinmenin kendisi için önemli olmadığını ancak artık kütüphanesini taşımayacağı her yerde oturabileceğini söylüyor.
Ses Tiyatrosu'nda sahnelenen ve 25 yıl önce yazılan 'Kiralık Oyun'; Ortaoyuncular'ın deyimiyle 'kenef penceresinden deniz gören güldürü'. Geçen yıl Ferhan Şensoy tarafından güncellenen oyunda; ev sahipleri, kiracılar ve hatta kiracı olmayanların bile yaşadığı evsizlik sorunu anlatılıyor. Vatandaşına hakkı olan barınmayı bile sağlayamayan sistemin, ortaoyunu üslubuyla eleştirisi yapılıyor. Oyunda; Ferhan Şensoy, Nefrin Tokyay, Rasim Öztekin, Okan Bayülgen, Ali Çatalbaş, Elif Durdu, Ebru Soyuerden ve Özgü Namal rol alıyor. Oyunu günümüze uyarlayan Ferhan Şensoy, hikayenin özünü ve tiyatro yaşamıyla ilgili bazı detayları şöyle aktarıyor:
Aslında hiçbir şeye tam olarak sahip değiliz. 'Kiralık Oyun'un çıkış noktası bu muydu? 'Kiralık Oyun' bundan 25 yıl önce yazılıp, Küçük Sahne'de Ortaoyuncular'ın 'Şahları da Vururlar', ardından 'Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı'dan sonraki üçüncü oyunu. Biz Küçük Sahne'de kiracıydık ve mahkemeliktik. Hem bizim oradaki kiracılık sorunumuzu dile getiren hem de genel anlamda İstanbul'daki kiracılık sorununu anlatan bir oyundu. Yeniden yazıldı, o dönem günceldi ama bugün çok daha ciddi bir soruna dönüştü. Meselâ bu 49 yıl sonra ev sahibi olma hikayeleri çıktıktan sonra, kimse kiracı olmak istemiyor, 'kira gibi öderim' deniyor. Bugün neredeyse kiracılık yok gibi İstanbul'da. O günkünden çok daha büyük bir sorun haline geldi bu nedenle. Biz yalnız kiralığı anlatmıyoruz. Gecekondular yıkılıyor. Oyunu yazdıktan sonra gazetede bir fotoğraf gördüm. Bir aile, yıkılan evlerinin yerine çadır kurmuş, hayatlarına devam ediyor...
Oyunun mesajı nedir peki? Konut ciddi ve güncel bir sorun. Eğer devlet herkese ev bulamıyorsa, o devleti ciddiye alamayız gibi bir mesajı da var.
Sizce mülk edinmek mi yoksa kiralamak mı önemli? Sahibi olmak veya kiracı olmak; koşullara bağlı. Benim için çok önemli olan kütüphanemi, yıllarca oradan oraya taşımaktan çok sıkıldım. Çünkü kitapların sayısı giderek arttı. Onu taşımak demek tekrar, yeniden istif etmek demek; bu da ciddi bir işe bürünüyor. O anlamda, kütüphanemi taşıyıp artık kaldırmayacağım her yerde oturabilirim.
TEK BAŞIMA DEĞİLİM Türkiye'de ortaoyunculuğu devam ettiren; yazan, çizen ve oynayan neredeyse tek kişilik bir kadrosunuz. Ama verdiğiniz emek kadar adınızı öne çıkarmıyorsunuz. Neden? Tek başıma olduğumu düşünmüyorum, burada bir takımız her şeyden önce, dolayısıyla ben burada yalnız değilim. Benden sonra da bu takım bu işi bırakmayacağına göre, arkadan gelen bir ortaoyuncular ekibi var. Ben öldükten sonra da ortaoyunu onlarla varolmaya devam edecektir.
Oynamak istediğiniz başkalarının oyunları var mı? Zaten bizim oyuncularımızda başka yazarlardan uygulamalar da var. Örneğin Kral Valentin, evet oynamak istediğim bir şeydi onun metni. 'İçinden Tramvay Geçen Şarkı' adıyla ben onun skeçlerinden bir oyun yaptım. Türkler'in hiç tanımadığı, kendi kan grubumdan olan başka mizahçılardan bir şeyler yapmak istediğim zaman bunu yaptım. Meselâ Moliere ve Shakespeare projelerim var. Dosyalar halinde hazır, onları da kendi üslubunda oynamak istediğim zaman, yapıp oynuyorum zaten. Ama şimdi ben Shakespeare oynadığım zaman, 'bırak Allah aşkına, sen neden Shakespeare oynuyorsun' diyebilir seyirci. Onun için de başka repertuvarların yanında bunlar sahnelenebilir. Meselâ Othello alınmış, 'Arabın İntikamı' olarak Ortaoyuncular tarafından geleneksel tiyatro şeklinde uzun zaman sahnelenmiştir. (Hayallere Visa dergisi)
|
|
|
|
|
|
|
|
|