| |
Sokaktaki tehlike
Üç gündür evinde dinlenen Başbakan Erdoğan'ın dün işsizlikle ilgili son verileri öğrenince canı sıkılmış olmalı. Türkiye İstatistik Kurumu işsizliğin yeniden yükselişe geçtiğini açıkladı. Dünya Bankası ise istihdamda artış olmamasının önümüzdeki dönemde hükümeti zorlayacağı uyarısı yaptı..
Fransız mizah yazarı Alphonse Allais'nin işsizlik-yoksulluk-suç ilişkisi üstüne ünlü bir sözü var: "Yoksulluğun tek olumlu etkisi, hırsızlardaki korku perdesini yırtmasıdır." Bu "evrim"in Türkiye'de de nice zamandır yaşandığını elbette biliyorduk ama insan gözüyle görünce boyutlarını daha iyi anlıyor. Pazar gece yarısına doğru yan komşudan gelen seslerden kuşkulandık. Dışarı çıktık, evde ışık görünce tedirginliğimiz arttı. Çünkü yaşlı bir çift olan ev sahipleri aylardır İstanbul dışındaydı. Sonra sokağın başında minibüs ve önünde iki kişi dikkatimizi çekti. Bizden zerrece çekinmeden ıslık çalıp evdekilere seslendiler. Pencerede iki kişi belirdi, "10 dakikaya kadar iniyoruz" işareti yaptılar ( Evin sadece 50 metre ötesinde güvenlik noktası var; düşünün artık korku perdesinin ne denli yırtıldığını ). Dönüp yaşlı çiftin yakında oturan kızına telefon ettik. Koşarak geldi ve "Hırsız var" diye bağırmaya başladı. Çevredeki tüm evlerin ışıkları yanıp pencereleri açılınca, minibüs hızla uzaklaştı. Hırsızlar da balkondan kaçtı. Yaşlı çiftin kızı eve girince, tablolara varıncaya kadar tüm eşyanın çuvallara doldurulup "nakliye"ye hazır duruma getirilmiş olduğunu gördü. Karakolu aradı (jandarma bölgesinde oturuyoruz), ne cevap verdiler dersiniz: "Bu gece o kadar çok hırsızlık oldu ki, hangisine yetişeceğimizi şaşırdık. Ancak yarın gelebiliriz. Siz hiçbir şeye el sürmeden bekleyin!" Sabah biz çıkarken, kadıncağız hâlâ jandarmayı bekliyordu...
Uçurumu gösteren rakamlar İşe geldik ve kısa süre sonra ajanslardan Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıklaması düştü: "İşsizlik yeniden yükselişe geçerek, Eylül'de yüzde 9.7'ye çıktı. Genç nüfusta bu oran yüzde 18.2'yi buldu. Kentlerdeki genç işsiz oranı ise yüzde 22.3'e ulaştı!" Yani şehirlerde her dört gençten biri işsiz! (Aslında başta İstanbul olmak üzere göç alan büyük kentlerde tablo bu rakamlardan çok daha vahim.) TÜİK açıklamasını Dünya Bankası uyarısı izlemesin mi; "İstihdamda artış sağlanamaması hükümeti sıkıntıya sokacak." Bu açıklamalar "Hükümetin istihdam politikası yok" anlamına geliyor. Nüfusunun 51 milyonu 15 yaşın üstünde olan Türkiye'de sadece 22.5 milyon kişi (onun da yarıdan fazlası kayıtdışı) çalışıyorsa, 26 milyon kişi işgücüne dahil değilse, bunun tek sonucu olabilir: Toplumun temellerinin çatırdaması, ailelerin çözülmesi, suç patlaması. Yine TÜİK'e göre bir yılı doldurmadan biten evlilik sayısının son 10 yılda yüzde 41, toplam boşanma sayısının yüzde 80.7 artması, temelin çökmekte olduğunu göstermeye yeterli değil mi? Ya fuhuş yapan kadın sayısının iki katına çıkması? Ya suçların bir yılda yüzde 350 artması? Ya yeşil kartlıların -onca elemeye rağmen- birçok kenttte toplam nüfusun yarısını aşması? Ya bankacıların yakında çok ciddi bir başağrısı olacağını söyledikleri kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin 2001 krizi verilerini bile aşması? İşte bu tablo nedeniyle DYP lideri Ağar, "İddia ediyorum; ben İstanbul'u bir ay içinde huzurlu ve güvenli bir kent haline getiririm" deyince salon alkıştan yıkılıyor. Yine o nedenle Anadolu'yu dolaşan her siyasetçinin dönüşte uykuları kaçıyor. Başkent üç gündür evinden çıkmayan Başbakan Erdoğan'ın "Kabinede revizyon" üstünde çalıştığı iddialarıyla çalkalanıyor. Galiba şart oldu. Yeni bir başlangıç için. Yoksa erken seçimle yeni bir başlangıç baskıları göğüslenemez noktaya gelebilir...
|