Alerjik durumlar
Ertuğrul Günay CHP'den neden ihraç edilir? Ne bileyim, siyasetin etik ilkelerine aykırı davrandığı için mi? Yeterince "sosyal", hele hele hiç "demokrat" olmadığından mı? Partinin ortalamasına göre pek "solda" bulunmadığından mı? İnsan hakları, adaletsizlik, eşitsizlik gibi meselelerde kalpsiz göründüğünden, sürekli askeri darbe istediğinden yahut ne bileyim, müteahhitlik gibi işlerden başını hiç kaldırmayıp sürekli menfaat kovaladığından mı? Yoo! Parti yönetimini, o da "medya merkezleri, iş dünyası kuleleri, imar izinleri" mevkii ile mevziinden değil, kendine göre bir siyaset ve "sosyal demokrasi" zaviyesinden eleştirdiği için olmalı. Bu zaten yeterlidir. Yetti mi, bardak taşırdı mı, zaten bir sürü gerekçe, ki asıl adları "bahane" dir; nasıl olsa bulunur. Nasıl nitelerseniz niteleyin; muhalefette kalsa da bir biçimde "iktidar ve güç platformu" olan parti, sözde disiplin adına, "köklü eleştiri" kaldırmaz. Biat kültüründen muafiyet kabul etmez. Biz bunu hep demokrasi diye nitelemekte inat etsek dahi.
Şimdi Kapıkule rüşvet operasyonuyla "Edirne Emniyet Müdürü" olarak gündeme gelen Hanefi Avcı, o kadar parlak ve önemli bir emniyetçi olarak görülürken bile neden oraya "atılmış" tır? Bizzat kendisi rüşvetçi, ahlaksız olduğundan mı? İşini iyi yapamadığından, kendisinden daha iyi yapanlar olduğu için mi? Yoo. İnatçı, ısrarcı ve dik başlı olduğu için; işini yaparken bir takım "ilkeler" i de önemsemeye çalıştığından. "Devletin görevi" ni yaparken, mesela Susurluk çeteleşmesi ile ilgili en önemli, en derin tanıklık ve tahlilleri yapan "kamu görevlisi" olarak hukuku önemsemiş... Kimine göre "demokrat", kimine göreyse "muhafazakar" bir isimdir. Lakin bu "muhafazakar demokrat" iddialı hükümet onu da hazmedememiş, sahne dışına atmak için "sınır" a sürmüştür. Neden ki? Çünkü, kimi bakanların akrabalarının, oğullarının cirit attığı "menfaat, nüfuz oyunları" nda, tayin, terfi ve dalavere olimpiyatlarında bu tür "inatçı adamlar" a yer yoktur. Onlar rahatsızlık verir. Onların "sadık" olamayacağı, "ihanet" edeceği, değişen çıkarlara göre esnemeyeceği, duvar gibi kalacakları düşünülür. Bir gün duvara vurmamak için, duvar vurulur. Güç odaklarının en nefret ettiği şey, güçlü bir "karakter" dir. Bir bakıma, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan' ın başına gelen de odur. Bir önceki iktidarın "Yüce Divan" sanıklarının da hiç hoşlanmadığı Arslan sonunda bu iktidarın da antipatisini kazanmıştır. Sonunda, kazınmıştır. Neden? "Organize işler" veya "istihbarat" ta çok başarısız olduğu için mi? Akçalı işlere bulaştığı, bakanların etkin çocuklarıyla işler çevirdiği için mi? Yoo! Biat etmediği, mesleğini önemseyip büyük başlara yalakalık yapmayacağı düşünüldüğü için. Yarın, öbür gün bu iktidarı da "satabileceği" nden, hatta iktidar kokulu kimi işleri izlemesinden korkulduğu için olmalı. Kalanlara da gözdağıdır.
Adını andığım bu insanlar, çok yakın olduğum dünyaların isimleri değil. Lakin, bilebildiğim, görebildiğim, izleyebildiğim, azıcık tanıyabildiğim kadarıyla... Kimi görüşleri, bakışları, işleri ile uyuşmasam dahi; şu cıvık bürokrasi, devlet, siyaset, iş ve benzeri ortamlarda nadir bulunan "bir takım ilkelere inatla tutunup ilkesizliklere boyun eğmemek" gibi bir meziyete sahip olduklarını söyleyebilirim. Ne tuhaf... Laik, sosyal demokrat, liberal, milliyetçi, muhafazakar demokrat, İslamcı, asker, sivil... Nice hiyerarşi ve iktidar biçiminin hiç tahammül edemediği, "alerjik" olduğu şey de bu!
|