| |
Açıklama getirmek
Ben Başbakan Erdoğan'ı birçok açıdan başarılı görüyorum ki başarılarına başarı eklemeye devam ediyor. Bunlardan biri de gündem yaratmaktaki ustalığı! Demirel de, Allah selamet versin böyleydi, hem demokrasi olsun diye, hem de gençlik ateşini hafifletelim diye yollarda ha babam de babam yürümekte, korsan miting üstüne miting koymaktaydık ki, o günlerde çıkıp tarihi vecizesini patlattıydı: Yollar yürümekle aşınmaz!
Özal da böyleydi, rahmetli... Yepyeni ve anlaşılmaz uygulamaları ile "Türk tepki alemini" küplere bindiriyor, her gece televizyonda "icraatın içinden" e çıkıp, elindeki kalemi gözümüzün içine sokuyor, rakiplerini kudurtuyordu. Zavallı Necdet Calp, "Köprüyü sattırmam" diye yataklara düşmüştü. Özal ise "Alışırsınız, alışırsınız" diyordu, dalga geçer gibi... Bazı liderlerde böyle bir tılsım oluyor.
Erdoğan da geçen gün İzmir'de: "İzmir, kendisine yakıştırılan bazı özelliklerden kurtulacak!" şeklinde bir şeyler ima etmiş. Cümle gazete yazarı sazan gibi atladı konuya: Vay efendim, İzmir'e "gavur İzmir" demeye getirildi. Ben atlamadım. Bekledim. Başbakanlık sözcüsü Akif Beki, ertesinde başbakanın sözlerine açıklık getirdi: "Başbakan, İzmir'in solcu olduğunu ima etti!"
Burada Başbakan' ın ne ima ettiğini kurcalayacak durumda değilim. Belki çevir kazı yanmasın yapılıyor. Belki de, sahiden politik anlamda İzmir kalesini ele geçirmeyi kastetti. Benim hayretimi mucip hadise şu: Erdoğan'ın aslında hitabeti kuvvetli. Türkçe'si de fena sayılmaz. Öyleyse, Başbakan olarak bir şeyleri ima edip de, ertesi gün başbakanlık sözcüsüne "sözlerine açıklık getirtmek" niye? Ben şunu önereceğim, ki hiç zaman kaybetmemiş oluruz: Başbakan bir açıklama yapacağı vakit, yanında bir miktar sözcü bulundursun... Sayın Erdoğan konuşacaklarını konuşsun. Sonra kürsüye sözcü çıksın... Başbakan'ın açıklamalarına açıklama getirsin! Böylece dünyada, Türkçe'den Türkçe'ye çeviri yapan ilk millet olarak geçelim. Ah, şu Osmanlılık yok mu ah!
En büyük yalanlarımız Siz, bu memlekette "ne demokrasisi hemşerim?" diyen bir politikacı veya vatandaş gördünüz mü? Üzerinde milletçe ittifak kurduğumuz, milli birlik ve beraberliğimizin en sağlam olduğu kavramlar şunlardır: Biz çoğulcu demokrasiden yanayız. İnsanlar düşündüğünü söyleyebilmeli... Başka fikirlere saygı duyarım. Alın teri gibisi olamaz. Çok kültürlülük bizim ruhumuza işlemiş. Benim oğlan çok zeki ama tembel amcası. Kızımı kimler istedi de vermedim. Bunları hep söylüyoruz sonra da amiyane ifade ile girişiyoruz: Yalanını yiyim! Bütün bu laflar, kamusal alanda geçerli... Tek başına kalındığında başka bir boyut başlıyor: Çoğulcu demokrasi mi, ancak bizim gibi düşünürseniz... İnsanlar düşündüğünü söylemeli ama yılanı başı küçükken ezmeli... Başka fikirlere saygılıyım ama en çok kendi fikrime saygılıyım. Alın teri mi dediniz, bir köşe olayım ben size alın terini gösteririm. Benim oğlan aslında gerzeğin teki amcası... Kızımı kimseler istemedi, evde kaldı salak! Bendeniz, bu kadar yalanla, yine de bu kadar sağlıklı, diri ve heyecanlı oluşumuzu saygıyla karşılıyorum.
|