| |
|
|
Ne kadar mutlu ve gururluydum!..
HALİÇ üzerinde ışıklar dolaşıyor, dev projektörlerden çıkan.. İstanbul aydınlanıyor.. Işıkların kaynağı Silahtarağa.. Türkiye'nin ilk elektrik santralı.. Türkiye'nin aydınlanması, 1911'de burda başlamış.. Şimdi bu santral, İstanbul ve Türkiye'yi bir başka yönde aydınlatmaya hazırlanıyor.. Bir Çağdaş Sanat Müzesi, Enerji Müzesi, ülkenin en büyük özel kütüphanesi, konser salonları, sanatçılar için atölyeler, 7 bin kişilik açık hava tiyatrosu, kafeler, restoranlar ve ülkenin ve dünyanın dört bir yanından gelen sanatçıların kalabilecekleri villalar, Haliç kıyısındaki bu dev eğlence ve dinlence parkının içinde yer alacaklar. Türkiye'de benzeri olmayan bir proje bu.. Adı Santralİstanbul!.. Devlet Silahtarağa arazisini Bilgi Üniversitesi'ne vermiş.. Onlar da bu dev projeyi geliştirmişler.. Dev gerçekten ve bu devi Bilgi'nin tek başına taşıması mümkün değil.. Stratejik ortaklar aramışlar ve iki tane bulmuşlar.. Ciner Grubu ve Doğuş Grubu.. Santral'ın içi boşaltılmış dev binalarından birinin içindeyiz, İstanbul'un ve medyanın ileri gelenleri ile.. Karşıda bir sahne.. Sahnede bir uzun masa.. Masada imza atanları yakından tanıyorum.. Biri Oğuz Özerden.. Bilgi Üniversitesi kurucusu ve Santralİstanbul'un yönetim kurulu başkanı.. Dostum.. Biri Turgay Ciner.. Patronum.. Dostum.. Biri Ferit Şahenk.. O da 90 Dakika dolayısı ile patronum sayılır.. Dostum.. Şimdi bu bana gurur olmazsa, bu bana mut olmazsa, başka ne olabilir ki?. "Bir yıl" dediler, kurdele kesme töreni için.. Sabırsızlıktan ölmeye başladım bile.. Beni bir yıl daha yaşlandıracağını bile bile, gelecek yılbaşını iple çekiyorum..
|