Köpeğin ismi Şaka'ydı...
"Şakaydı değil mi dün yazdığın öykü... Gerçek değildi... Değil mi?.." Çok sevdiğim bir kadın arkadaşım dün böyle soruyordu... Gerçek olmasını arzulamıyordu kocasının aşkı için ölen kadının... İçin için bir film karesi olduğuna inanmak istiyordu... Gerçek hayatın bu kadar ağır olmasını kaldıramıyordu... Oysa maalesef gerçekti... Bu öyküde şaka olan tek bir şey vardı... Köpeklerinin adı Şaka'ydı..
Ayperi ve Engin Günan aldıkları köpeğe Şaka ismini koyarken acaba ne düşünmüşlerdi?.. Beraberliklerinin bir şaka olduğunu mu?.. Aşk acısı çekerken, birbirini bulup, bir daha aşk acısı çekmemecesine birbirine aşık olan iki insanın aşkına şaka deme ihtimali var mıydı?.. Olsa olsa... Şaka gibi demek istemişlerdi... Şaka gibi... Hani anlatsan inanmazlar dercesine... Hani "İkimiz de başkalarına aşıkken, ikimiz de ayrılmanın tarifsiz acısını yaşarken, birbirimize anlatırken, birbirimize bu denli aşık oluşumuz sanki şaka gibi" dercesine... Acaba var mıydı artık hayatta böylesine bir aşk?.. Acaba var mıydı, artık birbirini tamamlayan hayatlar?.. Birbiri olmadan bir anlam ifade etmeyen yaşamlar?.. Nefes alırken, diğerini içinde taşıyan vücutlar... "Biz hamileyiz" diye sallamayan... Ama birbirine hamile olan insanlar... Yaşarken sevgilisini içinde taşıyan, taşırken onunla yaşayan aşıklar?..
Acaba var mıydı "ona bir şey olmasın" diye bir adım öne fırlayan adamlar... Var mıydı acaba, o ölmesin diye onun üzerine kapaklanıp siper olan kadınlar?.. Birbirlerini hamile gibi taşıyan, beraber beslenen, beraber nefes alan, beraber yaşayan insanlar var mıydı acaba hala?.. Yoksa bu fantazya ana rahmine duyulan bir özlem miydi sadece?.. Yoksa bir bilinçaltı koşullanması, bir geldiğin yerin ve kendi cenininin hatırlanması ve hayatta da öyle yaşamak isteme fantazyası mıdır?.. Yani ana rahmi özlemi midir, sevgilinin içine girdiğin, sevdiğinin de içine girdiği bu aşk ilişkisi?.. Zaten var mıdır ki artık öylesi bir aşk ilişkisi?.. Bitmemiş ve banâl hale gelmemiş midir birey olmayan insan ilişkisi?.. "Herkesten ne kopartacağım" diye düşünen ademoğlunun pragmatizmi?.. Artık bir son bulmamış mıdır büyük aşklar, fedakarlıklar ve bir arada yaşayan varlıklar?.. Artık sanal değil midir tüm bunlar?.. Hayat artık herkesten bir nebze koparttığın keyif haline gelmemiş midir?.. Nebzelerden toplayarak kendinde yaptığın bir nebze kişilik değil midir?.. Nebze nebze yaşayıp gitmekte değil miyiz?..
Köpeklerinin adını Şaka koymuşlardı... O köpek onlarla beraber doğdu ve onlarla beraber büyüdü... Engin'in ve Ayperi'nin çocukları olmamıştı... Ellerindeki tek varlık o küçük köpekleriydi... 7 yılı Şaka'yla geçirdiler... Tarifsiz mutluluklar yaşadıkları yılbaşlarını... Tatillerini, seyahatlerini... Engin öldükten sonra, Ayperi yalnız kalınca, Şaka onun tek can yoldaşı oldu... Birbirlerini başkalarının onları bildiğinden çok daha iyi biliyorlardı... Bir gün Şaka, Ayperi'nin üzerine çıktı... Hiç yapmadığı bir şeyi yaptı ve Ayperi'nin üzerine çişini kaçırdı... Ayperi ölmek üzereydi... Şaka bunu anlamıştı... Hayvancağız, hayatı protesto edercesine, Ayperi'nin üzerine çişini kaçırmıştı... Ayperi kısa bir süre sonra öldü... Yukarılardaki sevdiğine, onu bekleyen Engin'e, Şaka'dan götürebileceği tek şey onun iki damlalık çişiydi...
|