|
|
|
|
|
|
Ailemizin ilk tatili
Bir keresinde; iki günlük bir tatile radyatör götürmüşlüğümüz var. Arabanın bagajına bu devasa 'şey'in yanına yürüteç, bebek yatağı, streilizatör ve bebek giysilerini de koyunca; eşimin ve benim eşyalarımı ufacık bir çantaya sığdırmak ve onu da ön koltuğa iliştirmek zorunda kalmıştık. İlk çocuğunuzla her deneyim bir macera gibi oluyor; ama tabii birden fazla çocuk sahibi olanlar tatile giderken radyatör almayı bırakıyorlar... Onlar genellikle; kalabalık bir aile olmanın verdiği şaşkınlıktan dolayı yanlarına ne aldıklarını bile unutuyorlar; zaten bunu da pek önemsemiyorlar. Deneyimli anneler için bir şeyin yanınızda bulunmaması asla önemli bir sorun değil. Bu tür anneler sabrı gereğinden fazla öğrendikleri için; eksik, kayıp ya da var olmayan eşyaları bir şekilde temin etme yolunu mutlaka ve mutlaka buluyorlar. Ayrıca şöyle bir avantajları da var; bebek için gereken ıslak mendiller çantada yoksa da en büyük çocuk ne güne duruyor? Gidip alıvermek artık büyük çocukların işi.
BEBEK TELSİZİ TAŞINIR MI? Çocuğun ilk lokanta yemeği, ilk misafirliği, ilk suluboya resmi falan hep heyecanlandırıyor anne babaları. Bu yüzden de bu ilklere hazırlanmak bir ömür sürüyor. İlk tatil -kısa bile olsa- en zorlarından. Çocuğunuzun tam olarak neye gereksinim duyacağını bilememenin şaşkınlığıyla aman bir eksik kalmasın diyerek her şeyi yanınıza alıyorsunuz. Düşünün; biz ilk tatilimizde bebek telsizini bile götürmüştük yanımızda. Anne babaların aklının bir noktadan sonra çalışmadığının göstergelerinden biri de bu işe yaramayan nesneleri inatla taşımaları olsa gerek. Yoksa dört metrekarelik bir otel odasında kimin niye bebek telsizine ihtiyacı olabilir ki? Bizim ilk tatilimizde kızım henüz beş aylıktı. Eşyaları odamıza taşıyan görevli birkaç tur yaptıktan sonra Polonezköy gibi küçük bir yerde kaç gün kalmayı planladığımızı sormuştu. Odaya girer girmez bizi bir şaşkınlık almıştı. Yol bir asır gibi sürdüğünden dinlenmek istiyor ama bir yandan da bebeğimizi temiz havaya çıkarmanın en doğrusu olacağını düşünüyorduk. Turist mevsimi değildi; yapraklar yerde, sincaplar yol kenarlarındaydı. Biz de kavanoz mamalarımızdan birini alıp kızımızı yaklaşık yarım saatte giydirdikten sonra - o zamanlar mesela ya hırka giydirirken kolu çıkarsa diye korkuyorduk- açık alanlara çıktık. Bizimkisi yol yorg u n u değildi herhalde ki; bebek arabasını yokuştan aşağı bırakır gibi yapıp da karşısına birden çıkınca gülmeye başladı. Hem de kahkahalarla! Biz de radyatör bile taşıdığımızı unutarak sevinmeye başladık; işte ilk kez tatile çıkmış ve ilk kez cidden kahkaha atmıştı...
TEMİZ HAVA UYUTUR Akşam yemeğinin küçük bir mekanda olduğunu görünce biraz huysuzlandık. Biz yemek yerken türlü mızmızlıklar yaparak bizim değil ama diğer tektük konuğun sinirlerini oynatacağına inandığımız kızımızla tedirgin bir şekilde masamıza yerleştik. Lambaların çevresindeki süslerle ilgilenen kızımız, sonra birden uykuya daldı. Bu da anne baba olarak aldığımız bir başka dersti. Çocuğunun nerede ne yapacağından asla emin olamazsın. Tamam, o senin çocuğun olabilir ama onu yeterince tanıdığını asla iddia edemezsin. Temiz havadan olacak, birazdan uyanır diyerek ve şaşkınlıkla yemeğimizi bitirdiğimizde bizimki hala uykudaydı. Şaşkın bir şekilde odamıza döndük. Küçük odamızın yarısını kaplayan radyatörü eşim gecenin bir yarısında tekrar arabaya götürdükten sonra odaya biraz geç geldi. Resepsiyon görevlisine neden habire bir radyatör taşıdığını açıklamak zorunda hissetmiş kendisini. Oda tabii ki sıcaktı, üstelik sıcağı kesinlikle sevmeyen bir kızımız vardı, peki o zaman bu kocaman şeyi niye buralara kadar getirmiştik? Yeni anne babalarla asla iddialaşmayacaksınız; onlara mesela düdüklü tencereyi deniz kenarında kullanma olasılıklarının yüzde sıfır olduğunu söylemeyeceksiniz; çünkü nedenlerini sıralasanız bile sizi asla dinlemeyeceklerdir. Her yeni anne baba; çocuklarını düşünerek yaptıkları pek çok şeyin ne kadar anlamsız olduğunu kendileri deneyimleyerek öğrenmek ister. Bu hep böyle olmuştur. Bırakınız yapsınlar...
|
|
|
|
|
|
|
|
|