'Bu işte bir kadın parmağı var'
Ünlü yazar Refik Erduran, "Asker, Erdoğan'ı uyardı" haberiyle tepki çeken Washington Times muhabiri Andrew Borowiec'i, "İblisler, Azizler, Kadınlar" kitabında anlattığını söylüyor. Erduran'a göre Borowiec'in Türkiye aleyhtarlığında 'bir kadın parmağı' olabilir.
Bu hafta, Washington Times'ta yaptığı "Asker, Recep Tayyip Erdoğan'ı uyardı" haberiyle büyük tepki yaratan Andrew Borowiec'le ilgili gözden kaçan ilginç bir ayrıntı var. Gazeteci yazar Refik Erduran, yedi ay önce yayımlanan anı kitabında Borowiec'in nasıl Türkiye aleyhtarı olduğunu anlattığını vurguluyor. Erduran kitabında bu U dönüşünün nedenini kadın parmağı olarak açıklıyor. Washington Times gibi bir gazetede, askerin ulema tartışmasının ardından gizli bir yazıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı uyardığını ileri süren ciddi bir haber, sırf bir kadının intikam duygusuna hizmet etmek için yazılmış olabilir mi? Bunu bilemeyiz ama Refik Erduran'ın anlattıklarının ilgi çekeceği kesin... Erduran, "İblisler, Azizler, Kadınlar" adlı anı kitabında Borowiec ile tanışmasını ve gazetecinin Türkiye hakkında görüşlerindeki U dönüşünü, reddettiği karısının intikam için kocasını kışkırtmasına bağlıyor. Kitabında A. olarak söz ettiği gazetecinin Washington Times muhabiri Andrew Borowiec, J. adlı kişinin de karısı Juliet olduğunu doğruluyor. İşte kitaptan konuyla ilgili bazı bölümler:
NASIL TANIŞTILAR? Kıbrıs'ta daha çok yabancıların kaldığı Ambelia adlı tatil sitesinde bir küçük stüdyo daire tutmuştum. Oradaki villaların sahiplerinden Polonya asıllı A. ile önce arkadaş, sonra dost olduk. Batı'da adı bilinen, birçok önemli gazeteye yazan bir meslektaştı. Kıbrıs davasında objektif davransa da Türk tarafına ağırlık veriyor, haber ve yorumlarında daha çok bizim görüşlerimizi yansıtıyordu. Onu resepsiyonlara götürdüm, yeni büyükelçimizle ve daha önce temas kuramadığı birçok haber kaynağı olabilecek kişiyle tanıştırdım. Minnettar kaldı.
KARISIYLA İLİŞKİLER... Karısı J. İngiliz'di. Görünüşü hoş, huyu suyu garipçeydi. Yabancı kolonisi içinde sevilmiyordu hiç. Bir başka İngiliz kadın onun hesap ineğinin teki olduğunu söyledi. ... Başlangıçta bana çok yararlı oldu. Araya girip bir İngiliz evini ucuza kiralamamı sağladı. Villanın bakım işleri gibi pratik konularda hemen yardıma koşuyor, sık sık yemeğe çağırıyor, ilginç insanlarla tanıştırıyor, sitede hoşça vakit geçirmem için elinden geleni yapıyordu. ... Bir ara A. Amerikaya gitti. California ile ilgili bir konuda gerekli kişilerle temasa geçmek için yardıma ihtiyacı vardı. Rodelle'in numarasını verdim. Aradığında o muzip günündeymiş anlaşılan. Kötü şaka yaparak "Refik'le aynı yerde mi bıraktın karını?" diye sormuş, "evet" cevabını alınca adamcağızı deliye döndürecek laflar etmiş; "Yandın öyleyse. Komşunuz manyaktır. Yürüyen bir şey gördü mü, üstüne çullanmadan yapamaz. Buralarda kaç piç bıraktığı bilinmiyor."
REDDEDİLMENİN ÖFKESİ Kocasının hemen açtığı telefonda bunları duyan J. karşıma geldi, gülerek ve kırıtarak dolaşmaya başladı. Ne yaptığını sordum. "Ben yürüyen bir şeyim" dedi. ... Sonra Rodelle'in söylediğini anlattı. Belki manyağımdır ama dost eşine bakma huyum yoktur. Ayrıca pisboğazlığı o sitenin içine uzatmanın yol açacağı olumsuz sonuçların bilincindeyim. Bir yalan uydurdum, "O durumlar eskidendi, güzelim. Şimdi maalesef çok yüksek tansiyonum var. Her gün almak zorunda olduğum ilaçlar bende hal bırakmıyor." Boşuna telaşlanan A. yolculuğunu kısa kesip hemen döndü Ambelia'ya. Aynı günlerde oraya Tülay geldi... Güzelliğiyle yabancı kolonisine nam saldı çabucak. J. fena halde gölgede kaldı. J. evde yalnız olduğum bir sırada karşıma dikilip bağırdı: "Yalancı!" Neden söz ettiğini sordum. "Hani sende hal yoktu? Bu Tülay denilen yaratık niçin evinde kalıyor?" Şakaya vurmaya çalıştım. Kapıyı vurup çıktı.
İNTİKAM ZAMANI! Ondan sonra 180 derecelik değişiklik oldu tutumunda. Yardıma koşmalar, davetler, iyi vakit geçirtme çabaları kesiliverdi. Tuttuğum villadan kira süresi biter bitmez çıkarıldım. Ortak dostlara her fırsatta çekiştirilip kötülendiğim haberleri geldi. Bunlar doğaldı belki. Doğal sayılamayacak değişiklik, kocasının yabancı gazetelere yolladığı haber ve yorumlardaki U dönüşü oldu. Onun gözünde Türk tarafı haksız duruma düşmüştü birden bire. İşgalci, talancı, mızıkçıydık. Keskin dönüş bizim çevrelerde şaşkınlıkla karşılandı. Nedenini yalnızca Tülay'la ben biliyor ama ilişkileri daha da germemek için konuşmuyorduk üstünde. Sonunda karı koca KKTC'de barınamayıp Amerika'ya gitti. A. Washington Times gazetesinde çalışmaya başladı. J. oranın da içini karıştırmadıysa şaşarım. Fransızlar öyle durumlarla karşılaşınca 'Cherchez la femme' ('Kadın parmağı arayın') derler. Hele ters kadın söz konusuysa, çok doğru bir sözdür.
Elif KORAP
|