|
|
Tamamen yanlış anladınız!
Ah ah ah, herşey iletişimde bitiyor efendim! Yani ben, böyle yanlış anlaşılan, bu kadar haksızlık edilen bir iktidar daha görmedim! Adamlar "Gözünüzün üzerinde kaşınız var" diyorlar, haydiii saldırın! "Sen bize açıkgöz mü diyorsun" dan, efendime söyleyeyim "Kaşımız var diye gözümüzü örtüyor da, kör mü oluyoruz yani?"ye varan tartışmalar, üzerine alınmalar, buluttan ne kapmalar! "Çık çık çık" yapıyorum oturduğum yerde şu anda ama, siz beni göremiyorsunuz tabii! Üzülüyorum. Vallahi uykularım kaçıyor bu AK Parti'nin karşı karşıya kaldığı "basın uydurmaları" yüzünden! Geçtiğimiz gün Salih Memecan'ın muhteşem bir karikatürü vardı elinizde tuttuğunuz gazetede: Sayın Erdoğan, sonsuza kadar süren Avustralya-Yeni Zelanda gezisinden dönmüş, uçaktan iniyor. "Hoşgeldin heyeti"nden bir adam, ötekine soruyar: "En öndekiydi değil mi?" Bak şimdi! Sanki adam tatil yapmaya gitti! Elbette "yakın komşumuz" ve ticari partnerimiz Yeni Zelanda gezisi boşuna yapılmadı. Hatta gezinin gerçek sebebine inersek, derinlerde, başbakanın, yüzeysel basın tarafından görülemeyen, çözülemeyen hassas, ince ruhu, hatta dans sevgisi çıkıyor ortaya! Beyaz'ın dediği gibi: "Git yedi ay önceye, anladın sen onu"! Tarih 25 Nisan 2005. Ne oldu Çanakkale'de? Yeni Zelandalılar Anzak törenleri sırasında geleneksel "haka" danslarını yapacaklardı ki, başbakanlık engelledi! Basına göre, sebep "Dansın protokolün karşısında sergilenmeyecek kadar müstehcen" bulunmasıydı! Herşeyden önce, başbakanlık müstehcenliğinden değil, dansçılar "yorulmasın, terlemesin, hasta olmasın" diye dansı engellemişti, bu biiir! Bu yanlış anlama yüzünden adeta yıkılan Tayyip Erdoğan, ilk boş vaktinde Yeni Zelandalılar'dan bizzat özür dilemeye gitti, bu iki! Ama bunu anlamak için daha ince düşünen, hassas ruhları anlayan, sanatkar bir kişilik olmak lazım ki, bir nevi sanatçı sayılabileceğim için, görevi ben üstlendim! Erdoğan'ın dans sevgisi ve farklı kültürlere olan toleransı bu yazıyla bari halka belletilmiş oluyor.
DİN ULEMALARI Başka bir mevzu, türban konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını tanımayıp, "Din ulemaları karar versin" yorumu! Din ulemaları bir tek İslam dininin ulemaları mıdır efendim? Muhtemelen Erdoğan'ın bu cümleyle kast ettiği şuydu: "Hahamlar, papazlar ve İslam uleması bir araya gelsin, el ele tutuşsun, Hatay'daki gibi bir dinler kardeşliği gündemi oluşsun, türban mevzu değil, önemli olan dünya barışı"! Yani "Dünyanın bütün dinlerinin bilginleri, birleşin! Barış olsun, sevgi olsun, mahkemeler kifayetsiz kalsın" anlamında! Yaa. Hiç bu şekilde düşünmemiştiniz değil mi? Medeniyetler Çatışması konuşulurken Başbakan Erdoğan da elbette böyle bir mesaj verecekti Avrupa'ya karşı! Ah ama nerede sizde bunu anlayacak incelik! Siz ki "Etnik unsurları din birbirine bağlar, üst kimlik dindir" cümlesini okurken de sandınız ki başbakan bir tür "ümmet" kavramından bahsediyor! Hayır! Bütün dinler "barış, iyilik" demiyor mu? E Sayın Erdoğan da "Ayrılık gayrılık olmaz, Adem'le Havva'dan geldik, etnik unsurlara takılmayın, mühim olan insan sevgisidir" diyor, felsefi bir laf ediyor, ooo herkes ayağa kalkıyor! Ya biraz objektif olun yaa, gerçekten! Hayır, evrim teorisine bu hükümetin gıcık kapmasının da sebebi aynı. Maymundan geldiğimizi kabul edersek, e bunun gorili var, şempanzesi var, babunu var! "Ayrılık gayrılığa ne hacet, oralara gitmeyin, hepimiz insanız" demek istiyorlar! Tabii. Ne güldünüz? Zaten içkili yerlerin tecrit edilip, bir araya toplanarak "kırmızı mahalleler" haline getirilmesi gündeme düştüğünde, "Artık yeter bu adamın sözlerinin çarpıtılması" dedim! Hatta bunu derken, kendimi kaybedip masaya böyle yumruğumla vurmuşum, görenler söyledi!
"BARLAR SOKAĞI"! Yok efendim bir nevi içki yasağıymış, şuymuş buymuş! Ne ilgisi var? Dükkanlar alışveriş merkezlerinde bir araya toplanmıyor mu efendim? Böylece insan sözgelimi alacağı giyim eşyasını, telefonu, ayakkabıyı, kitabı, şunu bunu aynı gün çarçabuk halletmiyor mu? E aynı şey! Diyelim ki içmek istedin. Giriver "alkol bölgesi"ne! Başla ilk mekandan, otur meyva kokteylinle kuruyemişini ye, geç yan dükkana mezenle rakını iç, karşı kapıda konyakçikolata yap, sokağın sonunda da birayla parlat! Maksat içki içmek isteyen vatandaşa kolaylık, turizme, servis sektörüne hizmet! Başbakan "Her şehre bir barlar sokağı" projesi getirmiş, adamı gericilikle suçluyorsunuz, vallahi pes! Ayrıca kırmızı neyin rengidir, sorarım size? En dikkat çekici, en albenili, en davetkar renk değil midir? Yeni uygulama gerçekleşirse, vatandaş, canı içmek istediğinde, yüksek bir yere çıkıp şöyle bir ufku tarayacak, içki içebileceği noktayı sokak cadde dolaşıp adres aramadan şıp diye, o yanar döner halinden görecek! Pratik olacak! Vallahi bu medyanın amacı şarap içmek değil, bağcıyı dövmek! Bu cümlede "bağcı" Sayın Erdoğan oluyor. İçki konusunda, özellikle turizme yaptığı katkı açısından kendisine böyle bir söz sanatı, bir latife yaptım! Umarım Ak Parti'nin "yaşamımızı geliştirmeye, güzelleştirmeye" yönelik, özgürlükçü icraatlarına biraz daha derin bakarsınız artık. Çünkü mühim olan satır aralarını okumak!
|