|
|
|
|
|
Bilek güreşinde de isyan başladı
|
|
Antrenmanlarını kahvehanede yapan dünya şampiyonu bilek güreşçileri federasyona ateş püskürdü: "Başkaları doping yapıyor, biz yarışamıyoruz!"
Bileklerini haksızlık büktü
Türk sporu birçok dalda olduğu gibi bilek güreşinde de sorunlar yaşıyor. Kendilerine haksızlık yapıldığını savunan dünya şampiyonu bilek güreşçilerimiz bir yıl yarışmalardan men cezası alınca isyan bayrağını açtı.
8 kez Dünya 7 kez de Avrupa şampiyonu olan Engin Terzi, Dünya Bilek Güreşi Federasyonu tarafından verilen onur ödülünü iki yıldır almaya gidememiş
Son günlerde herkes Futbol Milli Takımı'ndaki sorunları konuşuyor ama, aslında birçok spor dalında sorun yaşanıyor. Sporda son yıllarda başarılardan çok doping ve cezalardan söz eder olduk. En son Eylül ayında vücut geliştirmede 60 sporcunun dopingli çıkması sorunun ne boyutlara ulaştığını gösterdi, devamında da cezalar geldi. Vücut geliştirme sporuna 2 yıl ceza verilirken, aynı federasyona (Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu) bağlı bilek güreşi branşına da 1 yıl ceza verildi. Ceza bilek güreşi sporcularını ayağa kaldırdı. Birçok dünya ve Avrupa şampiyonlukları bulunan bilek güreşi sporcuları, aylardır 2005 yılı içinde lisanslı hiçbir sporcularında doping tespit edilememesine rağmen kendilerine niye ceza verildiğini öğrenmeye çalışıyor. Eylül 2005-Eylül 2006 arası geçerli olan ceza yüzünden iki dünya ve bir de Avrupa şampiyonası kaçıracakları için çok üzgün olan sporcular, "niye ceza verildiği anlamadık" diyerek verilen cezanın kaldırılmasını istiyor. Bilek güreşindeki bu sorunu, dünya şampiyonu milli sporcularla konuştuk, onlardan sorunlarını dinledikten sonra Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Federasyonu (TVGFF) Başkanı Ahmet Okumuş ve cezayı veren Merkez Denetleme Kurulu Üyesi Uğur Tenekecioğlu'nun görüşlerini aldık.
İLK ŞAMPİYONADAN MADALYA İLE DÖNDÜLER Türkiye'de bilek sporu 1988 yılında başladı. O yıldan itibaren sporcularımız uluslararası şampiyonalara katılma ve elde ettikleri derecelerle bayrağımızı dalgalandırmaya başladılar. 1989 yılında Yunanistan'da takım halinde dünya üçüncülüğü kazandık. 1991 ve 1994'te dünyanın en güçlü 'bileği' Türkiye'den çıktı. Federasyonu olmadan kendi imkanları ve spora gönül verenlerin destekleriyle gittikleri her şampiyonada milli takımımız örnek takım seçildi. Bilek güreşi, 1998 yılında Herkes İçin Spor Federasyonu'na bağlanarak resmiyet kazandı. O yıl ilk kez katıldığımız Avrupa Şampiyonası'ndan 6 altın madalya ile döndük. 2002 yılında ise TVGFF'ye bağlanan bilek güreşi dalında sporcularımız ülkemize madalya getirmeyi sürdürdü. Ama bu arada milli sporcuların söylediğine göre sorunlar yaşanmaya başlandı. Bilek güreşindeki sorunları, Engin Terzi (8 Dünya, 7 Avrupa şampiyonu), Haydar Gildil (3 Dünya, 1 Avrupa şampiyonu), Süreyya Ayçe (2 Dünya, 4 Avrupa şampiyonu), Niyazi Kurt (2 Dünya, 2 Avrupa şampiyonu) ve Tuncay Başaran (1 Dünya, 1 Avrupa şampiyonu) ile konuştuk.
KAZANDIĞIMIZ ALTINLARIN YARISINI VERİYORLAR TVGFF'ye bağlandıktan sonra hem federasyondan hem de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından üvey evlat muamelesi görmeye başladıklarını söyleyen milli sporcularun sorunları, hak ettikleri ödülleri alamayınca başlamış. Engin Terzi bu konuda "Yurtdışında madalya alan sporculara yönetmelikler çerçevesinde altın ödülü veriliyor. Ne kadar ödül verileceği ve kriterleri de belirlenmiş durumda. Buna rağmen bizlere almamız gereken altınların bazen yarısını, bazen üçte birini veriyorlar. En son kazandığımız altınları ise altı ay geçmesine rağmen hala alamadık" diyor. Terzi bu arada kendisini verdiği onur ödülünü almaya gidemediğini de sözlerine ekliyor. Terzi, 2004'te alması gereken ödülü, milli takım dünya şampiyonasına gönderilmediği için alamamış. "Bu yıl da cezalı olduğu için yine gidemeyeceğini" söyleyen Engin Terzi "Böyle önemli bir ödül kazanıyorum ama almaya gidemiyorum. Bu adalet mi?" diye soruyor. Niyazi Kurt ise, "şu anda en büyük sorunlarının Merkez Denetleme Kurulu tarafından 1 yıl ceza verilmesi ve uluslararası yarışmalara katılamamaları olduğunu" söylüyor. Kurt "Biz bir yıldır 27 Kasım'da yapılacak dünya şampiyonasına hazırlandık ama maalesef katılamayacağız. Bu ceza yüzünden 2006'daki dünya şampiyonasını da kaçırıyoruz ve 2006'daki Avrupa şampiyonasına da gidemeyeceğiz" diyen sporculara ceza aldıklarını soruyoruz: Bu konuda kendilerine tatminkar bir açıklama yapılmamış. Vücut geliştirme sporuna ceza verildiği, aynı federasyona bağlı oldukları için kendilerinin de cezalandırıldıkları söylenmiş. Merkez Denetleme Kurulu'ndan ise dopingli sporcular çıktığı için cezalandırıldıkları ileri sürülmüş. Doping konusunda hepsi çok hassaslar, "2005 yılında dopingli bir bilek güreşçi göstersinler biz bu sporu bırakacağız" diyorlar. Bu arada 2004 yılında beş arkadaşlarında dopinge rastlandığını da saklamıyorlar. Hatta 2004'te Avrupa Şampiyonası'na gönderilmeyerek cezalandırılmışlar.
KAHVEHANELERDE HAZIRLANIYORUZ Haydar Gildil de, "hiç kimseden hiçbir destek görmeden, kahvehanelerde antrenman yaparak kendilerini yetiştirdiklerini ve yurdışında Türk bayrağını göndere çektirip milli marşımızı okuttuklarını" söylüyor. "Bu yokluklar içinde ülkemizi en iyi şekilde temsil ediyoruz ama destek görmek yerine engelleniyoruz. Bütçemiz yok diye bizleri şampiyonalara göndermiyorlar, biz kendi cebimizden para harcayarak gitmeye razıyız. Yeter ki engel olmasınlar. Ama şimdi aldığımız cezayla bir yıl hiçbir bir yarışmada olamayacağız. Bizden ne istiyorlar bilmiyorum" sözleriyle de şikayetlerini dile getiriyor. Engelli olduğu için engelliler şampiyonalarında da yarışan dünya şampiyonu Süreyya Ayçe, bütün bu sıkıntılarını kağıda döküp Gençlik ve Spor Genel Müdü vekili Mehmet Atalay'a göndermiş ve yardım istemiş ama hiçbir cevap alamamış. Milli sporcuların hepsi, diçbir gerekçe olmamasına rağmen kendilerinin cezalandırıldığını, bu cezanın biran önce kaldırılması gerektiğini söylüyor ve "Biz yarışmak istiyoryuz, biz bilek güreşinde Türkiye'nin gücünü dünyaya göstermeye devam etmek istiyoruz, biz dünya şampiyonasında bayrağımızı dalgalandırıp milli marşımızı çaldırmak istiyoruz" diyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|