|
|
|
|
'Başbakan Roj TV olayında yanlış yaptı'
Avrupa'daki en iyi MBA okullarından Theseus Institute'un sahibi Prof. Dr. Ahmet Aykaç, dev şirketlerin CEO'larına danışmanlık yapıyor. Türkiye'de yalnızca Güler Sabancı'nın danışmanı olan Aykaç'a göre AK Parti Hükümeti AB konusunda azimli ve soğukkanlı.
Prof. Dr. Ahmet Aykaç, geçtiğimiz haftalarda İstanbul'da düzenlenen "Perakende Günleri"nde "Avrupa'dan Türkiye Nasıl Görünüyor?" adlı bir konferans verdi. Yıllardır Fransa'da yaşayan Aykaç, konferansta Avrupa ve Türkiye ilişkilerini tüm yönleriyle katılımcılarla paylaştı.
AVRUPALILAR HIRÇINLAŞTI İngiliz Financial Times Gazetesi'nin MBA'de en iyi 100 okul arasında 34'üncü sırada gösterdiği, Fransa'daki Theseus Institute'un sahibi ve başkanı, Prof. Dr. Ahmet Aykaç... Fransız Telekom'un sahibi olduğu enstitüde yöneticilik yaparken Telekom özelleştirilince okulu satın alan Aykaç, kendi deyimiyle dünyada en sevdiği şeylerden biri olduğu için ders vermeye devam ediyor. Ama aynı zamanda son yedi, sekiz yıldır çok sayıda dev dünya şirketinin CEO'suna danışmanlık yapıyor. Türkiye'de deneyimlerini aktardığı, "danışmanlık" yaptığı tek isim, Güler Sabancı. Sabancı Üniversitesi'nin kuruluşunda yer alan ve şu anda üniversitede Mütevelli Heyeti İkinci Başkanı olan Prof. Dr. Ahmet Aykaç'la Türkiye ve Avrupa üzerine yaptığımız sohbette kendisine sorduğumuz ilk soru "Türkiye'de ders vermeyi düşünmüyor musunuz?" oluyor. O da "Kimse istemedi ki... Sorsalar veririm" diyor. Ders için sürekli Türkiye'de kalmasının mümkün olmayacağını da itiraf ediyor. Aykaç'ın Avrupa'ya dair ilk değerlendirmesi Avrupalıların bundan 30 yıl öncesine oranla daha ürkek, içine kapanık ve hırçın olmaları. Aykaç, Avrupalılarda nüfus artışı nedeniyle doğan problemlerin getirdiği genel bir korku olduğunu söylüyor. "Hangi politikalarla ben bu problemlerle baş edebilirim?" diye bir arayış içinde olduklarını ve bu politikaları çabuk bulamamaktan dolayı kendilerine olan güvenlerinin azaldığını anlatıyor. Aykaç'a göre Avrupa Türkiye'ye de bu kompleks çerçevesinde bakıyor: "Türkiye Avrupa'yla olan ilişkilerinde bazı rasyonel konuları değiştirmeye, iyileştirmeye çalışıyor. Ama bu korku rasyonel bir hadise değil. Korku rasyonel icraatla ortadan kalkmaz. Dolayısıyla Türkiye'nin Avrupa'yla ilişkilerinde bu işin hem rasyonel, hem irrasyonel tarafına bakması lazım."
YABANCILARI SUÇLUYORLAR Aykaç Türklerin Avrupa'da doğru algılanmadıkları düşüncesine de katılmıyor: "Avrupa'nın bazı algılamaları hatalı değil. Yani adam, 'Sizde şu hürriyet kısıtlı, şu sorunların aşılması lazım' derken bunda haksız değil. Türkiye'de düşüncelerinizi savunmaya başladığınız vakit nereden çıktığı belli olmayan bir yumruk adamın kafasına iniveriyor." Aykaç'a göre Avrupa'nın hatalı olduğu taraf, ufacık meseleler söz konusu olduğunda sürekli olarak Türkiye'ye dair olumsuz yorumlar yapması: "Konuyla alakası olmayan yerlerde bile düşünce özgürlüğü, Orhan Pamuk gibi konulardan bahsediyorlar. Ama biz de onlara çanak tutuyoruz tabii, o ayrı." Aykaç, Avrupa'da sadece Türklere değil bu komplekslerden dolayı genel olarak yabancılara karşı bir önyargı olduğunu düşünüyor: "Problemleri yabancılar yüzünden yaşadıklarını söylüyorlar. Örneğin; gayri safi milli hasıla, milli gelir açısından koşup koşup bir yere varamadıklarını düşünüyorlar. Bunun suçlusu olarak da yabancıları görüyorlar. Yani Türkiye'yi ilgilendirmeyen objektif birtakım problemleri var Avrupa'nın." Aykaç'a Türkiye'de çoğunluğun Müslüman olmasının AB'ye girmemizi zorlaştırıp zorlaştırmadığını sorduğumuzda ise şu cevabı alıyoruz: "Türkiye Müslüman olmasaydı da yine aynı zorluklarla karşı karşıya kalırdı. Hıristiyan olsaydı daha az karşılaşırdı tabii. Ama bazılarının dediği gibi Türkler Fatih Sultan Mehmet zamanında Hıristiyan olsaydı Romanya'ya ne kadar zorluk çıkarıyorlarsa Türkiye'ye de o kadar çıkarırlardı."
10 YILA ÇOK ŞEY DEĞİŞİR Aykaç, Türkiye'nin uyum sürecindeki tutumunu ise olumlu buluyor. Mevcut hükümetin iş başına geldiğinden beri AB'yle ilgili tutumunun, son otuz yıl içindeki diğer hükümetlerin tutumundan çok daha azimli, soğukkanlı olduğunu, ses getirdiğini düşünüyor: "Arada bir saçmalıyorlar tabii ama zamanla saçmalamamayı öğrenecekler herhalde. Fakat genelde yaklaşımları doğru." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Danimarka'daki basın toplantısını Roj TV muhabiri olduğu için terk etmesini ise doğru bulmuyor: "Başbakan Erdoğan'ın kapıyı vurup çıkmasını faydalı bir davranış olarak görmüyorum. Muhabir sorusunu sorar, o da cevap vermez. 'Ben sizi kaale almıyorum' der. O zaman varlığını kabul ediyorsun ama adam yerine koymuyorsun, bu daha etkili bir davranış." Prof. Dr. Ahmet Aykaç'a Türkiye'nin 2015 yılında Avrupa Birliği'ne girip giremeyeceğini de soruyoruz. O da 2015 geldiğinde kimin evet kimin hayır diyeceğinin belli olmayacağını söylüyor: "Çok büyük bir olasılıkla Türkiye, hukuk devleti, fikir özgürlüğü konusunda ayarlamaları yaptıktan sonra 'Hayır, biz istemiyoruz' diyecek ya da imtiyazlı ortaklığı tercih edecek. Çünkü Avrupa'nın yaşlı nüfusunun sorunlarıyla uğraşmak istemeyecek."
Eylem BİLGİÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|