|
|
|
|
|
|
Ailecek izlenebilecek bir film
Uzun yıllardır sokak çocuklarıyla ilgili çalışmalar yürüten ve halen de Umut Çocukları Vakfı Başkanı olan Yusuf Kulca "Milyonlar"ı bizim için seyretti ve değerlendirdi
Bu filmde öncelikle annesiz büyüme meselesi var; filmin kahramanı olan çocukların anneleri ölmüş, bunun getirdiği sorunlar var. İki çocuk, babalarıyla yaşıyorlar ve annesizliklerini zaman zaman kullanıyorlar da. Ama daha sonra yardım toplayan bir kadın devreye giriyor ve çocuklar tesadüfen ele geçirdikleri paranın önemli bir kısmını o kadına veriyor. Filmde bir serüven, bir macera var. Biraz da yetişmeden kaynaklanan bir şey var, çocuklardan biri parayı eğlence için harcamayı tercih ederken diğeri fakirlere yardım etmek istiyor. Filmde dinsel bir nokta da var çünkü sonuçta çocukları iyiliğe, doğruluğa yönlendirme meselesi var. İyilikle kötülük arasında, iyiliği seçme, suçtan kaçınmaya yönelik bir telkin var. Bir de, paranın insanları bozduğu mesajı var filmde. Ama hırsızlığın ve suçun kötülüğüne ilişkin telkin ve hatta nasihatlar ağır basıyor. Çocukların suçla olan ilişkileri yetişkinlerden farklı. Onların soyut kavramları öğrenme yaşları biraz geç olduğu için, -ki suç da soyut bir kavram oluyor onlar için- çocuk bunu bir oyun olarak algılıyor. Zaten problemlerden bir tanesi de bu, hukukta çocuklara ceza verilememesinin sebeplerinden biri de bu. Çocuk bunu bir oyun olarak algılıyor, sonuçlarının neler olabileceğini, ileride hayatını ne şekilde etkileyebileceğini, bunun bedelini ne şekilde ödeyeceğini kestiremediği için çocukları koruma ile ilgili yasalar çıkartılıyor. Bu türden değerlerin çocuklara çok küçük yaşlarda, aile içinde ve anaokulunda verilmesi gerekiyor. Ama Türkiye'de eğitimden çok öğretime yönelik çalışmalar yapıldığı için bu türden iyi ile kötü, doğru ile yanlış, sevgi ile sevgisizlik arasındaki fark çocuklara davranış olarak öğretilemiyor. Siz ne kadar kağıtları yere atmayın deseniz atmaya devame diyorlar, nekadar çiçekleri koparmayın deseniz koparmaya devam ediyorlar ne kadar hayvanlara eziyet etmeyin deseniz etmeye devam ediyorlar. Çünkü lafla dünyanın hiçbir yerinde kimseye bir tecrübe kazandırılmamıştır. Türkiye'de bir de şöyle bir durum var, yerde bulduğu parayı bir yere götürüp teslim edene aptal gözüyle bakılıyor ve bunu yapan insanlar televizyonda kahraman olarak gösteriliyor. Halbuki bu sıradan bir vatandaşlık görevidir. Bu durum bir tezat oluşturuyor.
ÖĞRETİM DEĞİL EĞİTİM Şunu unutmamak gerek; tecrübe, alıştırmayla kazandırılır; bu oyunla olabilir, masalla olabilir, farklı psikodrama yöntemleriyle olabilir. Bu olmadığı için çocuğun iyi ve kötü kavramlarını öğrenmesi ancak bedel ödeyerek oluyor. Halbuki bedel ödememeleri lazım. Bunda aile ve anaokulu kadar çevrenin de çok önemi var. Okulla birlikte çocukların sosyalleşmesi başlıyor ve onları esas etkileyen sosyal çevreleri, okuldaki arkadaşları oluyor, onların söyledikleri anne babanın hükmünden daha önplana çıkıyor. Bazen çevrelerinden kopmamak amacıyla suç oyunlarına, maceralara girebilirler. Oyun gibi ya da kendini kanıtlamak amacıyla girilen bu şeyler sonradan felaket getirebiliyor. Bu arada televizyonun, şiddet filmlerinin, atari oyunlarının çocukların yaşamındaki etkisini unutmamak gerek. Yoksulluk, eğitimsizlik arttıkça, insanların para için yapmayacakları şey kalmıyor. Dikkat edersiniz büyük şehirlerde kapkaç, yankesicilik ve benzeri suçlarda çocuklar kullanılıyor. Burada çocuklar masum, bunu görmek önemli... "Milyonlar" çocukların rahatlıkla, aileleriyle birlikte gidebilecekleri bir film.
Ayşe DÜZKAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|