|
|
|
|
|
Morga götürülürken ölmediği anlaşıldı
|
|
Küçükyalı'da yalnız yaşayan emekli öğretmen Nermin Özaydın bayılıp kendinden geçince öldü sanılıp morga kaldırılırken, son anda gözlerini açtı.
Emekli ilkokul öğretmeni Nermin Işık İstanbul Küçükyalı Ceviz Sokak'taki evinde uzun yıllardan beri yalnız yaşıyordu. Kapıcıya her gün gazete, ekmek siparişi eder, çöpü dökmesi için kapı önüne koyardı. Ancak tam üç gündür servis istemiyor, çöp çıkarmıyor, kapıyı çaldıklarında açmıyordu. Üstelik evin ışıkları gece gündüz yanmaktaydı. Kapıcı bu durumdan kuşkulandı. Gidip site yönetimine ve güvenliğe haber verdi. Genç bir güvenlik elemanı balkona tırmanıp pencereden içeriye baktı. Korktukları olmuştu. Nermin teyzeleri vefat etmiş, cesedi içeride boylu boyunca yatmaktaydı. TCDD'de avukat olan kızı Mine Özaydın ile İstanbul Üniversitesi'nde şube müdürü olan damadı Cihan beye haber verildi. Avukat Mine hanım telaşla annesinin evine geldi. Arkadan kilitli kapıyı açmak mümkün olmayınca çilingir ve polis çağrıldı. Biraz sonra çilingir kapıyı açtı ve içeri girildi. Yaşlı kadının cesedi soğumuş, kaskatı olmuştu.
POLİS ŞÜPHELENDİ Ancak dikkatlerini çeken bir şey vardı. Yüzünün sol yanı mosmordu. Kol ve bacaklarında da darp izine benzer kızarıklıklar bulunuyordu. Komiser bu durumdan şüphe duyup savcıyı aradı ve durumu anlattı. Savcı bey telefonda aldığı bilgiden sonra "kuşkulu ölüm" kararı verip; " olay yeri inceleme ekibini de çağırın. İyice araştırın!" dedi. Az sonra ekipler geldi. Özel giysilerini giyip, maskelerini, eldivenlerini takıp, parmak izi alıp, fotoğrafla yer tespiti yaptılar.
CESET TORBASI GETİRİLDİ Yine savcının talimatıyla cesedin otopsi için morga kaldırılması gerekiyordu. Ambulans çağrıldı. Biraz sonra sirenler çalarak geldi o ambulans. İçeri giren sağlık ekibi hazırlıklarını yaptı, sedye ve ceset torbasını odaya getirdi. Yaşlı kadının cesedi tam plastik torbaya konacaktı ki, doktor bir gözün kıpırdadığını fark etti. "Nasıl olur bu. Yoksa?" diyerek cesedin üzerine eğildi. Nabzını, kalbini dinledi bir süre. Sonra yüzüne kocaman bir gülücük oturtup, müjdeyi verdi. " Bu teyze yaşıyor arkadaşlar, ölmemiş yaşıyor bu teyze." Herkes kısa bir şaşkınlık yaşadı, arkasından birbirlerine sarılıp sevinç göz yaşları dökmeye başladı. Nermin öğretmeni morga götürmek üzere çağrılan ambulans bu kez yine çığlık çığlığa siren sesleriyle hastanenin dahiliye servisine ulaştı. Nermin teyzeyi gördüğümde ben de sordum hatırını. "Nasılsınız sevgili öğretmenim?" dedim: Minicik güldü; "iyiyim evladım" dedi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|