Adalet kazansın!
Yarın Türkiye futbol tarihinin sayısı belli olmayan derbilerinden biri daha yaşanacak. Hayat devam edecek yenen için de, yenilen için de... Lakin... Çoktan beridir, böylesi maçlar için kullanılan ortak "dilek sözcükleri"nin kullanılamıyor olması, hazindir sahada gösterilen çaba adına: "İyi olan kazansın!" Çoktandır anlamı yok bu sözcüklerin... Arada, iyi olanın; söke söke kazandığı maçlar, kupalar ve şampiyonluklar olmuyor değil. Ama... İyi olanın "bir kez dahi" kazanamamasının bile, vicdanlardaki adalet duygusunu temelinden yaraladığını... Ve... Adalet duygusu bir kere yaralanınca... Güven duygusunun ortadan tümüyle kalktığını... Hukuk kitapları yazıyor. Yarınki maç için bizim tek dileğimiz, başlıkta yazıldığı gibidir: İyi olanın kazanması için önce adaletin kazanması gerekiyor. Evet, adalet kazansın. Bu yazıyı elli yıl önce filan kaleme almış olsaydık; bu başlıktan, milyonlarca futbolseverin çıkaracağı tek bir anlam olurdu: Liglerde; Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'la birlikte mücadele eden "Adalet" takımının kazanmasını isteyen bir temenni! Sahada izlemeye yetişemedik ama, duyduğumuz kadarıyla oldukça da "dişli" bir takımmış Adalet. Kök söktürürmüş üç büyüklere... Evet... Elli yıl önce "Adalet kazansın" denince başka bir şey gelmezdi akla... Ama... Lefter atar, Metin çakar, hakem düdüğü çalar, gazeteci manşeti atardı: "İyi olan kazandı!"
Bugün kazanamıyor! Bize ne oldu böyle? Neler oluyor öyle? "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!" diyen o sosyo-ekonomik "kültür..." Ve hayatımızı her alanda kirleten ve "başarı için her şey mubahtır" diyen o ideolojik "sülfür..." Lakin.. Yeter artık... Yarın başlama vuruşu olsun İstanbul'da unutulmuş "Adalet"in...
|