Bugün üye sayısı 280'i bulan ve 1995 yılından bu yana faaliyette olan Koçyönder üyeleri yıllarca profesyonel üst düzey yöneticilik sırasında yaşadıkları tecrübeleri KOBİ'lerle paylaşıyorlar....
AB müzakere sürecinde en çok zorlanacak kesim kuşkusuz küçük ve orta ölçekli işletmeler. Büyürken kapıya kilit vurmamak için kurumsallaşmayı, satış ve pazarlamada uzmanlaşmayı isteyenler AB sürecinde ayakta kalma formülleri üretirken bazıları da Koçyönder'in kapısına dayanıyor. Koç Grubu'ndan 60 yaş sınırı nedeniyle ayrılan üst düzey yönetciler küçüklere "Koç gibi AB'ye girmenin yollarını anlatıyor. Uzun yıllar Koç Grubu'- nda üst düzey yönetici olarak görev yapan ve halen Koçyönder'in başkanlığını yürüten Tunç Uluğ, bu noktada şirketlerin mutlaka kendilerine bir aile anayasası hazırlamasını öneriyor. Uluğ, Türkiye'de ciddi anlamda aile anayasası olan şirket sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini belirterek, "Dünyada ve Türkiye'- de kuruluşundan itibaren üçüncü nesili atlatmış şirket sayısı sadece yüzde 3. Yani 100 şirketten yalnızca üç tanesi üçüncü nesile aktarılabiliyor. Bu nedenle kurumsallaşma çok önemli. Avrupalı ve Amerikalı bunun adını koymuş ve bir aile anayasası oluşturmuş. Türkiye'de bu anlamda bir anayasası olan şirket sayısı çok az. Burada çocukların velihat mı olacağı, yoksa işe en aşağıdan başlayarak mı yetişeceği dahi yazılıdır. Koç Grubu buna çok güzel bir örnek oluşturuyor" diyor. Başta sanayi ve ticaret odaları ile belediyeler olmak üzere bir çok kurumdan davet alan Koçyönder üyeleri, yıllarca profesyonel üst düzey yöneticilik sırasında yaşadıkları tecrübeleri küçük ve orta ölçekli işletmelerle paylaşıyorlar. Bu sırada önlerine ilginç öneriler de gelmiyor değil. Uluğ, bazı sabırsız işadamlarının, "Benim param var, nereye yatırım yapayım. Ya da proje getirin hemen yatırım yapalım" gibi teklifler ile de kendilerine geldiklerini anlatıyor. AB'nin Türkiye'ye dönük olarak kullandırmak istediği fonlara yönelik projeler ürettiklerini de anlatan Tunç Uluğ, "Hemen para kazanayım diye gelenler var ama biz aynı anlayışta değiliz. Bizim müteşebbisimiz bir alanda birileri başarılı oldu mu hemen oraya girmek istiyor. Oysa bu durum onun kuvvetini alır. Bilmediğin bir alanda var olmak yerine bildiğin, güçlü olduğun alanda ne yapabilirsine bakmak daha doğru olabilir" değerlendirmesinde bulunuyor.
EN ZAYIF NOKTALAR Uluğ küçüklerde gördüğü zayıflıkları şöyle sıralıyor: "Başlıca üç konu var. Bir kere satış yapılıyor, pazarlama bilinmiyor. Dışa açılmada aslında mesafe kat edilmiş ama yine de öğrenilmesi gerekli şeyler var. ikinci olarak paramızın idaresini ve yatırımlarımızı değerlendirmeyi bilmiyoruz. Müteşebbis kendi hayal gücünü de düşünerek şuraya, şu kadar yatırım yapalım diyor. Rekabeti hesaba katmıyoruz. Üçüncü olarak ise bu görüşmeleri yazılı şekle sokacak kurumsallaşmadan uzağız."