Özel sektörün tasarrufu yetmiyor yatırımlar cari açığı körüklüyor
Hükümetin hem IMF programına devam ederek hem de AB reformları ile destekleyerek ekonomide son üç yılı genel anlamda başarıyla atlattığını söylemek mümkün. Bu iki çapanın yanına bizzat çoğunluk hükümetinin işbaşına gelmesiyle oluşan siyasi istikrar çapası da eklendi. 2001 krizi ile dibe vurarak zıplamakta olan bir ekonomiyi devralan hükümet, son üç yılda uluslararası sermaye bolluğunun da büyük yardımını gördü. Bu dönemdeki dış kaynak bulma rahatlığı hükümetin en büyük şansıydı. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelere güçlü sermaye akışı hükümetin işbaşına geldiği 2002'nin son çeyreğinde başlamıştı. Bu sermaye hareketi halen devam ediyor. Büyümenin finanse edilmesi yanında, kurların, faizlerin, enflasyonun düşüşüne yol açan dış kaynak girişi, finans kesiminden başlayarak ekonominin genelini kapsayan iyileşmenin ana motoru haline geldi.
Biryılda29milyardolar Son üç yılda Türkiye'ye giren sermaye konusunda bitişikteki tablo bir fikir veriyor. 2002 yılında rezerv hareketleri ve IMF ödemeleri hariç olmak üzere toplam 1.1 milyar dolar olan dış kaynak girişi, 2005 Eylül'ünde son bir yıl itibariyle 28 milyar 972 milyon dolara vardı. Yani son bir yılda dışarıdan gelen kaynak 29 milyar dolara çıktı. Üstelik bu kaynağı kullanan taraflar arasında üç yılda ciddi değişim var. Dış kaynakları artık daha çok özel sektör kullanmaya başlamış. Özel sektör içinde de finansal olmayan kuruluşlar ön plana çıkmış. Yani dışarıdan kullanılan kaynaklar daha çok yatırıma, üretime veya ticaretin finansmanına gidiyor.
Yatırımlarözelsektörün Ekonominin genel dengesini gösteren diğer tablo, yurtiçi tasarruflarda artış olmasına karşılık bunun yatırımların gerisinde kaldığını ve dış kaynak ihtiyacının giderek arttığını gösteriyor. 2006'yı da kapsayan tablodan özetleyelim: Toplam yatırımların GSMH içindeki payı yüzde 21.7'den yüzde 27.9'a çıkıyor. Yatırımlarda asıl artışı da özel sektör gerçekleştiriyor. GSMH içinde özel sektör yatırımlarının payı yüzde 15.4 düzeyinden yüzde 23'e sıçradı. Bu da, 2002 yılı kamu ve özel sektör toplam yatırımlarının da üstünde.
Özeltasarrufazalıyor Yatırımlardaki bu artışa karşılık yurtiçi tasarrufların GSMH'ya oranı yüzde 19'dan yüzde 20.9'a çıkarak sınırlı bir artış kaydediyor. Burada dikkati çeken gelişme ise özel tasarrufların giderek düşmesi. 2002 yılında yüzde 25.3 düzeyinde olan özel tasarrufların GSMH'ya oranı 2006'da yüzde 17.5'e inecek. Buna karşılık kamu kesiminin eksi 6.2 olan tasurruf oranı artı yüzde 3.4'e çıkması toplam tasarruf düzeyinin daha fazla gerilemesini önlüyor. Buradayatırımlarıyapanözelsektörüntasarruflarınındahahızlıeridiğidikkatiçekiyor.
Değirmeninsuyudışarıdan Bunun sonucunda da milli gelirin yüzde 2.6'sı düzeyinde olan tasarruf açığı her yıl artarak yüzde 7'ye doğru çıkmış. Bu miktar da dış kaynakla karşılanıyor. Artan kaynak ihtiyacına paralel cari açık da artıyor. Son üç yıllık performansta dış kaynağın rolü büyük. Bundan sonra da ekonomik performansın sürebilmesi için, hem dış kaynak akışının hem de özelleştirmelerin devamı gerekiyor. Geleceğe yönelik risk de burada. Uluslararası sermaye hareketlerinin tersine dönmesinden en çok etkilenmeye aday ülkelerden biri de Türkiye.