|
|
|
|
|
Psikoloğun ruh sağlığını alt üst ettim
|
|
Ameliyatlar, tedavi... Sancılı bir süreç. Yeni bir yaşam tarzına alışmaya çalışıyorum. Biraz kendimi toparladım ya... Bir doktor çıkageldi. Psikologmuş... Yeni yaşam tarzımda bana destek verecekmiş.. Konuştuk!.. Kitaplarını toparlayıp giderken yüzü bir tuhaftı... Doktorum Doğan Ağabey geldi. Hem gülüyor hem şaşkın. "Psikologla ne konuştunuz" dedi. "Hiçbir şey... Sadece hayatın bir başka yüzünü ona anlattım. Niye sordun doktor" dedim.. Doğan Ağabey bu kez gülüyor; "Psikoloğun psikolojisini bozmuşsun. Giderken bana söylendi. Senin için dedi ki: O hasta değil, öyle bir konuşma yaptı ki beni hasta etti..." İkimiz de gülüyoruz. Ne yapacaksın... Güçlü olmak lazım...
'KOCAM HİZMETÇİYLE KAÇTI' Kemoterapi seansında saçları dökülmüş ama inanılmaz güzel gözleri olan bir kadın tanıdım. Gözleri hüzün doluydu. Hemşire ilaç vermek için damarını bulamıyordu. (İlaçlar damarları küçültüyor. İşte bu yüzden damardan iğne ve ilaç tek kelime ile bir azap!..) Kadıncağız "Ne olur yardım edin" diye gözyaşı döküyordu. Sonra gülümsemeye başladı. Anlattı ve rahatladı. Sonra da kahkahalarla güldü. Hayat böyledir işte. Onun hikâyesi ise traji-komik: Karı-koca mutludur. Sürekli yurtdışına tatile giderler. Kadıncağız eve alınan hizmetçi için her zaman bir şeyler satın alır. Evlenince çeyiz yapsın diye. Adam da bu alışverişlere kızarmış. "Bu çirkin kızı kim alacak" diye. Sonra olan olmuş. Adam karısını boşamış, hizmetçisi ile evlenmiş. Sonrası dram: Kadın üzüntüden kanser olmuş. Bana bu yaşamının acı yönünü anlatan kadıncağız sordu: "Seni üzen ne var?" Ben de ne diyeyim ki: "Benim ki de aşk hikâyesi. Beşiktaş bana ihanet ediyor. Baksana şampiyonluğa hasret kaldık!" Öyle çok güldük ki!..
|
|
|
|
|
|
|
|
|