|
|
|
|
|
|
Kıbrıs için çabamız devam ediyor
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ''Adil, yaşayabilir ve Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyacak bir çözüm için çabalarımız devam etmektedir'' dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, bakanlığının 2006 bütçesinin sunumunda konuşan Gül, AB üyelik süreciyle ilgili Kıbrıs konusuna değindi. Sorunun adil ve kalıcı çözüme kavuşturulması yönünde önemli mesafe katedilmediğine dikkati çeken Gül, ''Bundaki yegane sorumluluğun, 2004 yılındaki referandumlarda gösterdiği uzlaşmaz tavrı, AB üyesi olduktan sonra daha da ileri boyuta
taşıyan Rum tarafında olduğu açıktır'' diye konuştu.
Gerek BM Genel Sekreterliği'nin gerekse ilgili diğer tarafların tüm çabalarına rağmen Rum yönetiminin, BM çerçevesinde yürütülecek sürece katılmaya ikna edilemediğini anımsatan Gül, ''Rum tarafının meseleyi AB platformuna taşımak suretiyle gerçek mecrasından uzaklaştırmak istediği ve maksimalist tavırlarından vazgeçmediği görülmüştür. Ancak, bu taktikler bizi doğru bildiğimiz yolda yürümekten alıkoymamıştır. Bundan böyle de vazgeçilmeyecektir. Adil, yaşayabilir ve Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyacak bir çözüm içinçabalarımız devam etmektedir'' diye konuştu.
Sorunun, BM gözetimi altında ve Annan Planı çerçevesinde, kalıcı, kapsamlı ve tarafların siyasi eşitliğine dayalı bir ortaklık temelindeçözüme ulaştırılması yönündeki çabaları aktif şekilde desteklemeye devam edeceklerini vurgulayan Gül, ''Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB üzerinden taviz edinme çabalarına da kararlılıkla karşı çıkılacağını''ifade etti.
AMBARGOLARIN KALDIRILMASI
''AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamak için üzerimize düşen sorumluluk yerine getirilirken, milli Kıbrıs davamız çerçevesinde kararlı bir tavır sergilenmiştir'' diyen Gül, çözüme ilgi duyan tüm üçüncü tarafların da Rum Yönetimi üzerinde gerekli telkin ve baskıda bulunmalarını ve çözüm sürecini teşvik edecek adımlar atmalarını beklediklerini söyledi.
Gül, KKTC'ye uygulanan haksız ambargoların kaldırmasının zamanınınçoktan geldiğini ifade ederek, ''Bu yönde atılacak adımlar, çözüm yönünde çaba gösteren bir halka karşı uluslararası toplumun göstermesigereken sorumluluğun bir gereğidir. Aynı zamanda, Rum tarafını çözüme imale edebilecek yegane manivela olması bakımından da önemlidir'' dedi.
AB'nin Rumların engellemeleri sebebiyle bu yönde verdiği sözleri dahi hayata geçiremediğine dikkati çeken Gül, ''bu konuda, AB'nin üyeleri arasındaki dayanışma ruhunun gözden geçirilmesi gerektiğine inandıklarını'' ifade etti.
'KANAAT VE YORUMLAR, TEMELSİZDİR'
Dışişleri Bakanı Gül, 30 Mayıs'ta yapılan öneriyle Ada'daki tüm kısıtlamaların, ilgili taraflarca aynı anda kaldırılmasını teklif ettiklerini; AB kararlarının ruhuna ve BM raporlarına uygun bu öneri doğrultusunda, tüm uluslararası camianın harekete geçmesini beklediklerini söyledi.
''Hükümetimiz, Kıbrıs'a ilişkin tarihi ve ahdi hak ve yükümlülüklerine sahip çıkmaya, Kıbrıs Türk halkının bekası için üzerine düşeni yapmaya devam etmeye kararlıdır'' diyen Gül, ''Bu konuda hiçbir tereddüde mahal yoktur. Bu itibarla herhangi bir başka hedef uğruna Kıbrıs Türk'ünün hak ve menfaatlerinden fedakarlık yapabileceğimiz şeklindeki kanaat ve yorumlar temelsizdir'' diye konuştu.
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ
Gül, ABD ile Irak'taki gelişmeler nedeniyle kısa dönemli ve yapay bir duraklama geçiren ilişkilerde, bu yıl önemli gelişmeler olduğunu bildirdi.
''Türkiye-AB ilişkilerinde geleceğe dönük kuvvetli bir işbirliği zemini yaratılmıştır'' diyen Gül, ABD'nin, AB üyelik sürecinde verdiğidestek ve Kıbrıs konusunda gösterdiği yapıcı tutumun kendilerini mutluettiğini söyledi.
Türkiye ve ABD'nin, ''güçlü ittifak ilişkisi, bunun temelinde yatan değerler bütünü ve küresel düzeyde istikrar için amaç birliğine sahip iki ülke'' olduğunu ifade eden Gül, sağlam bir ortaklık ilişkisiiçinde bulunulduğunu vurguladı.
Gül, ''Terörle mücadeleden Orta Doğu'daki reform çabalarına, İsrail-Arap ihtilafının çözümünden Irak'taki durumun normalleşmesine, Kafkaslar ve Orta Asya'da istikrarın sağlanmasından Kıbrıs sorununun halline kadar birçok konuda ABD ile kuvvetli ortak çıkarlarımız bulunmakta. İçinde bulunulan aşamada, ABD ile sahip olduğumuz diyalog ve ortaklık ilişkisi, hem bu konulardaki ulusal çıkarlarımızın korunması, hem de dünya barışına en etkin katkının yapılabilmesi bakımından önemli bir değer teşkil etmektedir'' diye konuştu.
TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİ
Irak halkına yapılan katkıların ve yardımların azımsanamayacak birdüzeye eriştiğini söyleyen Gül, halen yaşanan güvenlik sorunlarına rağmen, ülkedeki siyasi sürecin ilerlemesinde Türkiye'nin gösterdiği yapıcı tutumun olumlu rol oynadığını kaydetti.
Irak'a, Türkiye üzerinden ticari mal ve hizmet sağlandığını, elektrik nakledildiğini ve insani yardım akışının sürdüğünü söyleyen Gül, 16 TIR'dan oluşan yeni bir insani yardım konvoyunun dün Irak'a hareket ettiğini bildirdi.
İkinci bir yardım konvoyunun daha kısa süre sonra gönderileceğini belirten Gül, ''Bu yardım, başta Telafer şehrindeki Türkmen soydaşlarımız olmak üzere, acil insani yardıma ihtiyaç duyan tüm Iraklılara yöneliktir'' dedi.
Ülkedeki tüm kesimlerle yürütülen diyalog çerçevesinde, özellikle Sünni kesimin siyasi sürece dahil edilmesi yönünde çabaları olduğuna değinen Gün, son bir yılda istisnasız tüm siyasi parti ve gruplardan sayısı 300'ü geçen Iraklı siyasetçinin dahil olduğu heyetlerin, Türkiye'de temaslarda bulunduğunu söyledi.
Irak Anayasası'nın tam bir mutabakat zemini teşkil etmediği yönünde izlenimler olduğunu kaydeden Gül, Irak'ın, ülke bütünlüğü içinde, sağlıklı uzlaşı ortamı yaratmak bakımından zorlu bir dönemden geçeceğini kaydetti.
Gül, şöyle devam etti:
''Önümüzdeki dönemin hem Irak hem de geniş anlamda bölge için önemli risklere gebe olduğu gerçeğinden hareketle bu yöndeki kararlı tutumumuzu sürdürmekten vazgeçmeyeceğiz. Bu risklerden biri de bazı çevrelerin ısrarlı şekilde, Irak'daki gelişmelerden yola çıkarak bir Türk-Kürt karşıtlığı, hatta düşmanlığı senaryosunu gündeme getirmekte olmalarıdır.
Gerçekte, bugün böyle bir olgu yoktur ve yarın da olmayacaktır. Türkiye, Irak'taki tüm kesimleri kucaklamaktadır. Kürt kökenli Iraklı akrabalarımızla da tarih boyunca nasıl bir arada yaşadıysak yine barışve uyum içinde yaşamaya devam edeceğiz. Bu gerçeğin, yıllarca güvenlikve esenliklerine katkıda bulunduğumuz Kürt kökenli toplumlar ve liderleri tarafından da biliniyor ve takdir ediliyor olması gerekir.''Gül, 15 Aralık seçimlerinin yaklaşmakta olduğu bu dönemde, Iraklı Türkmenlerin aralarındaki bölünmüşlüğe son vermeleri, siyasi sürece tam ve yapıcı biçimde katılmaları gerektiğini söyledi.
TERÖRLE MÜCADELE
''Irak'la ilgili olarak hassasiyetle üzerinde durduğumuz diğer birkonu da PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün kuzey Irak'ta devam eden mevcudiyetidir'' diyen Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Terör örgütüne karşı etkin önlemler alınması gereği, Irak geçiş yönetimlerine ve ABD'ye en üst düzeyde iletilmiştir. İkili kanallardansürdürülen görüşmelerin yanı sıra Türkiye, ABD ve Irak arasında üçlü bir diyalog süreci de başlatılmıştır.
Son dönemde masum halkımıza ve güvenlik görevlilerine yönelik sinsice saldırılarına yeniden hız kazandıran terör örgütüyle mücadelenin, verilen sözler ve niyet beyanlarının ötesine geçerek, sahada alınacak etkin önlemlerle somut bir çerçeveye oturtulmasını hassasiyetle takip etmekteyiz. Bu aşamada, bu alanda yeni bir işbirliği sürecinin başladığını söyleyebilirim.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|