|
|
|
|
|
|
KKTC'de 22'inci yaş heyecanı
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ''Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 15 Kasım 1983'te iki toplumlu ve iki bölgeli federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kıbrıs Türk ayağı olarak öngörülerek ilan edildiğini'' belirterek, ''KKTC ayrılığı pekiştirmek için değil, birleşik cumhuriyete hazırlanmak için gündeme getirilmişti'' dedi. Kıbrıs Türklerinin İngiliz sömürge dönemi dahil her dönemde kendi yönetim mekanizmalarına sahip olduğunu kaydeden Talat, ''Biz hiçbir zaman evsiz kalmayan bir halkız. KKTC, Kıbrıs Türk halkının 450 yıla varan kendi
kendini yönetme alışkanlığına, kendi hukuki ve idari kurumlarına sahip olma geleneğine dayanıyor'' ifadesini kullandı. KKTC'nin 22. kuruluş yıldönümü kutlamaları, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın halkın bayramını kutlayan mesajıyla başladı. Talat, Bayrak Radyo Televizyonu'nda (BRT) saat 12.00'de okuduğu mesajında, halkın bayramını kutlarken, KKTC'nin kuruluş gerekçeleri konusunda ayrıntılı açıklamalar yaptı ve Rum liderliği ile dünyaya mesajlar verdi.
'BUGÜN İKİ BAYRAM OLABİLİRDİ'
Cumhurbaşkanı Talat, mesajında şunları kaydetti:
''Hepimiz aynı evdeyiz. 'Evimiz' dediğim, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti... Bu evi bir günde, sıfırdan başlayarak kurmadık. Toprağını, temelini, ana malzemesini atalarımızdan yadigar aldık. Onunüzerine kendi inşaatımızı yaptık. Çok zahmetli oldu, zaman aldı, ama oldu. Ve daha da yapmamız gereken çok iş var. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 22. kuruluş yıldönümünü, değişen yerel ve dünyasal şartlar altında kutluyoruz. Kıbrıs Rum tarafı çözüme 'Evet' demiş olsaydı, bugün çok daha başka koşullar içerisinde olacaktık. Evimizi ortak, bir başka daha büyük yapıda bütünleştirmiş olacak, iki bayramı bir arada kutlayacaktık.''
Kıbrıs Türk Federe Devlet Meclisi'nin 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni oybirliğiyle ilan ederken, gelecekte kurulacak iki toplumlu, iki bölgeli federal bir Kıbrıs cumhuriyetini dışlamadığını, tam tersine olası yeni ortaklığın Kıbrıslı Türk ayağı olarak öngördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Talat, şunları kaydetti: ''Hatta bu yeni oluşum çözümü kolaylaştırıcı, Rum tarafını motive edici, Türk tarafını ise daha eşit düzeye çıkarıcı bir atak olarak da görülüyordu. Tıpkı bugün bizim anladığımız şekilde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adamızda ayrılığı pekiştirmek için değil, tam tersine Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun da arzu ettiği şekilde birleşik ve federal bir cumhuriyete hazırlanmak için gündeme getirilmişti. Nitekim KKTC Anayasasıyla birlikte okunan Bağımsızlık Bildirgesi ile, KKTC'nin ilanının iki eşit halk arasında ortaklığın bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını ve sorunların çözülmesini engellemeyip kolaylaştırabileceğine kani olunduğu ve iki halk arasındaki bütün sorunların barışçı ve uzlaşıcı bir politikayla çözülmesi için Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin gözetimi altında eşit düzeyde müzakereler yürütülmesinin arzulandığı ilan ediliyordu.''
Süreç içerisinde izlenen bazı politikaların bu esas amaçla örtüşüpörtüşmediğinin sorgulanabileceğini, ancak bugün dünyayla bütünleşme hedefine kilitlendiklerini belirten Talat, ''Bu hedef, adamızda barışıve çözümü gerçekleştirmek için, öncelikle kendi üzerimize düşeni yapmak, yani kendi evimizi daha kullanışlı, daha sağlam bir hale getirip, ortaklığa hazırlanmayı da içerir'' dedi.
''450 YILA VARAN KENDİ KENDİNİ YÖNETME ALIŞKANLIĞI''
Kıbrıslı Türklerin İngiliz sömürge dönemi ve toplumlararası çatışma yılları dahil her zaman kendi yönetim mekanizmalarına sahip olduğunu belirten Talat, şöyle devam etti:
''Biz, hiçbir zaman evsiz kalmayan bir halkız. KKTC, Kıbrıs Türk halkının 450 yıla varan kendi kendini yönetme alışkanlığına, kendi hukuki ve idari kurumlarına sahip olma geleneğine dayanıyor. Kıbrıs tarihini ve Kıbrıslı Türklerin tarih içindeki yönetim mekanizmalarını tarafsız bir şekilde inceleyecek herkes KKTC'nin gökten zembille düşmediğini, ama bazı toplumsal yapılanmalara, tarihsel kurumlara dayandığını anlayacaktır. Bu evin harcında yüzlerce yılın emeği, birikimi olduğunu görecektir.
Bu gerçeği özümsemesi gerekenlerin başında Kıbrıslı Türkler gelir.Kendi kendini yönetme hakkına sahip çıkması ve çağdaş, demokratik, hukuki, fonksiyonel bir yönetim sistemi yaratması gereken, herkesten önce Kıbrıs Türk halkının kendisidir. Çünkü bu ev, bizim, hepimizin evidir. Yeni bir reform sürecini öncelikle kendi içimizde başlatmamızın nedeni budur. Devlet mekanizmasını çağdaş Avrupa devletleri gibi kurumsallaşmış, şeffaflaşmış, sivilleşmiş bir hukuki ve idari düzene kavuşturmalıyız. Hantal bir işleyiş yerine fonksiyonelliği koymalıyız. E-devlet anlayışını bu nedenle geliştirdik. Bu nedenle, modern teknolojinin olanaklarıyla idari birimlerimizi yenilemeye çalışıyoruz. Yasaların üstünlüğünü, devletin değişik kurumları arasında anayasada öngörüldüğü şekilde bir ilişkilerağını yerleştirmeliyiz.''
'AB NORMLARIYLA UYUM ÖNCELİKLİ GÖREV'
Devletin kişiler, siyasi gruplar veya anlayışlarla değil, ayrımsıztüm Kıbrıs Türk halkıyla örtüşmesi ve halkın ihtiyaçlarını karşılamasıgerektiğini kaydeden Talat, şu ifadeleri kullandı:
''Tıpkı içinde yaşayan insanların hayatlarını kolaylaştırmak için tasarımlanan bir ev gibi, odalarının birbirine bağlantısı, dayanıklılığı, konforu, kullanışlılığı olmalıdır. Çünkü devlet, vatandaşlarına hizmet için vardır. Bu hizmet ise, sadece asgari ihtiyaçlarla, bürokratik işlemlerle, güvenlikle ya da memur maaşı ödemekle sınırlı olamaz. Sosyal hizmetler, fırsat eşitliğine dayalı eğitim ve kültürel açılımlar, planlı kalkınma, ekonomik refah, yasaların verdiği hak ve özgürlükleri vatandaşların kullanmasını sağlamak ve nihayet Avrupa Birliği normlarıyla uyum öncelikli görevlerimiz arasındadır.''
Kıbrıslı Türklerin hem Kıbrıs'ta, hem Avrupa'da ''misafir'' değil ''ev sahibi'' olduklarını kaydeden Talat, Kıbrıs Türkünün adada ev sahibi olduğunu ve egemenliği paylaşan eşit bir ortak konumunu Rum Yönetimi'ne kanıtlama ihtiyacında olmadığını belirtti.
Kıbrıslı Türklerin aynı zamanda Avrupalı bir toplum olduğunu ve bunu da Avrupa Birliği'ne kanıtlama ihtiyacı olmadığını söyleyen Talat, ''Biz bu evde oturuyoruz ve oturmaya da devam edeceğiz. Bu halk, kendi kendini demokratik bir anlayışla yönetme hakkını kendi tarihinden alıyor. İçinde bulunduğumuz yeni dönemde ise daha ileri adımlar atarak kendi evimizi düzene sokmakla işe başlamış bulunuyoruz.İşte biz, bunun için görev başındayız'' diye konuştu.
'PAPADOPULOS DÜNYAYA MEYDAN OKUYOR'
Cumhurbaşkanı Talat, şunları kaydetti:
''Bugün çok garip bir politik ortam ve uluslararası koşullarla karşı karşıyayız. Yıllar boyunca çözüm istediğini, bunun önünde tek engelin 'Türk tarafının ayrılıkçı politikaları' olduğunu dünyaya anlatıp duran ve Türk tarafının yanlışları nedeniyle de inandırıcı olan Kıbrıs Rum tarafı ilk gerçek sınavda aslında durumun hiç de öyle olmadığını kanıtlamış ve referandumda devlet kampanyası eşliğinde büyük bir çoğunlukla çözüme ve barışa 'Hayır' demiştir. Devlet kampanyası olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu kampanya aslında halkın iradesinden çok Rum devlet aygıtının niyetlerini açığa vuran bir sınavdı. BM Genel Sekreteri bu nedenle ortaya çıkan sonucun sadeceAnnan Planı'nı değil, çözümün kendisini reddetmek anlamına geldiğini ve Rum liderin Annan Planı'nı kabul edeceğini söyleyerek kendisini aldattığını ifade etmişti. Bugün, uzun yıllar boyunca Türk tarafının güttüğü yanlış politikanın da katkısıyla oluşan AB ve uluslararası hukuk kalkanının arkasına saklanan Rum yönetimi haklarımızı gasp etmeye çalışmakta, referandumdan bu yana, izolasyonların kaldırılacağısözünü veren dünyaya adeta meydan okumakta ve yarım asır boyunca oluşmuş BM parametrelerini değiştirmeye çalışarak, çözümün ozmosis yoluyla, yani asimilasyon yoluyla gerçekleşeceğini, hem de BM Genel Kurulu'nda söylemeye cüret edebilmektedir. Yani kısacası, Rum Yönetimilideri Papadopulos BM Genel Kurulu'nda dünyaya meydan okumaktadır.'' Kıbrıs Türk halkının teslim olma ve haklarından feragat etme gibi bir niyeti olmadığını, bunu herkesin ve tüm dünyanın iyi bilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs sorununun uluslararası destekle ve BM gözetiminde adada yapılacak müzakerelerle çözümlenebileceğini vurguladı.
RUMLARIN MUHATABI KIBRIS TÜRK TARAFI
Rum tarafının muhatabının Kıbrıs Türk halkı ve halkın seçtiği kişiler olduğunun altını çizen Talat, ''Kıbrıslı Türkleri demokratik yollarla seçilen temsilcileri dışında hiç kimse temsil edemez. Hele Papadopulos ve hükümeti Kıbrıs Türk halkıyla ilgili olarak hiç söz söyleyemez. Papadopulos'un geri plana çekilerek, fanatik sözcüleri aracılığıyla bize yönelttiği hakaretler bizi etkilemez, ancak kendi düzeylerini ortaya koyar. Bizim görevimiz halkımızın haklarını, hukukunu korumak ve elbette Kıbrıs sorununu çözerek dünya ile bütünleştirmektir'' dedi.
İzolasyonların kaldırılmasının çözüme yardımcı olacağını ifade eden Talat, şunları kaydetti:
''BM Genel Sekreteri'nin planını reddederken BM ve AB üyesi olmanın avantajlarını kullanmaya devam eden Rum tarafının, Kıbrıslı Türkleri izole etmeye devam etmesi daha ne kadar bir süreyle devam edebilir. Uluslararası toplumun, Avrupa Birliği'nin ve ülkelerin izolasyonları kaldırma konusunda harekete geçmelerini bekliyoruz. Bizler izolasyonların kaldırılması çağrısını yaparken ne halkımızaumut pompalamak istiyoruz, ne de Rum tarafının iddia ettiği gibi ayrılık peşindeyiz. Umutlarımız elbette devam ediyor. Hatta umutlanmaktan da öte ulaştığımız dünyalı vizyonla izolasyonların kalkacağına ve çözüme ulaşılacağına her zamankinden çok fazla inanıyoruz.
Ayrılıkçılığa gelince. Biz doğrudan demokrasi yoluyla onu çoktan temize havale ettik. Ayrılık peşinde olanın, bizimle yetki paylaşımından kaçarak tahakküm altına alma çabası ortaya koyanın Papadopulos yönetimi olduğunu kanıtladık. Bugün dünyada bu gerçeği kabul etmeyen tek bir büyük ülke ve uluslararası kurum kalmadı. Bunun semeresini görmeye başlayacağımız günler fazla uzak değildir. Er geç iki toplumluluğa, iki bölgeliliğe ve Annan Planı'nda öngörüldüğü şekilde iki devletliliğe dayalı birleşik bir cumhuriyet kurulacak, Kıbrıs tüm ada halkının ortak evi olacaktır. Ve er geç, Kıbrıslı Türkler de Avrupa Birliği içinde tam olarak yer alacaklardır.
Bugün bizim görevimiz, bu kaçınılmaz geleceğe Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni bütün kurumlarıyla hazırlamaktır. Böylece, gelecek kuşakların, atalarımızdan devraldığımız kendi kendini yönetme hakkını daha sağlam bir yapıya ulaştırmış olacağız.''
TALAT'IN KABULÜ
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, KKTC'nin 22. kuruluş yıldönümü törenlerine Türk Silahlı Kuvvetleri'ni temsilen katılmak üzere adaya gelen Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Ergin Saygun'u kabul etti
Cumhurbaşkanı Talat, kabulde yaptığı konuşmada, komutanı aralarında görmenin büyük onur ve sevinç olduğunu belirterek, Kıbrıs Türkünün çokzor günler ve sıkıntılar yaşadığını anlattı.
''Aradığımız barış, aradığımız çözüm mutlaka Kıbrıs Türkünün can ve mal güvenliğini, gelecek güvenliğini sağlamak zorundadır'' diyen Talat, 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs'ta yeni bir dönem başladığını, bu yeni dönemde çok ciddi bir kurumlaşma ve devlet yapısı örgütlenmesiyaşadıklarını, bu örgütlenme ve kurumlaşmanın hala devam ettiğini söyledi. Talat, bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti'nin desteğini hiçbir zaman unutmayacaklarını ifade ederek, en zor günlerinde ve her şart altında, bütün kurumlarıyla Türkiye'nin kendilerine yardım eden tek ülke olduğunu vurguladı.
Kıbrıs'ta bir çözüm aradıklarını, referandumda, bütün zorluklarınarağmen BM Genel Sekreteri'nin hazırladığı plana ''Evet'' dediklerini kaydeden Talat, böylece, dünya yaygın olan, ''Kıbrıslı Türkler sağlamabastı. Türkiye'nin, Türk ordusunun güvencesi altında, hiçbir özveriyi kabul etmiyor'' anlayışını yıktıklarını belirtti. Talat şöyle devam etti:
''Dünya bu hareketimize büyük bir sempatiyle baktı. Buna karşılık izolasyonları kaldıracağı güvencesi verdi, söz verdi. Biz de buna sarıldık. Hedefimiz nihai çözüm olmakla birlikte, izolasyonların kalkmasının ekonomimizi, bütün yapımızı değiştireceğini, ilerleteceğini bilerek izolasyonların kaldırılması için mücadele ettik. Bu konuda geçtiğimiz, yaşadığımız süreç, izolasyonların kaldırılmasının çok kolay olmadığını gösterdi.''
Oluşmuş çözüm parametrelerinin ve uluslararası hukukun, Kıbrıs Rumtarafının Avrupa Birliği üyesi olmasının kendileri için çok ciddi zorluklar yarattığını kaydeden Talat, halkların ve devletlerin sempatisini hayata geçirmede ciddi zorluklarla karşılaştıklarını anlattı. Bu zorlukların sonsuza kadar gitmeyeceğine inandığını belirten Talat, siyasetin her zaman için hukuku belirleyeceğini, dünyada yeni oluşan siyasi ortamın ve yeni uluslararası ilişkilerin hukuku bir şekilde etkileyerek, Kıbrıslı Türklerin hukukunu ve Kıbrıs Rum toplumuyla eşitliğini bir kez daha tescil edeceğini söyledi.
Talat, bu uzun soluklu mücadelede nefeslerini tüketmeden yarışmayave mücadele etmeye devam etmeleri gerektiğini, buna hazır olduklarını ifade ederek, dünyadaki değişimin ve Türkiye'nin AB üyelik sürecinin olanaklarını yakalayarak, çok da uzun olmayan bir sürede, Kıbrıs sorununu Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini sağlama bağlayan bir çözüme ulaştıracaklarına inandığını kaydetti.
ORGENERAL ERGUN: 'ADIM ATMASI GEREKEN KARŞI TARAF'
Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Ergin Saygun da, Türkiye'nin ve KKTC'nin Kıbrıs sorununun çözümünde aktif bir şekilde rol aldığını,Kıbrıs sorununun çözümünde bundan sonra adım atması gerekenin karşı taraf (Rum tarafı) olduğunu söyledi.
Kıbrıs Türkünün yıllarca kendisine uygulanan çağ dışı, insanlık dışı baskılara ve zulme kahramanca dayanarak benliğini sürdürdüğünü, mücadelesi boyunca da binlerce şehit verdiğini kaydeden Orgeneral Ergun, sonunda Kıbrıs Türkünün çektiği bütün bu sıkıntıların sona erdiğini, kendi iradesiyle kendini yönetme yolunu seçtiğini ifade etti.
Saygun, Kıbrıs Türkünün mutlu ve coşkulu gününde, onların sevinçlerini paylaşmak için adada bulunmaktan kıvanç, gurur ve sevinç duyduğunu belirtti.
Kıbrıs konusunda Türkiye'nin görüşlerinin belli olduğunu, bunlarınsiyasi makamlarca ifade edildiğini anlatan Orgeneral Saygun, Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye'nin ve KKTC'nin aktif bir şekilde yer aldığını, ancak karşı taraftan aynı iyi niyetin görülmeğini kaydetti. Orgeneral Saygun, Kıbrıs sorununun çözümünde bundan sonra atılacak adımların, karşı taraftan gelmesi düşüncesinde olduklarını söyledi.
Sorunun çözümünün temelinde eşitlik yattığını, Kıbrıs Türkünün adada eşit bir halk olduğunu vurgulayan Saygun, 24 Nisan 2004'te eş zamanlı yapılan iki ayrı referandumun, adada birbiri üzerinde yönetim,kontrol ve temsil yetkisi olmayan iki ayrı yönetimin ve iki ayrı halkın varlığını tescil ettiğini kaydetti. Saygın, ''Bunun artık geriye dönülmez bir nokta olduğunu ve yapılacak her türlü faaliyetin bu eşitlik ilkesi üzerine bina edilmesi gerektiğini düşünüyoruz'' dedi.
KKTC'ye uygulanan ambargoların ve izolasyon politikalarının da sona erdirilmesi gerektiğini ifade eden Orgeneral Saygun, ''Esasen Batı'nın da bu konuda kendi aldığı kararlar, yaptığı beyanlar mevcuttur'' diye konuştu. Ergun, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs Türklerine başından beri olan desteğinin bundan sonra da devam edeceğini vurguladı. Orgeneral Saygun, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün Cumhurbaşkanı Talat'a kutlama mesajını ve Genelkurmay Başkanlığı şildini takdim etti. Cumhurbaşkanı Talat da, Orgeneral Özkök'e iletilmek üzere, teşekkür mektubunu Orgeneral Saygun'a sundu. Kabulde, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Memişoğlu da hazır bulundu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|