Tarih boyunca futbol
2005, FIFA'nın ilk yüz yılını arkasında bıraktığı yıldır.
İtiş kakıştan kurallı boğuşmaya futbol
2005, FIFA'nın ilk yüz yılını arkasında bıraktığı yıldır. FIFA aslında 21 Mayıs 1904'te, Paris'te St. Honore Caddesi'nde, 279 numaralı Fransız Atletik Sporlar Birliği binasında kuruldu, ama Federation Internationale de Football Association (Uluslararası Futbol Birliği Federasyonu) olan adını hak etmesi 14 Nisan 1905'te ulusal federasyonları üye kabul etmesiyle oldu. 1906'da Britanya adalarının ve 1909'da Güney Afrika, 1912'de Arjantin ve Şili, 1913'te ABD federasyonlarının katılımıyla, gerçek bir uluslararası futbol federasyonu haline geldi. FIFA'yı dünya futbolunun zirvesi haline getiren kişi, Fransız Jules Rimet'dir. 1921'de FIFA'nın 3. başkanı olan bu spor adamı, 20 üyeli olarak aldığı federasyonu 85 üyeli bir kuruluş haline getirdi. 33 yıl başkanlık yaptı. Kendi adıyla anılan dünya kupasını organize etmeyi başardı. İlk Dünya Kupası, 18 Temmuz 1930'da Uruguay'ın başkenti Montevideo'nun Centenary Stadı'nda açıldı.
CAMBRIDGE KURALI FIFA'nın kuruluşunda yer almayan İngilizler, aslında dünyanın ilk futbol birliğini kuran ulustur. 26 Ekim 1863'te Londra kulüp kaptan ve temsilcileri "Free mason's" barında toplanarak Football Association'ı kurmuşlar, bu birlik de futbolun ilk kuralları olan Cambridge Kuralları'nı saptamıştır. Bu erken gelişme, futbolun vatanının İngiltere olduğuna dair yaygın bir inancın belirmesine neden olmuştur, ama gerçekte futbol birçok kökene sahiptir. Çin'de, içi tüy ve saç doldurulmuş deri bir topla MÖ 4. binden itibaren bir oyun oynanmaktaydı. Ts'uh Küh adı verilen bu oyunda amaç, iki bambu direğin arasındaki 30-40 sm'lik bir açıklığı olan bir ağın içine topu sokmaktır. MÖ 4. yüzyıla kadar geri giden başka bir top oyunu, Galya'da (Fransa) pagan rahiplerin oynadıkları Seault'tur. Keltçede güneş anlamına gelen bu kelime, oyunun doğanın verimliliğini harekete geçirmek için yapılan bir cins ayin olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde, Eski Yunan'da Episkyros, Roma'da da Harpastum adını alan top oyunları hem eğlence hem yarışma hem de ayin özellikleri taşıyan toplumsal faaliyetler olmuşlardır. Romalılar, Galya'yı ele geçirdikleri MÖ 50 yılından itibaren Harpastum'u buraya getirmişler, bu oyun burada Seault ile birleşerek Soule adını almıştır. Bu oyun, iki köy veya iki şato arasında bütün bir pazar günü güneş batana kadar oynanırdı. Gol, kale olarak seçilen bir ağaç, duvar veya nehre topun değdirilmesiyle olurdu. Top, deriyle kaplı çok ağır bir gülleydi ve oyun çok sertti. Harpastum, İtalya'da calcio (veya Guico del Calcio, tekme oyunu) haline dönüşmüştür. Calcio, soylulardan oluşan 27'şer kişilik iki takım halinde oynanır. El ve ayak kullanmak serbesttir. Genelde kentlerin meydanlarında, karnavallar ve bayramlar vesilesiyle oynanır. Oyuncuların forma giydikleri bu oyun İtalya'da o kadar popüler olmuştur ki, VII. Clemens, IX. Leo veya VIII. Urbanus gibi papalar bile oynamıştır. Calcio, dünyanın ilk kurallı futbol oyunudur. Giovanni Bardi adlı bir İtalyan soylusu, Cambridge Kuralları'ndan yaklaşık 300 yıl önce, 1580'de calcio kurallarını yazılı hale getirmiştir. Ve bugün İtalya'da futbola hâlâ calcio denilmektedir. Ayak topu, Britanya adalarında 7. yüzyılda başlamıştır. Bölgelere göre çok çeşitlenen bu oyunda. Soule, harpastum ve calcio etkileri son derece belirgindir. Oyuncu sayısının sınırı yoktur, çoğu zaman iki köy veya kasabanın tüm halkı birbiriyle mücadele eder. Mücadele, yollarda, meydanlarda tarlalarda ve nehirlerde sürer. Rakibi öldürmenin dışında her şey serbesttir. Bu oyun, adanın Fransızlar tarafından (Normandiyalılar) 11. yüzyılda fethedilmesinden sonra, soule oyunun etkisini daha da hisseder hale gelerek Mob Football (kitle futbolu) adını almış ve daha da sertleşmiştir. O kadar ki, oyun alanı üzerindeki herkes evini sağlamlaştırmak, pencereleri tahtalarla kaplamak zorunda kalıyordu. Takımlar, topla birlikte rakip köyün veya şatonun merkezine güç kullanarak girebilirlerse, oyunu kazanırlardı.
OKULLARA GİRDİ Futbol, Kraliçe I. Elizabeth döneminde (16. yüzyıl), İngiltere'de Rönesans'ın etkisiyle İtalyan rüzgarı esmeye başlayınca, calcio kuralları çerçevesinde yumuşamaya başlamıştır. Daha önce defalarca yasaklanan bu oyun, 1681'de artık resmen serbest olmuş ve giderek ünlü okulların başlıca faaliyeti haline gelmiştir. Shakespeare, 'Yanlışlıklar Komedyası' adlı tiyatro eserinde, o dönemde yaygınlaşan bu oyuna şöyle bir gönderme yapmaktadır: "Size karşı o kadar samimiyim ki beni tıpkı bir futbol topu gibi atıyorsunuz: Beni buradan atıyorsunuz, o da buraya atıyor. Eğer hizmetkârlığa devam edersem, üstüme deri kaplatmanız gerekecek".
ELLE DE OYNANIR Modern futbolun miladı, William Webb Ellis'in 1823'te bir maç esnasında topu rakip kaleye elle götürmesidir. Bu olay Rugby Koleji'nde olduğu için, yeni oyun bu adı almıştır. Artık top oyunu ya elle (rugby) ya da ayakla (futbol) oynanır hale gelerek ayrışmıştır. 1863'te Rugby-Football Association feshedilmiş ve Football Association kurulmuştur. Ama İngiltere'de futbola soccer denilir. Bu terim, 19. yüzyılın ikinci yarısında Oxford Üniversitesi'nde ortaya çıkmıştır. İngilizcenin "er" sonekiyle kelimeleri kısaltma geleneği içinde yer almaktadır. Rugby nasıl "rugger" haline geldiyse, Association Football da soccer olmuştur. Bugün dünyanın neredeyse tamamında büyük heyecanlar yaratan futbol, bir boğuşma ayininden bugünkü yüksek teknik düzeyine gelmiştir, ama kitleleri galiba asıl etkileyen kökenindeki bu boğuşma ve mücadele ruhudur.
Mehmet Ali Kılıçbay
|