İftardaki soru...
İftar yemeğinde, çatalımı daha ilk zeytine dokundurduğumda soru geliyor.. "Reha Bey, yazılarınızda çok doğru teşhisler koyuyorsunuz.. Peki ne olacak bu Beşiktaş'ın hali?.. " Bu soru, geniş katılımlı bir iftar yemeğinin ilk sorusu olunca, gözünüzün önüne futbol dünyasından bir iftar yemeği gelebilir.. Oysa, uzaktan yakından ilgisi yok.. Karşımda oturan şahıs, Türkiye'nin son 2 yılına en belirgin damgasını vuran kişi.. Milyarlarca dolara hükmeden, milyarlarca dolarlık zenginlerin bir kısmına kan kusturan kimse o. Eski ve batık banka sahiplerinin korkulu rüyası Ahmet Ertürk o..
Uzan ailesinden, Süleyman Demirel'in Güniz Sokak'taki evine haciz konmasına kadar, Türkiye'de son iki yılın en radikal kararlarının altına imza atan kişi o.. Milyarlarca doların peşinden koşan, çimento şirketlerinden STAR ve KRAL televizyonlarına, bankalardan İstanbulspor kulübüne kadar, milyarlarca dolarlık satışlar yapmakta olan TMSF'nin başındaki kişi o.. Karşı karşıya kaldığı kişilerden bazılarının isimlerini vereyim isterseniz de, Ahmet Ertürk'ün, neyle iştigal ettiğinin resmi tam ortaya çıksın.. Uzanlar, Murat ve Şevket Demirel ile son, haciz konan evden dolayı dolaylı olarak Süleyman Demirel, Kamuran Çörtük, Mustafa Süzer, Cavit Çağlar, Dinç Bilgin, Erol Aksoy, Mehmet Emin Karamehmet.. İşte o kudretli kişinin iftar sofrasında, medya patronu, grup başkanları, yöneticiler, yazarlar ve ekonomi servisinin uzmanları karşısında, zeytinine dokunurken, iftarını açarken sorduğu ilk sorudur bu.. "Reha Bey ne olacak bizim Beşiktaş'ın durumu?.." Futbolun sihirli duygusunu, bundan iyi anlatabilecek bir örnek bulunabilir mi?.. Beşiktaş ve Türk futbolu sohbetini iftarın sonuna bırakıyoruz ve TMSF Başkanı'ndan son durumun ilginç notlarını çıkartıyorum.. Murat ve Şevket Demirel'in borçlarından dolayı eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Güniz Sokak'taki evine haciz konması en sürpriz gelişme.. Abdüllatif Şener, Ahmet Bey'i telefonla aramış.. "Aman bir yanlış anlaşılma olmasın.. Süleyman Demirel'le bir kavga yapılıyor izlenimi verilmesin" demiş.. Şu anda yeğen Demirel'in Güniz Sokak'taki evde bulunan hisselerine binaen bir haciz kaydı düşülmüş.. Yoksa, şu anda Güniz Sokak'taki Demirel'in evine el koyma söz konusu değil.. Bu konuda çok dikkatliler.. Biliyorsunuz en ağır eleştiri, batık bankacıların, 2. ve 3. dereceden akrabaları da dahil iş yapma ihtimali olan tüm kişilere uygulanan 5020 sayılı yasaydı... "Şu olaylar bittiğinde buna ihtiyaç kalmadığı anlaşılsın, inşallah ilk ben bu yasanın kalkması için teklifte bulunacağım" diyor, Ahmet Ertürk..
Uzanlar'ın 6 milyar doları bulan ana para borçlarının işler iyi giderse tamamını satışlarla tahsil edebileceklerini söylüyor... Korkmaz Yiğit'le anlaşma noktasına yaklaştıklarını, Erol Aksoy'la karar aşamasında olduklarını söylüyor ve ekliyor: "2006'da Hazine'ye 3.5 milyar dolar daha ödemeyi planlıyoruz..." Tek başına, çok ağır kararlar almak zorunda kalan adamların yalnızlık psikolojisini görüyorum Ahmet Ertürk'ün gözlerinde... İftarın sonunda muhallebiler geldiğinde, konu dönüyor dolaşıyor yine Beşiktaş'a geliyor... Türkiye'de son yılların en zor kararlarını alan adamın yüzünde yine hüzün dalgalanıyor... Her şeyi yapan adam, tuttuğu takım için hiçbir şey yapamamanın çaresizliğiyle bakıyor... O hüzün dalgasının içinde yaşayan bir kişi daha var ikimizin dışında... O yemekte... O masada... O da SABAH, ATV ve daha bir sürü yayının sahibi.. " Turgay Ciner'in bütün işlerinin hepsini say" deseniz ben sayamam.. Ama niye hüzünlüydü derseniz söylerim.. Bizimkisi bir aşk hikâyesi... Siyah beyaz benim gibi biraz..
|