| |
|
|
Gerçekten siyaset gündemimizdeki tek konu mu?
Nokia Mobira marka ilk araç telefonu Türkiye'ye 1980'li yılların sonuna doğru geldiği zaman hayatımız değişmişti. Artık, bir telle duvara bağlı olmayan telefonla da iletişim dünyasına girebiliyorduk. Otomobilden indiğimizde, bu telefonun 2-3 kilo ağırlığındaki ana cihazını söküp, tekneye, kıra falan da taşırdık. Ancak araç telefonu, "Scanner" denilen aygıtlardan kolayca dinlenirdi. Şimdiki GSM cep telefonları gibi güvenli değildi bunlar. Bir arkadaşımız Amerika'dan gelirken bu aygıttan alıp getirmiş. İki gün kadar, birkaç kilometre karelik bir alanda araçlarından telefonla konuşanların neler konuştuğunu dinlemiştik. Görmediğiniz, tanımadığınız, isimlerini bilmediğiniz insanların telefonda neler konuştuğunu dinlemek tabii ki ilgi çekici değildi. Ama insanların nelerle uğraştıklarını anlamaya yarayan bir nevi anket benzeri nabız tutmaya benziyordu bu. O iki günde şunu anlamıştım. Çalışan insanlar sabah 9 ile akşamüstü 18 arası, ekmek veya pasta parası kazanmak için uğraşıyor. Ödenmesi gereken senetler, alınan siparişler, iş başvuruları, alımlar, satışlar, anlaşmalar konuşuluyor genellikle. Daha sonra 18 ile 24 arası da insanlar ailelerine, sevgililerine, eğlenceye, yemeye dönük yaşıyorlar. Yalnız insanlar geceyi geçirecekleri bir eş arıyor. Eşi olanlar ona kavuşmak için çabalıyor. Evliler evlerine koşuyor. Büyük çoğunluk için hayat bu. Tanımadığımız insanların konuşmalarında siyasetin, makro ekonominin, Kıbrıs sorununun falan yer aldığını hiç duymadım. Geniş kitleler için, güvenlik, iş ve aş olduğu zaman, siyaset fazla ilgi çekmiyor. Aynı durumu yıllardır, gazetelerin yazı işlerindeki arkadaşlarımla sohbet ederken de gözlemlerim. Çocukları olanlar onları nerede okutacaklarını, tatili nasıl geçireceklerini, okudukları kitapları, gördükleri filmleri falan anlatırlar. Meslektaşlarından aldıkları bilgilerle medyada neler olduğunu aktarırlar. Otomobil almayı planlayanlar çeşitli markaları tartışır. Eğer bir sağlık sorunu varsa önceliği o alır. Trafikteki darboğazlar, mutlaka konuşulur. Ama sıra ertesi günkü gazetenin hazırlanmasına gelince ana konu siyaset oluverir. Ankara dışındaki Türkiye'de geniş kitleler için siyaset, hayatın çok küçük bölümünü kapsar. Ancak Ankaralılar, siyaseti en öncelikli konu olarak günlük yaşamlarında tutarlar. Çünkü bürokrasi için de siyaset, doğrudan etkilenilen bir meslektir. Gazeteler İstanbul'da hazırlanır. Gazete yazı işleri İstanbulludur. Ama gazete hazırlanırken onlar da birkaç saatliğine Ankaralı olurlar. Bakarsınız ileride bir gün Ankaralılar da Ankaralı gibi olmaktan bıkarlar. Siyaset seçimden seçime ilgi duyulan ve her an bir rejim krizinin kaynağı olmaktan çıkmış meslek olur. İstanbul'daki yazı işleri de, kendi günlük yaşamlarında öncelikli olan konuların, okurlar için de öncelikli olduğunun farkına varırlar. O zaman politikacılar da mesleklerinin varlık sebebinin ülkede istikrarı korumak, gerginlikler yaratmamak ve hizmet için rekabet etmek olduğunu, insanları mutlu etmenin siyasetin ana amacı olduğunu hissederler. Şakak damarları fırlamış biçimde sinirli sinirli birbirlerine saldırmayı siyaset etmek sanan kuşak, o zaman zaten ortadan çekilir.
|