Urfa'da zaman tüneli
SABAH okumakla bir köyün, bir yetimin kaderini etkilediğinizi aklınızdan çıkarmayın.
Siz bu satırları okurken Urfa'nın bir köyünde 8 yaşında bir çocuk, bir ayakkabısı başka, diğeri başka diye arkadaşlarından utanıp okula gidemiyor. O çocuk anne-babasının ona bir kurşunkalem bile alamamasının acısını yüreğinin en derininde yaşıyor. Annesi, çamur bir dam ve toprak zeminden oluşan evinde anlamadığı bir dilde, Türkçe yayın yapan televizyonu boş gözlerle izliyor. Burası Urfa'nın 1000'i aşkın köyünden biri. Burada insanların gözünde yaşam heyecanı yok. Burası eski bir düzenin Cumhuriyet sınırları içinde hüküm sürdüğü bir köy. Daha önce gittiğimiz Erzurum köylerinden çok farklı. Çünkü burası bir ağa köyü. Yine şanslı. Çünkü artık köyün ağası da bu düzeni değiştirmek istiyor. Bu çabaya şimdi sizler destek oluyorsunuz. SABAH-TEMA işbirliğiyle bir köyün kaderini değiştirmek için kolları sıvıyoruz. 40 yıl önce ilkokulu okuduğum Urfa'da dönem içinde elbette önemli gelişmeler olmuş. Ancak yoksul halk sanki bir zaman tüneline takılıp kalmış. 40 yıl önce ben de okula her sabah bir odun götürürdüm, bu köyde de çocuklar ısınmak için hala tezek götürmek zorunda.. Burada inekler cılız, toprak çorak. Geçen cuma günü bu köyde "bir şeyleri değiştirmek için" düğmeye bastık. Sizlerin her gün SABAH almak için ödediğiniz 25 ve 35 kuruşlardan toplanan paralar şimdi bu insanların geleceğe daha umutlu bakmasını sağlayacak. Bildiğiniz gibi SABAH'a ödediğiniz paraların yüzde 1'i TEMA'ya, yüzde 1'i ise Darüşşafaka'ya gidiyor. Bu fonda biriken para damlaya damlaya 2 trilyon lirayı geçti. Şimdi sizlerin Erzurum'daki iki köyden sonra Urfa'da da bir köyünüz var. Sumaklı artık sizin köyünüz. 3 yıl sonra proje tamamlandığında o köyün kızlı-erkekli çocukları anne-babalarının kazandığı paralarla aldığı ayakkabılarla okula gidecek. O köyün insanları musluktan akan suyla, evdeki tuvalet ve banyoyla tanışacak. Her sabah bir SABAH aldığınızda o köyün çocuklarını, kadınlarını da düşünün. SABAH okumakla bir köyün, bir yetimin kaderini etkilediğinizi aklınızdan çıkarmayın.
YÖK ve adalet Biz Urfa'dayken üniversiteiktidar çatışması kızıştı. YÖK'e ilişkin düşüncemi defalarla yazdığım için burada tekrarlamayacağım. Ancak, Van Rektörü'nün tutuklanması kararını da kolayca içime sindiremediğim bir gerçek. Bu sütunda sürekli yargının bağımsızlığını savundum. Adalete siyasetin müdahalesinin bir sistem için en büyük tehlike olduğunun altını çizdim. Taraflar ne derse desin, bugün Van Üniversitesi üzerinden ideolojik bir savaş olduğu çok açık ortada. Çeşitli cemaatleri temsil eden İslamcı gazetelerin yayınlarına bakmak bunu anlamak için yeter de artar bile. Adaletin böylesi ideolojik çatışmanın tam ortasında kalması Türkiye adına büyük bir talihsizlik. SABAH olarak konuyu Türkiye gündemine taşıyan ilk gazete olduk. Çünkü biz demokratik hukuk devletine inanıyoruz. Ama aynı zamanda laikliğin bu sistemin en önemli yapı taşı olduğuna da inanıyoruz. Bu, yolsuzluk iddiaları araştırılmasın, YÖK sistemi değişmesin anlamına gelmiyor elbette. Ancak bunun bağımsız bir hukuk sistemi içinde yapılması hepimizin tek güvencesi. Dünün güdümlü adalet mağdurları bugün aynı silaha sarılmaya kalkarsa yarın çok kolayca yeniden mağdur olabileceklerini unutmamalı.
|