kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gulse Birsel @ SABAH
 
Emekliliğimi istiyorum
Makarna şişmanlatmaz mı?

Emekliliğimi istiyorum

Oldum olası çok cazip gelir emeklilik fikri! Sigorta şirketlerinin, balık tutan, paraşütle atlayan, oğluna lüks restoranda şaraplı yemek ısmarlayan, yanık tene beyaz saçlı, Sean Connery emekli tiplemelerine aldandığımdan değil! Hatta benim sevdiğim emeklilik türü, tam tersidir!
Evde bol vakit geçiren, çarşıya pazara çıkıp esnafla muhabbet eden, hırka ve terlikle balkonda oturan emeklilere özeniyorum ben! "Hırka ve terlikle balkonda oturmak" bile başlı başına ağız sulandırıcı bir durum! İlkbahar ve hatta yaz ayları mesela. Ortalama 25 derece civarında seyreden havada, sen utanmadan balkonda hırka, çorap ve terliklerle oturuyorsun ve bundan son derece memnunsun.
Otuzlarının başında, aktif, yoğun, çalışan bir insan olarak aynı şeyi yapsan herkes ayıplamaz mı?
"Yaz geldi ayol, ne bu hal?", "Emekli gibi hırka giydin?", "Terlikler de şahaneymiş!" türünden, elli tane eleştiriyle karşılaşmaz mısın? Hadi kıyafeti bıraktık, bütün gün balkonda oturmana birileri illa ki takmaz mı? Ne tembelliğin kalır, ne miskinliğin, ne depresifliğin! Arkadaşlarını, aşkını, popülariteni, havanı kaybedersin.
Ama emekliysen, bunların hepsini yapmaya hakkın vardır! Hiçbir bedel ödemeden!

EMEKLİYİM, ÖZGÜRÜM!
Zira teorik de olsa, hayat boyu yeterince çalışmışsındır, ve artık bu çalışmalar sonucu boş boş oturup hiçbirşey yapmama hakkını edinmişsindir! "Camdan veya balkondan dışarıyı seyretmek" gibi bir aktivite, aslında "aktivite" bile olmadığı halde, yaşamının önemli bir bölümünü kaplayabilir! Balkona televizyon koyabilir, her yere pilli radyonu taşıyabilirsin.
Kullandığın hiçbir giysi veya eşyanın, fikirlerinin, fikirlerini söyleyiş tarzının "son moda" olmasına gerek yoktur. Canın istemezse cep telefonunun nasıl çalıştığını bile öğrenmek zorunda değilsindir, kimse seni ayıplamayacaktır!
Ağır ağır yürüyüşe çıkabilir, bakımsız olabilir, saatlerce öylece oturabilir, boş bakabilir, sorulara cevap vermeyebilir, erken yatabilir, geç kalkabilir, herşeyi kaçırabilir, unutabilir, hatta, arzuya göre, herşeye kafayı takıp maydonoz olabilirsin!
En küçük bir gürültüde arıza çıkarma hakkın vardır! Sokaktaki çocukları azarlamak senin hakkın bile değil, bir nevi görevindir! Mahallede olan biten herşeye karışmak günlük programındır!
Kimse sana kızmayacak, bozulmayacak, kimse bu yüzden seninle kavga etmeyecektir. "Dördüncü kattaki emekli" diyeceklerdir sadece! Hiçbirşey üretmeden, sadece şikayet etmek hakkın olacaktır bol bol, ve bu bir iki mesleğin mensupları dışında herkese nasip olmaz! Onlar kendilerini biliyorlar! Hehe, niye güldünüz? Siz var ya siz!
"Emeklilik" statüsü, istediğin zaman istediğin şeyi yapabilme, ve bunun için imajınla, kariyerinle, sosyal hayatınla, aşk yaşamınla ilgili hiçbir bedel ödememe demektir! Sonsuz özgürlüğün formülüdür bir yerde! Hafta ortası gündüz saatlerinde sinemaya gidebilir, bir Pazartesi gecesi ertesi günü düşünmeden sabaha kadar oturabilirsin. Çirkin kıyafetlerle çarşıya çıkabilir, yavaş yürüyerek, hatta, neden olmasın, kulağında pilli radyonla trafiği durdurabilir, istediğin dükkanda, acele etmeden kahve ve sohbet molası verebilir, hatta sonra alacağın peyniri beğenmeyip, vazgeçerek çıkabilir, bir de üstüne sana kahve ikram etmiş bakkala fırça atabilirsin! Ama nedense hiçbir emekli bu sonsuz özgürlüğü, mutluluğu, bu coşkuyu idrak edemez. Onların tercihiyse de aktif olmaktır.
Zira artık yapmak istedikleri şeyler, görmek istedikleri filmler, okumak istedikleri kitaplar, takılmak istedikleri arkadaş çevreleri azalmıştır.
Belli bir yaştan sonra işyerindeki muhabbetleri, oradaki "önemli adam" olma durumunu özlerler. Kendilerini "işe yaramaz, bir kenara atılmış, yalnız kalmış" hissederler. Hayatları çok zevkli de olsa, bu sebeplerden, farkına varmazlar.

ÖNCE EMEKLİLİK, SONRA İŞ
Sistemin tamamen değiştirilmesini teklif ediyorum!
Malumunuz yeni çıkan vitaminler, tıbbın ilerlemesi ve hayatların uzamasıyla, artık 65'le 35 arasında pek bir fark kalmadı.
Teklifim şu: Emeklilik 2550 yaş arası olsa, 50'de çalışmaya başlansa mesela!
Yani, önce emeklilik, sonra iş! Nasıl? Kendimi örnekleyerek anlatıyorum:
Eğer, mesela 50 yaşında falan emekli olacaksam, bu emeklilik hakkımı şimdi kullanıp, 50'den sonra hayatına girmeyi tercih ederdim!
Şimdi verin bana bol bol boş vakit, gezeyim, eğleneyim, güleyim, dans edeyim, hergün başka arkadaşımı göreyim...
Gününe göre hırkamı terliklerimi çekip balkonda oturayım, mahallenin çocuklarına dadanayım!
Hayır, bu genç yaşta terlik ve hırka da daha iyi durur insanın üzerinde ne de olsa!
50'de emekliliğimi durdurun ve beni iş hayatına sokun! Yılların birikimiyle daha iyi diziler, sinema filmleri yazmaya, oyunculuk yapmaya başlayayım.
O yaşta hayat da daha sakinleşeceğinden, yapmak istediklerim, eğlence programlarım daha azalacağından, kendimi tamamen işime vereyim, kariyerin sağladığı motivasyonla enerji dolayım, yaşlanacağım varsa da hiç yaşlanmayayım! O yaştaki bünyeye de, iş kıyafetleri, ne bileyim, hergün mecburen üstüne başına dikkat etmek, hırkalı imajdan daha çok yakışacaktır! Çocuklular için, kadın olsun, erkek olsun, zaten ideal bir formül, çocukları hakkıyla büyütüp, onlar büyüyünce iş hayatına atılmak! Bence emeklilik sigortası yerine "peşin emeklilik" diye bir sistem çıksa, bankalar 50 yaşına kadar bize baksalar, 50'den sonra da çalışıp primleri ödesek!
Yaşlılar (50'den sonrası yaşlıdır demiyorum efenim, lafın gelişi) aktif, güç sahibi, faydalı, çakı gibi...
Buna mukabil gençler eğlencede, dinlencede, hırkalarıyla parklarda olsalar! Sürekli bundan şikayet edilmiyor mu yüzyıllardır?
"Ne zaman ki eğlenecek param ve zamanım oldu, artık yaşlı ve emekliydim" demiyorlar mı? "En güzel yıllar iş güç peşinde koşarak geçti" diye hayıflanmıyorlar mı? E tamam işte!
Eğer sesimi duyarsanız, acilen emekliliğimi istiyorum!
15-20 yıl sonra kaldığım yerden devam etmek üzere!
Yazarın son dakika notu: Ne yazık ki ben emeklilik planlarımı yaparken, Japonya'da yeni bir psikolojik problem keşfedildi. Evde oturan emeklilerin, eşleri için stres kaynağı oldukları, bu stresin eşler üzerinde problemlere yol açtığı söyleniyor! Bunu göze alamam!
20-30 yıl sonra, eğer hala çalışıyor olmazsam, boş oturmaktan bunalım, şimdilerde sürmenaj geçirmeyi göze alarak, çalışmalarıma devam ediyorum!
Yine sistemin kurbanı olduk!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Sevgili su ısıtıcısı, sana bu satırları yazarken   / 16-10-2005
 Avrupa Birliği 'mühesebee'si!   / 09-10-2005
 Beni Türk magazincilerine emanet ediniz!   / 02-10-2005
 Türk eğitim sisteminin dizüstü etek ve dizüstü bilgisayar sorunu!   / 25-09-2005
 İskoç eteksiz erkek olmaz olsun!   / 18-09-2005
 Teknoloji mezarlığından bildiriyorum!   / 11-09-2005
 Odam kireçtir benim!   / 04-09-2005
 İstanbul neden "cool"?   / 28-08-2005
 'Prezantabl' olamayan arkadaşlar, birleşin!   / 21-08-2005
 Caddebostan Plajı'nı benden dinleyin!   / 14-08-2005
REHA MUHTAR
Onurun eski tadı yok!..
Bu ne cibilliyetsiz bir...
MEHMET BARLAS
Keşke her alanda futboldaki gibi dünyalı...
İLKER SARIER
Bu da oldu
Bekliyordum, ne vakit olacak diye, sonunda...
MAHMUT ÖVÜR
Okullar 'kapsama alanı' dışına çıkmalı mı?
Türkiye'de...
SAVAŞ AY
Hişt mor yelelelli yeli yele looom!..
Teknoloji sınır...
HINCAL ULUÇ
Bana sevmek yaramıyordu..
156 yıl olmuş (9 ekim 1849)...
BAYRAKTAR BAYRAKLI
Ekonomik gücün önemi (2)
Kitle haberleşme vasıtaları...
GÜLSE BİRSEL
Emekliliğimi istiyorum
Oldum olası çok cazip gelir...
Radara yakalandı
Radara yakalandı
İlk 9 karşılaşmada 8 galibiyet ve 1 beraberlikle lige hızlı başlayan...
Stad neyimize
Stad neyimize
Gürsoy taraftara sitem etti: "Gelen yok ki 50 bin kişilik stat...
Rektör Yücel Aşkın'a cezaevinde destek
Rektör Yücel Aşkın'a destek vermek için 75 üniversite rektörü YÖK...
Sağlık Bakanı Akdağ 6'ncı kez baba oldu
Başbakan Tayyip Erdoğan, her fırsatta torun özlemini dile getire...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu