| |
ABD Ankara'ya büyükelçi atamayacak mı?
Türkiye olağanüstü büyük bir iş başararak AB ile tam üyelik için "müzakere masasına" oturdu. Artık AB'nin muhatabı değil, bir parçasıyız. Geçen hafta başında tüm basın yayın organları 3 Ekim sonrası "yeni Türkiye"nin resmini çizerken, müzakere başlangıcının öncesindeki kulisleri yansıtıyordu. Lüksemburg'daki fokurtulu saatlerin başarıyla sonuçlanması için ABD'nin devreye nasıl girdiği de hikaye ediliyordu. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice aktif bir şekilde hem son ana kadar direnen Avusturya'ya hem de Rumlar'la bir ikinci pürüz olarak ortaya çıkan NATO krizine müdahale etmiş ve yolun açılışını kolaylaştırmıştı. Nitekim, bu müdahale bu kez resmi makamlar tarafından da kamuoyuna açıklandı ve Türkiye Amerika'ya teşekkür etti. Rice'den müdahale etmesini Başbakan'ın istediği de gene basında yazılıp çizildi. Halbuki bu tür destekler daha öncesinde neredeyse otomatik olarak gerçekleşiyordu. Örneğin, Clinton çok kritik bir AB zirvesini sabaha kadar izleyip Türkiye lehine tavır koymuştu.
Ortadoğu'daki kaynamalar devam ettikçe, şimdi AB ile ilişkilerde yeni bir dönemi yakalayan Türkiye'nin ABD ile ilişkileri de ön planda olacak. AB ile müzakere bizim gündemi kapladı ama Ortadoğu alttan alta öne çıkmaya hazırlanıyor. ABD Suriye üzerindeki baskısını artırıyor. Lübnan'ın eski Başbakanı Harriri'nin suikastı ile ilgili BM'nin sürdürdüğü soruşturmanın sonuçlarının açıklanması bu açıdan çok önemli. Suriye yönetimi ile ballı börekli olan Ankara'nın da frene bastığı izleniyor. Örneğin, son BM zirvesinde beklenen Türkiye-Suriye buluşması gerçekleşmedi. Ayrıca Türkiye'yi ziyaret eden Suriye Başbakan Yardımcısı Abdullah Al Dardari ile Türkiye'den Sorumlu Bakan Dr. Mohammed Yahia Kharratt'ın siyaseti de çok yankılanmadı. ABD'nin sadece Suriye ile değil, İran ile de ilişkileri gergin. Tüm bu gelişmeler, Türkiye'nin Ortadoğu politikasıyla ABD ile ilişkilerini AB kadar güncel ve ciddi bir hale getirmekte...
Ortadoğu ve TürkAmerikan ilişkilerinin gündemde hızlıca öne çıkacak gibi gözükmesine rağmen ABD'nin Ankara'da büyükelçisi yok. İlişkileri ABD Büyükelçiliği Müsteşarı Nancy McEldowney yürütüyor. Görevini haziranda bırakarak Amerika Savunma Bakanlığı'nın üç numaralı koltuğuna atanan Eric Edelman sonrasında kimin büyükelçi olacağı belli değil. Birtakım isimlerden söz ediliyor ama atamanın kesinleşmesi herhalde zaman alacak. Demek ki, büyükelçilik koltuğu boş kalmaya devam edecek. Son elçiden önceki devir teslim sırasında iki aylık bir boşluk olmuştu. Daha öncekinde ise öyle bir süre de yoktu. Diplomatik kulislerde, Turgut Özal döneminde ABD Büyükelçisi'nin atanmasında üç aylık bir gecikme olduğunda, Özal'ın baba Bush'u arayarak "sebep" sorduğu konuşuluyor.
ABD'nin büyükelçi atamasındaki gecikme normal mi, yoksa giden büyükelçinin istediği randevuyu altı hafta boyunca alamamasına bir tepki mi, ya da gecikmenin nedeni TürkAmerikan ilişkilerinin işleyişindeki kimi pürüzler mi, bunları bilmiyorum. Ancak, Ortadoğu maalesef sorun dolu. Bu ülkelerin tümü de bizim komşularımız. Kısacası bize yakın zamanda da çok huzur yok gibi gözüküyor. Muhtemel gelişmeler, Türkiye'nin Ortadoğu politikasını iyice berraklaştırmasını ve Türk-Amerikan ilişkilerindeki rotasını güncel gelişmelerden öte daha uzun vadeli bir stratejiye oturtmasını zorunlu kılıyor. AB konusundaki büyük başarı ertesinde canımızın sıkılmaması için Ortadoğu'ya daha dikkatlice eğilmemiz gerekmekte... Ankara'da neden bir ABD Büyükelçisi'nin olmadığı bu açıdan sorulması gereken bir soru...
|