kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hayat 50 kediyle güzel
Hayat 50 kediyle güzel
4 Ekim'i unutmayın
İki sevimli kardeş
Terrier'i sahiplenin

Köy evinde 50 kedi ve 10 köpekle yaşıyor

Türk Halk Müziği sanatçısı Nuray Hafiftaş, Çatalca'daki köy evinde kedi ve köpekleriyle mutlu bir hayat sürüyor. Hafiftaş, konser için gittiği yerlerden bakıma muhtaç hayvanları topluyor.


Hayat 50 kediyle güzel

Türk Halk Müziği sanatçısı Nuray Hafiftaş'ın mütevazı köy evi konsere gittiği yerlerden topladığı kedi ve köpeklerle dolu.

Şehir yaşamından bunalıp sessiz bir köşeye çekilenlerin sayısı giderek artıyor. İşte Türk Halk Müziği sanatçısı Nuray Hafiftaş da huzuru doğada ve hayvanlarda arayanlardan. Güzel türkücü yaklaşık 4 aydır Çatalca'nın Çanakça Köyü'ndeki evinde sürdürüyor yaşamını. Üstelik evi de öyle lüks bir tripleks değil, iki katlı sıradan bir köy evi. Bu yeni mütevazı yaşamını 50'ye yakın kedi ve 10 civarında köpekle paylaşan Hafiftaş, "Sonunda aradığımı buldum" diyor. Aslında Çanakça Köyü'ndeki geçmişinin 11 yıl öncesine dayandığını söyleyen Hafiftaş, buradaki evine eskiden sadece hafta sonları geliyormuş. Ancak 4 ay önce temelli buraya yerleşmeye karar veren sanatçı, bu süre içinde sadece birkaç kez İstanbul'a gitmiş: "Her seferinde de nasıl döneceğimi bilemedim" diyor. "Peki bu hayvan sevgisi nereden geliyor?" Nuray Hafiftaş'ın... Çocukluğundan beri böyle bir hayali olduğunu söylüyor sanatçı: "Çocukken bir sürü kedim, köpeğim olsun, onlarla birlikte yaşayayım isterdim. Ama annem karşıydı evde hayvana. Çünkü rahatsızlığı vardı. Ben de 'inşallah bir gün müsait bir yerim olur' diye dua ederdim. Sonunda bu dileğimi gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Şu an sessiz, sakin, tabiatla iç içe, hayvanlarımla huzurlu bir hayat sürüyorum ve inanılmaz mutluyum. Artık İstanbul'a zorunlu olduğum zaman gidiyorum. Gidince de fazlasıyla sıkılıyorum. Artık sorunlardan uzak huzurlu bir hayat tek isteğim. Sabahları camı açtığımda karşıdaki dağları, ağaçları, çiçekleri, böcekleri görmek en büyük keyif benim için." Köy hayatının eskiden beri içinde bir özlem olduğunu söyleyen Hafiftaş, özellikle de temiz ve samimi insan ilişkileri nedeniyle bu seçimi yaptığını belirtiyor: "Buradaki insanlarla birlikte vakit geçirmek benim için çok keyifli. İstanbul'da ilişkiler daha kirlenmiş. İnsanlar hep ikiyüzlü ve sahtekar. Onlardan olabildiğince uzakta yaşamak istiyorum. Sanat yaşantım devam ediyor ama ben hiçbir zaman camianın insanı olmadım. Sanat dünyasından görüştüğüm kimse yok. Bana annem, babam, akrabalarım yetiyor. Yani o dünyadan mümkün olduğunca uzak kalmak istiyorum. 4 aydır burada hiç televizyon seyretmedim. Artık benim en iyi dostlarım köy halkı ve hayvanlarım. İki de akrabam benimle kalıyor."

PAMUK UYANDIRIYOR
Her sabah saat 8.00'de kalktığını söyleyen Hafiftaş, biraz şekerleme yapmak istese dahi köpeği Pamuk tarafından mutlaka uyandırıldığını anlatıyor: "İstanbul'da saat 13.00'e kadar uyuyordum. Uyandığımda da kendimi bitkin hissediyordum. Burada 3-4 saat bile uyusam sabah zımba gibi kalkıyorum. Sonra bütün gün hayvanlarla ilgileniyorum. Hasta olanlar da oluyor içlerinde. Tedavilerini yapıyorum. Veteriner hekim Fahrettin Bey bana çok yardımcı oluyor. Acil durumlarda geliyor. Ben de artık ne zaman ne yapılması gerektiğini öğrendim. Hepsine gerekli ufak tefek müdahaleler yapıyorum. Üşüttüklerinde antibiyotik tedavilerini yapıyorum. Gözlerine pomat sürüyorum. Akşamüzeri mutlaka çay içeriz. Burada insana bir gün yetmiyor bile." Nuray Hafiftaş'ın evin içinde ve dışında yaşayan 50'ye yakın kedisi sanatçının peşinden hiç ayrılmıyor. Hayvanların birçoğunu konser için gittiği yerlerden alıp getirmiş: "Kedilerim ve köpeklerimin büyük çoğunluğu muhtaç durumdaki hayvanlar. Birçoğu sokağa atılmış, kulağı duymayan, bir bacağı olmayan, gözü görmeyen kediler, köpekler. Konsere gittiğim yerlerden topluyorum onları. Mesela Kütahya'da arabanın önüne bir kedi yavrusu çıkmıştı, alıp getirdim. Onun adı Kütahyalı. İzmir'de bir yavru yağmurun altında sırılsıklam olmuştu. Onu da getirdim. En son Bolu'dan getirdim bir tane. Tam 45 dakika peşinde koştum yakalayabilmek için." Kedilerin arasında Siyam, İran ve Mısır kedisi gibi özel ırklar da dikkat çekiyor. Bunların da sahipleri tarafından bakılamayan kediler olduğunu söylüyor Hafiftaş: "Bakamayan bana getiriyor. Ama artık istemiyorum. Herkes aldığı gibi baksın. Ben tek başıma bu kadar kediye bakmak için maddi, manevi birçok şeyden fedakarlık yapıyorum." Havyan sevgisinin çok güzel bir duygu olduğunu söyleyen Hafiftaş, "Herkes hayvan sevmek zorunda değil. Sevmiyorlarsa da bari onlara zarar vermesinler. Ben de bu sevgi olmasaydı bu kadar hayvana zamanımın büyük bir kısmını harcayabilir miydim?" diyor.

Neslihan Tunç

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Kırmızı siyah bir sergi hikayesi
 Hollywood yıldızları bu modacının tasarımlarını yere göğe...
 Modada Osmanlı hükümdarlığı
 Kitap fuarı bizi şölene bekliyor
 Avusturya kültürünü boykot etmeyelim
 Haydi çocuklar aşıya
 Aspirin'in sırlarına ödül
 En iyi kahve karışımı
 Dışarı Çıkmadan Önce
 Besteci ve mimarların ortak çalışması
 Katil Doğanlar'daki rolü kaptırdı, yıllarca unutmadı
 "Bıçağı görünce 'İşim bitti' dedim"
 Türkiye'de Çince eğitim başlıyor
 İstanbul'da çok eğleneceğiz
 Freud, yılan ve anne
 7 gün 7 gece nerede ne yapmalı
 Çağdaş Türk ressamları
 Müzik maratonu'na siz de katılın
 Ender Güzey Vakko'da
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Yalan söylüyorum, alınma
Derin bir nefes alıp bir süre...
ALİ POYRAZOĞLU
Tiyatro mucizesi...
Her sabah oturup sorarım kendime "ne...
FİLİZ AKIN
Herkesin okulu özeldir
Ankara Koleji hazırlık bölümüne...
SUNAY AKIN
Adımızdan da önce
Birisi karşınıza çıkar da, "Atın kim?"...
AYŞE BRAV
Namus abideleri
Erkeklerin kadınları aldattığı hikayeler...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
İğneden korkulur mu?
"Yaramazlık yaparsan sana iğne...
Kebap deyince akan sular duruyor
Gazeteci-yazar Hıncal Uluç tam bir kebap tutkunu. Kebaba düşkünlüğü, eti ancak...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.