| |
|
|
Sorun piyasalar, AB değil
Avrupa Parlamentosu Türkiye'ye yine "küçük bir kazık" attı. Parlamentonun kararının Türkiye'nin 3 Ekim'de başlayacak müzakere sürecine hukuki bir etkisi yok ama moral etkisi çok olumsuz. Eski ABD Dışişleri Bakanı Albright geçtiğimiz günlerde bir yemekte, yanında oturan bir Türk'e "Avrupa Türkiye'nin değerini anlayamıyor. Bunu biz de anlatamadık. Türkiye karşıtlığı ile ayaklarına ateş ediyor ve dünyayı ne kadar tanımadıklarını gösteriyorlar" demişti. Durum tam bu. Avrupa Parlamentosu'nun kararı bir yana durum gerçekten olumsuz. Bence Abdullah Gül'ün dediği gibi "bu şartlarda" müzakerelere başlamaktansa "başlamamak" daha hayırlı. Çünkü başlanırsa yarıda kalacağı kesin. Bu da birkaç yıllık bir erteleme demek. Oysa birkaç aylık bir geç başlama ile sorunların büyük bölümü ortadan kaldırılabilir. Ancak vahim olan, Avrupa'nın tavrı değil, Türkiye'deki "piyasalar" ın tavrı. Avrupa Parlamentosu veya AB Türkiye karşıtı bir tavır sergilediği anda, "piyasalar" bir anda bozuluyor, hükümetin AB karşısında dik durma imkanları ortadan kalkıyor. Yani hükümet asıl "çelmeyi" içerden yiyor.Piyasalar yüzünden sağlıklı, özgüvenli, dik bir duruş sergileyemiyor.
|