Görüşmecim yeşil dolar getirmiş!
Özelleştirmeler öncesinde "malın taliplileri" ile görüşen Maliye Bakanı bunu çok doğal buluyor... "Niye görüşmeyeyim!" diyor.
Neydi Ahmed Arif' in dizeleri? "Görüşmecim yeşil soğan getirmiş Karanfil kokuyor cigaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin" Unutmadan... Şiir, "Haberin var mı taş duvar" diye başlar. Adı "İçeride" dir. Şairin "İçeride" si, "Hasretinden prangalar eskittiği" mapusanedir. Ahmet Arif' lerin mapusanesi Ahmet Kaya' ların sürgünü vesairedir. Dağlarına yine bahar gelir memleketimin. Lakin bir bakanın, bürokratın "İçeride" si mapusane olacak değildir ya. Makamdır, salondur, odadır, memleketin içinde bir yer veya memleketin dışında içeridedir. Bakanın, bürokratın görüşmecisi yeşil soğan getirecek değil ya... Özelleştirmedir, güzelleştirmedir, muhammen bedel vardır; yeşil dolardır. Görüşmeciler "yeşil dolar" getirir. Taş duvarın haberi olur ya da olmaz. Duvar taştır, ihaleler şeffaftır. Duvarların dili yoktur. Burası yoksul bir ülkedir. Yoksulu çoktur. Yoksul ancak yeşil soğan getirebilir. Eskidendi, zengin olursa cücüğünü yiyecekti. Artık yemezler. Zengin olunca cücük yenmeyeceğini, cücüğe büzüşmenin yeşil hıyarlık olduğunu herkes bilir. Zengin, yeşil dolar getirir. Dağlarına bahar gelip giderken memleketimin, görüşmeciler de iki başkentine gelip gider. Görüşmeciler işte yeşil dolar getirir. Devletimin kara delikleri, bir araya gelmeyen yakaları biraz olsun kapanır.
Mapusta, o "İçeride", ne Ahmed Arif gibi "yeşil soğan"ı ölümsüzleştirecek, ne bir başkası gibi "yeşil dolar" ı özelleştirecek bir genç mi, çocuk mu desem, ismi hiç bilinmeden, hiç anılmadan, hiçbir izi baki kalmadan erimektedir. Dışarıda da çocuklar erimekte, bir anne farkında olmadan ölü bebeğini emzirmekte, bir anne emzirdiği bebeğinin fiilen ölü doğduğunu, bu cangılda bir yer bulamayacağını bilmemekte... Lakin bir sürü iyi şey de olmaktadır. Matbuat o iyi şeylerin çetelesini tutmaktadır. Çünkü bu ülke iyi şeylere layıktır. Hükümet de buna uğraşmaktadır. Yumurta kapıya dayanmaktadır. Görüşmeciler "AB rüyası" nı çerçeve ile sarsmakta, sabrımız taşmakta, damarlarımızdaki kan yerinde durmamaktadır. Bu iş artık muasır medeniyet hedefi, demokratikleşme arzusu, uyum seferberliği olmaktan çıkmış... Sanki bir ülkenin, bir halkın sırat köprüsü haline getirilmiştir. Tamam, zebaniler beklemektedir; tökezleyecek ayağı kırabilmek için alestedir. Lakin, Borsa ne olur, işte o felakettir. Çünkü görüşmecim Borsa'ya yatırmış mıdır, tam o gün kaçacak mıdır, değirmenin suyu nereden gelmekte, limana demirleyen gemi yükünü nerede doldurmaktadır? Şimdi ne bilelim biz ki, 70 milyon ahali kendi milli, küresel kaderinin tayinini izlerken, ülkenin kaderi üstünde de birileri pey sürüp kumar oynamakta mıdır? O yüzden herkesle görüşelim... Görüşmecilerimiz yeşil dolar getirsin... "İçeride" kalsın para, dışarı gitmesin. Neler neler oluyor, haberin var mı taş duvar? Ah taş kafa ah! Cigarayı bıraktık; bir karanfil kokusu bile yok.
|