Sözcük avının yol haritası
YAZILARINDA şiire yakın duran Aslı Erdoğan, "mesel"lerle örülü son kitabı "Hayatın Sessizliğinde" de sözcük avının yol haritasını şöyle çiziyor: "Kendi yollarına koyulur sözcükler, çöle doğru at koşturan kör biniciler gibi, toynaklarıyla kumları savurarak, dağıtarak bütün insani işaretleri. Uzaklarda, ufukta, kanlı bir doğum gibi belirir saf ışık ve çizer incecik sınırlarını görünürle görünmezin." "Kendi yollarına koyulan sözcükler"in avına çıkanlar da yazarlar, tabii en çok da şairler değil midir? Bu yüzden mi Yahya Kemal, "selviler"i tanımlamak için "serin" sözcüğünü on dört bekletmiştir şiir dağarcığında? YEREL SÖZCÜKLER Prof.Dr. Ahmet Caferoğlu, ki ülkemizin önde gelen dil bilginlerindendi, Türk Dili Tarihi üzerine yazdıkları hala başvuru kaynağıdır. Derslerinde anlatırdı: Bir sözcüğün peşinde, hapishaneleri dahi ziyaret etmiş, yaşlı mahkumlardan sözcük derlemiştir. Üniversitede de hemen bütün yeni öğrencilerine önce nereli olduğunu sorar, ardından da kullandığı yerel sözcükleri toplardı. Örnek mi? Patatese Ödemiş'te "kumpir" deniyor mesela, Erzurum'da ise "kartol"... Yıllardır kitap tanıtımı yazıları yazdığım için neredeyse her gün yurdun çeşitli yörelerinden kitaplar gelir. Merak daireme girenleri ayırır, kimilerini de kitaba ihtiyaç duyan okullara gönderirim. Yurtdışına kitap alışverişi yapan sahaf bir arkadaşım var. Bir gün, Anadolu'ya göndereceğim kitapları gördü; "Bunları bana ver" dedi. Ne yapacağını sordum. "Bak" dedi, "Şimdi bu adam Samsun'da bir şiir kitabı çıkarmış, bu da Gaziantepli bir öykücü. Bu şairin yazdığı şiirler, günümüz şiirine pek benzemiyor; öykücünün yazdıkları da öyle... İkisinin de edebi açıdan sence bir değeri yok. Başkaları için de pek yok gibi... Yani ikisi de günümüz edebiyatı ölçüleri dışında bir şeyler yazmış... Ama bunların içinde öyle yerel sözcükler var ki, işte yabancılar için bu kitapları değerli kılan da bunlar. Avrupa ve Amerikan üniversitelerinde araştırma konusu çünkü..." Şu sıralar, büyük bir keyifle Tuncay Akdoğan'ın çocukluğunun geçtiği Erzincan yöresini anlattığı "Benim Düş Merdivenlerim" kitabını okuyorum. Akdoğan, kitabına öykü demiş ama, öyküden çok bir anlatı yazdıkları... Çünkü olayları "hikaye" etmiyor, anlatıyor. Üstelik de o yörenin yerel sözcükleriyle. Kitabın keyfi de burada. Akdoğan'dan öğrendim. Orada da Erzurum'da olduğu gibi patatese "kartol" diyorlar... Evet, söz ve sözcükler kendi yollarına koyuluyorlar; şair ve yazarın işi sözü ve sözcüğü nasıl avlamasında... Edebiyat da sözün ve sözcüklerin avından başka nedir ki?
*** * 900 milyon insanı barındıran, muhteşem kıta Afrika'yı bir kez daha keşfetmek için "National Geographic Türkiye"nin Eylül sayısı bulunmaz bir rehber.
* İzmir Konak Belediyesi, Türk filmlerini "Sokakta Sinema Günleri" yle mahallelere taşıyor.
* 13 Eylül'de, Çınartepe mahallesinde günün filmi "Uçurtmayı Vurmasınlar''.
* Tarih Vakfı, İnsan Yerleşimleri ve Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin katkısıyla düzenlenen "50. Yılında 6-7 Eylül Olayları Sergisi", 26 Eylül'e kadar İstiklal Caddesi, Karşı Sanat Galerisi'nde.
|