|
|
|
|
|
Basklılar yemeden günde kaç saat durabilir?
|
|
İspanya'da hep yeniliyor, içiliyor, konuşuluyor... Dinlendikten sonra, tekrar baştan alınıyor. İnsan bazen 'Bu coğrafyada hayatın anlamı sadece yemek ve içmek mi?' diye düşünmeden edemiyor.
İspanya seferinin son kalesindeyiz: San Sebastian. Bask Gastronomisinin başkenti burası. Şehre hakim havayı şöyle anlatmalıyız: San Sebastian yemekle kalkıyor, yemekle yatıyor. Daha geçenlerde A. Lubow, yemek burada bir "all-day sport" yani 24 saatlik koşuşturmadır, diye fetva vermemiş mi? Niye? Onu da anlatıyor: "Burada metrekare başına düşen ünlü aşçı ve tapas bar sayısını başka bir coğrafya ile kıyaslamak mümkün değil." Doğruya doğru. Otobüsümüz Bilbao'dan San Sebastian'a yola koyulduğunda merak içindeyiz.
BİR PINTXOS, BİR DE ŞARAP Yol boyunca Basklı dostlarımız iki kamp halinde Rafael Moneo'yu anlatıyorlar. Çoğu onu silip atmak emelinde. Peki ama Moneo'yu onlar bulup celbetmediler mi? Bu şimdinin vaveylası ne diye? İşte bu Akdeniz milletlerinin ortak soluğu. Sevdiler, sevmediler başka. Ama ateşli tartışmalar hep ortada. Çünkü bu bir hayat tarzı. Hep birlikte yeniliyor, içiliyor, konuşuluyor. Dinlendikten sonra; onun adı siesta, tekrar baştan alınıyor. Tapaslar, şaraplar. Bazen İspanya'da insanlar düşünmeden edemiyor: Hayatın anlamı bu coğrafyada yemek ve içmek mi? San Sebastian dediğimiz sahil şehri-kasaba irisinin iç nüfusu 200 bine yakın. Hemen kendimizi otobüsten atıyoruz. Basklı ev sahibimiz F. Lipperheide önde, biz arkada, koşuşturma başlıyor. San Sebastian'da da iki şey var, hemen göze çarpan. İlki şehre hakim 19. Yüzyıl'dan kalma mimari üslup. Her şeyin birden denendiği ama artık üzerinden yüzyıl geçince insanın eleştirmeye kıyamadığı büyük bulvarlar, sahil boyu yalıları. Bir de daha mütevazı ama daha karakterli eski-iç şehir. Çok da eski değil. İngilizler burayı 1813'te baştan aşağı yaktılardı ya! İkincisi tapas barlar. Tabii burada İspanyolların meşhur mezelerine "pintxos" deniliyor. Baskça.
KIZ KIZA EĞLENCE Basklılar şoven! Hayatları şöyle: Çocukluklarından beri tanışan erkekler akşam işten sonra bir bara gidiyorlar. Bir pintxos yiyip, bir kadeh içki içiyorlar. Sonra başka bir bara gidip, tekrar "bir meze, bir kadeh" isteniyor. Kaça kadar? Akşam yemeği için genel tercih saat 22.00-22.30 arası. Dikkatli okuyucuların eminim gözünden kaçmamıştır. Kadınlar nerede? Onu da söyleyelim. İki defadır, Bilbao ve çevresinde nereye gitsek oradalar. Onlar da kendi içlerinde eğleniyorlar. Kız kıza. Üstelik de sakın bunu gençlere mahsus bir keyfiyet sanmayın. Her yaş dilimi için hal budur. En faça masalara kurulmuş şen şakrak kadınlar, Bask İspanya'sının günlük fotoğrafındandır. Peki biz ne yedik, nereye gittik? San Sebastian'ın medarı iftiharı Arzak. Saraydaki son "İspanyol Düğünü'nün" de uluslararası şöhretteki aşçısı. Çok mütevazı bir insan. Kendisi ile daha önceden Valencia'daki yarışmadan tanışıyoruz. Aynı jüride bulunmuştuk. Artık lokantasındaki işi kızına bırakmış. Elena, 30 yıllık Michelin üç yıldızlı Nueva Cocina'yı başarı ile taşıyor. Ama Arzak'ı detaylıca anlatmayı başka bir sefere bırakacağız. Çünkü ona daha geniş bir yer lazım. San Sebastian'lı diğer bir üç yıldız Martin Berasategui'den bahsetmiştik: Bilbao'da Guggenheim Müzesi'nin içindeki gala yemeğini yapan! Ev sahiplerimiz bizi o gün Zuberoa'ya götürüyorlar. Burası şehrin az dışında, 16. yüzyıldan kalma taş bir evin içinde. Mutfakları, nüanslarla oynayarak yeni mutfağa yanaşan bölgesel bir üslupta. Uzun bir tadım yemeğine saat 14.00'da oturup 17.00'da kalkıyoruz. Ton, yumurta ve mürekkep balığı başrolde. Muhtelif deniz mahsulünün yer aldığı soğuk çorba unutulmaz. Yöresel otlarla derinleştirilmiş... Biraz yürümeliyiz. Şaka gibi ama değil, akşam yemeğine hazırlanmalıyız. Manolo bizi Bar Txepetxa'ya sokuyor. Burası görülmeli diye. Küçücük bir eski-iç şehirde beş yüzün üzerinde bar var. Artık sahile dönüyoruz. Püfür püfür esen rüzgara şiddetle ihtiyacımız var. Ve İspanyolların karar veremediği mimar karşımızda. Moneo, tümü ile iki cam kaya gibi, sanki dalgalara karşı koymak üzere, mendirek önüne yığılanlardan arta kalmışcasına ışıl ışıl bir bina yapmış. Alameti farika olmuş mu? Evet. Tam orada lazım mı idi? Basklılar kararsız!
|
|
|
|
|
|
|
|
|