| |
|
|
'Semranım' kâbusu
Bizde anne ve annelik tabudur: Kolay kolay sorgulanmaz, eleştirilmez. Acaba bu yüzden mi ' Semranım'ın oğlu Ata'ya yaptıklarını es geçtik? Ata Türk'ün uyuşturucudan ölmesini yorumlayanlar, " Hak etmediği bir şöhrete ulaştıktan sonra boşluğa düştü " diyor. Tabii hemen ardından da " Öyle programlar yaparsanız, sonu işte böyle olur " iddiası geliyor.
Katılmıyorum! Bir kere Ata, iddia edildiği gibi ve söylendiği kadar ünlü olmadı. Konuşulmasına yol açan kendisininkiler değil, annesi Semranım'ın (Semra Yücel) yaptıklarıydı. 24 yaşında hayatını kaybeden Ata; kişiliği, zekâsı, kültürü güdük kalmış bir gençti. Aylarca izledik: Ata sürekli olarak annesi tarafından onaylanmak için debelendi durdu. Kendisini biraz olsun ciddiye alan, ona kulak veren genç kıza (Sinem) âşık oldu. Semranım ise bunu egemenlik alanına müdahale olarak gördü; Sinem'i saf dışı etmek için elinden geleni yaptı. Ve başardı da. Program bittiğinde 'yıldız' Semranım olmuştu. Kanal kanal dolaştı. Programlar yaptı. Bütün bunlar olurken Ata figüranlıktan öteye geçemedi. Milli ve dini simgeleri, değerleri, sloganları sonuna kadar kullanan Semranım, oğlunu silindir gibi ezdi. Hatta Ata öldüğünde bile "Üzülmüyorum... Ben asker kızıyım... Bunca şehit varken, benim de şehit vermem gerekiyordu... Demek ki Allah'ım onu yanına almak istedi... " gibi inanılmaz bir demeci verebildi. Bu vahim olayı dahi ekrana çıkmanın vesilesi haline getirdi. Asla "Ben nerede hata yaptım" diye sormadı. Ne öğretmen, ne arkadaş... Çocuğa en önemli eğitimi anne verir. Semranım bir kukla yetiştirmeye çalışmıştı. Keşke öyle olsaydı ama Ata bir insandı. Semranım kabul etmese dahi bilinci, arzuları, kararları vardı. Ata ne zaman kendi başına bir şeyler yapacak olsa Semranım'ın direnciyle karşılaştı. İşin daha da kötüsü, biraz direndikten sonra annesinin dediklerini kabul ettiğinde, bu kez Semranım fikir değiştiriyordu. Ürkütücü hatta korkunç bir ilişkileri vardı. Onları TV'de izlerken benim içim eziliyordu. Yok medya suçluymuş... Yok Ata şöhreti kaldıramamış... Geçin bunları. Popülizmi entelektüellik diye yutturmaya çalışacağınıza sadede gelin: Oğlunu ezen, kıran, bozan, üzen, sıkan anneden söz edin. ' Vatan, millet, Sakarya' edebiyatı yaptığı için mi buradaki manevi işkenceyi, ruhsal hunharlığı, psikolojik vandalizmi görmek istemiyorsunuz?
|