İstanbul'u satıyorum, gözlerim kapalı!
Özür dilerim; düzeltiyorum: "İstanbul'u satıyorlar, gözleriniz kapalı" demeli ki, daha doğru olsun. Özelleştirme-güzelleştirme ile yağmayeme arasında bir ayrım da olsun. Onu bizim gibi münafıklar değil de, en azından, ahlaklı, dürüst, vatansever, mümin, etikçi, AB'ci, devletine bağlı iş dünyası yapsın. Var mı öyle bir iş, var mı öyle bir dünya! "İmtiyazlar cumhuriyeti" nde, bir başkasının imtiyazına esastan, ilkeden karşı çıkabilecek, geçmişi, bugünü, geleceği imtiyazdan amade bir iş dünyası var mı!
Özetleyeyim: Şu sıra popüler oldu, her taşın altından çıktı, pirincin taşı daha ayıklanmadı, taş bu ülkenin midesinde, lakin henüz hiç diş kırmadı. Türk iş, para, piyasa, borsa, spekülasyon, yatırım, istersem yatırmam, siyaset, ahbaplık, bu ülkeye inanç, geleceğimiz parlak, huzur, güven, mutluluk, gerekirse kanun da çıkartırız, sen kimsin lan, bir telefon açtın mı, kızım bana bakanı bağla, sıkı bağla, sen otur ağla, serbest rekabet ha dünyasının seçkin temsilcisi Mehmet Kutman ile... Herhalde bundan sonra ıncığını cıncığını merak edeceğimiz, ne bileyim, İsrail'deki işlerinden denizleri fetheden filolarına, tayfalarından finolarına, kimi limanlarımızdaki tekelinden hükümetteki ellerine kadar herhalde her bi şeyini öğreneceğimiz kankası Ofer Biraderler bir anda yıldız gibi parladı. Yeniden özetlemeli: 1. Kimsenin haberi olmadan, yüzde 15 Tüpraş hissesi, Özelleştirme İdaresi'nin yüksek takdiri ile bir gecede onların oldu. 2. Bu arkadaşlar 6 ay boyunca Tüpraş'ın yönetimine bir Truva atı gibi girdiler. Kimse tuhaf karşılamadı. Oradan zıplayıp ihaleye katıldılar, etkilediler. Ayıp bile olmadı. 3. 6 ay sonunda, kaptıkları hisselerin değeri üç katına çıkmış, 799 küsur milyon dolar gökten inmiş gibi oldu. Maliye Bakanı normal buldu. 4. Başkasının kazandığı Kuşadası liman ihalesini kaptılar. Ancak kimsenin haberi olmayan bir düzenlemeyi sadece onlar biliyordu. 5. Limana kazık çakıp beton atma ve işyerleri açarak ihale parasını kirayla bir yılda çıkarma imkanı elde ettiler. 6. Kuşadası halkı, huzursuz ahali problem çıkarınca, davalar filan gelince, "Ulan biz bu hükümete kanun da çıkarttırırız" tavrı aldılar. 7. Ulan, hakikaten iktidarın titiz çalışması sonucu bir gece ansızın o kanun da çıktı. 8. Sabah'ın pek yerinde biçimde "KutmanOfer Kanunu" dediği ameliye ile, Kuşadası'ndaki tüm imar, çevre, kıyı davaları düştü; belediyeler ile diğer müdahil kanunlar bypass edildi. 9. Kanun öyle haso çıkmıştı ki, bu kadar olur; çünkü, Kuşadası sayesinde İstanbul Galata limanını da "imtiyazlı" kılmıştı. 10. Hem, bu imtiyazı sadece bir imtiyazlının bilmesi, hem de ihaleyi kazanacak olan (yani o kadar mukadder idi) Kutman-Ofer biraderlere özel imar imtiyazı manasında. 11. Onlar da açıkçası, en yakın rakibe bile 3 milyar dolar fark ile ihaleyi kazandı. Yani o kadar bonkör davrandılar. Niye bu kadar fark oldu sorusunun cevabı da yakında ortaya çıkar herhalde. 12. Lakin, gözünü sevdiğim Türkiye medyasının bir kısmı, Galata ihalesi için verilen 4 milyar 300 milyon doları ayakta alkışladı. Ne büyük para idi bu! Hakkaten öyle idi de, üç yılı ödemesiz, 49 yıllığına, yıllığı bilmem kaç milyon dolardan kiralanmıştı Galata. 13. Geçmişte, Cenevizli, Venedikli tacirler, Galata bankerleri bile bunu akıl edememiş, ne Bizans, ne Osmanlı, ne Türkiye Galata'yı böyle satıvermişti. Yıllık bilmem kaç milyon dolara, İstanbul'un siluetini alıyor, hükümet, Maliye Bakanı sayesinde her türlü başka kanundan kaçıyor, yemeyip de yanında yatıyordunuz.
Yoksulların Adalet ve Kalkınma Partisi, adaleti unutmuş, bir eliyle zengin kalkındırmayı mı seçmişti! Kim bilir? Allah bilir! İlginç olan şu ki: Taşa, toprağa, denize, hisseye, limana yatıran Ofer'in bir şöhreti de, gemilerinde çalıştırdığı mürettebata anormal pek düşük ücret vermesi imiş ve ne ilginç ki, bu boğaz tokluğu filosunun tayfa tercihi özellikle de Türklermiş. Elbette, her Türk, ne Kutman gibi zeki, ne Unakıtan gibi esprilidir. Fazla etmez!
|