|
 |
 |
 |
  |
|
Minik kalplerin Nurşah ablası
Adı Nurşah Ordu... Kanseri yendi. Şimdi Cerrahpaşa'da onlarca kanserli çocuğa yaşama sevinci aşılıyor....
Nurşah, İstanbul Üniversitesi Çocuk Kliniği'nin meleği... Gönüllü olarak kanserli çocuklara ablalık yapıyor, umut aşılıyor. Tüm vaktini minik hastalarla geçiriyor... Mücadelesini, "Kanseri ben yendim onlar da yenecek" diye özetliyor...
Kanserli miniklerin koruyucu melekleri
Kanserli Çocuklara Umut Vakfı'nın üniversite öğrencisi gönüllüleri Cerrahpaşa'daki lösemili çocukların yeni sevinç kaynakları oldu. Çocuklar, üniversiteli melekleri sabırsızlıkla bekliyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Kliniği Onkoloji ve Hematoloji kliniğinde yatan kanser hastası çocuklar her gün kendilerine arkadaşlık eden ağabey ve ablaları sayesinde hastalığın acısını unutuyor. Hastane koridorları başka hastanelerin aksine çocukların kahkahaları ile şenleniyor. Kanserli Çocuklara Umut Vakfı tarafından yenilenen çocuk kliniğinde kalan kanser hastası çocuklar gönüllü gençlerin verdiği destekle tedavi günlerini eğlenceye dönüştürüyor. Onlar artık kan vermeye, ilaç almaya birbirleriyle yarışarak gidiyor. Gönüllü gençler, çocukların onların hastaneye gideceği günü iple çektiğini, hepsinin tek tek hazırlandıklarını ve çok heyecanlandıklarını belirtiyorlar. Gençler, çocuklarla birlikte bütün zamanlarını Kanserli Çocuklara Umut Vakfı tarafından yapılan oyun odasında geçiriyor.
AYNI KADERİ YAŞADI Onkoloji servisinde çalışan Nurşah Ordu, yıllarca burada gönüllü hizmet verdikten sonra hayatının tamamını bu çocuklarla geçirmeye karar vermiş. O da elini tuttuğu minik yavrularla ayrı kaderi paylaşması. 11 yaşındayken mesane kanseri olan Nurşah, hastalığı 2.5 yıllık tedavi sonucu alt etmeyi başarmış. "Bende çok büyük bir yaşama sevinci ve moral vardı, hiç bıkmadım, hep savaştım" diyen Nurşah Ordu, şimdi kanser hastası çocuklara bu umudu ve yaşama azmini aşılıyor. Nurşah, "Hayatımın anlamı çocuklar, onlarla olmayı çok istiyorum" diyor. Türkiye'de kanserin 'amansız hastalık' olarak görüldüğünü vurgulayan Nurşah, "Bu hastalığı yenebileceğimizi onlara göstermek için buradayım. Ben yendim, onlar da yenecekler" diye konuşuyor. Hastalığın küçük yaştaki bu çocuklara olgunluğu erkenden yaşattığını söyleyen Çanakkale 18 Mart Üniversitesi 1. sınıf öğrencisi Burak Eltaş da (18) kanseri yenip kendisini bu çocuklara adayan gençlerden biri. 2000 yılında hastalığı atlatan Burak Eltaş şimdi sürekli kendisi ile aynı kaderi paylaşan çocukları görmeye geliyor. "Onların derdini en iyi ben anlarım" diyen Burak Eltaş, iyileşen birini görmenin çok mutlu ettiğini belirtiyor.
HASTANEYE GELİN İlke Kadıoğlu, Bilgi Üniversitesi Psikoloji bölümü 4. sınıf öğrencisi. 1 yıldır bütün boş vakitlerini kanser hastası çocuklarla geçiriyor. Çocuklar İlke ablalarını görünce mutluluktan havaya uçuyor, sevinçlerini, üzüntülerini İlke ablaları ile paylaşıyor. İlke Kadıoğlu, "Oyun oynarken duygularını ifade etmelerine yardımcı oluyorum. Duyguları ortaya çıkınca da paylaşım başlıyor. Artık hastalığı da mutluluğu da birlikte yaşıyoruz" diyor. Kanser hastalarının desteğe çok ihtiyaç duyduklarını söyleyen İlke Kadıoğlu, çocukların bu hastalığı çok daha ağır yaşadıklarını belirtiyor ve "En önemli şey onların yüzünü yeniden güldürmek" diyor. Kadıoğlu'nun en büyük üzüntüsü gönüllü sayısının az olması. Haftanın 3-4 gününü çocuklarla geçirmesine rağmen bunun yeterli olmadığını söyleyen Kadıoğlu gençlerin boş vakitlerini evde geçirmeleri yerine en azından bir saatlerini ayırmalarını istedi.
Havva KIZILIRMAK-MERKEZ
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|