| |
|
|
Her provokatör terörist değildir
İnsanoğlunun icat ettiği araçları iyiye kullanmak da, kötüye kullanmak da mümkün. Bu "Araçlar" sadece teknolojiye dayalı ürünler değil tabii. "Demokrasi" de, "Hukuk" da ve hatta "Devlet" de her şekilde kullanıma konu olabilir. Demokrasiyi yozlaştırıp, kalabalıkları şiddete ve hukuksuzluğa yönlendirdiğiniz zaman "Halk Oyu" ile her türlü insanlık dışı eylemleri gerçekleştirebilirsiniz. Aynı şekilde "Hukukun Üstünlüğü" yerine "Üstünlerin Hukuku"nu getirdiğiniz zaman, hukuk denilen kurum da zalimlerin ve güçlülerin kırbacı oluverir. Bunun gibi bireyleri ve toplumları şiddete, teröre karşı korumak, mal ve can güvenliğini sağlamak, refahı ve gelişmeyi güvenceye almak üzerinde varlık sebebini bulan "Devlet"in kendisi de "Terörist" olmaz mı zaman zaman? "Devlet Terörü" kavramını hiç duymadınız mı? Aslında her şey böyle. Gemilerle ticaret, turizm, keşifler de yapılabilir, korsanlık da. Matbaa, edebiyat ve bilim ürünleri de üretir, terörist bildiri ve faşist ideolojiler de. Silahla vatanınızı ve namusunuzu da koruyabilirsiniz, aynı silahla cinayet işleyebilir, soygun yapar, tecavüz de edersiniz. Yani insanlık için sadece "Kavram kargaşası" söz konusu değil. Uygarlığın araçlarının "Kullanım kargaşası" da gündemde olabilir. Ama kavram kargaşaları da bu arada ihmal edilmemeli. Örneğin son günlerdeki bazı eylemler dolayısıyla ,"Tahrikçi" veya "Provokatör" kavramlarını sık sık kullanıyoruz. Bu kavramlara konu olan kişi ve grupları da, yerli yerine oturtup değerlendirmeliyiz. Mesela ellerine silah alıp, sivil halkın can ve mal güvenliğini tehdit eden, devletin güvenlik kuvvetlerine saldıran, pusu kuranlar, ülkenin bütünlüğüne ve dirliğine örgütlenip saldıranlar, "Tahrikçi" değil doğrudan "Terörist"tir. Bireyleri, grupları, devleti ve kitleleri öfkelendirip, hukuk dışı eylemlere itmek için eylemler planlayıp bunları yaptıranlar çeşitli amaçları hedefleyebilir. "Tahrik" (veya provokasyon), bazen teröristlerin, bazen bir siyasi ideolojinin, bazen da devletin kullandığı araç olabilir. Provokasyon sonucu doğan ortama, çoğunlukla onu yaratan ve yönlendirenler de hakim olamaz.Örneğin devletin çeşitli nedenlerle yaptığı tahrikler sonucu, devletin kendisi hedef olabilir. Devlet kavramı ile bir arada bulunması mümkün olmayan "Anarşi", ortama egemen olabilir. Veya bir terörist grubun topluma mesajını yaymak için gündeme soktuğu tahrikler sonucu, toplum ve devlet öfkelenip, eskisinden daha sert yasalar ve önlemlerle, o terörist grubun üzerine gider. Demek istediğimiz şu. Uygarlık, ince ayarlar ve üzerinde düşünülmüş kavramlar üzerinde gelişir. Sokaklara dökülüp, otobüsleri yakan, dükkanları taşlayan, asker ve polisle çatışan, karşıt görüşlüleri kaba kuvvetle susturmaya çalışan kalabalıklar "Terörizm"i değil genellikle "Anarşizm"i simgelerler. Devlet bunlara karşı yasaların verdiği yetki ile gücünü kullandığı zaman "Asayişi Sağlamak" görevini yapar. Eğer devlet bu anarşistlere karşı, bazı kesimleri kullanıp cevap vermeye kalkışırsa, bu "Tahrik" olur. Bu ayırımları bilip, bunlara karşı en akılcı biçimde ve hukuku çiğnemeden önlem almak da, "Siyaset" ve "İdare" denilen mesleklerin erdemini ortaya çıkartır.
|