|
 |
 |
 |
  |
|
Bugün malımız yarın hayatımız
...SALDIRGANLAR önce vitrinleri taşlayarak parçalıyor ya da vitrinlerin önündeki demir parmaklıkları kaynak makineleri veya tel makasları yardımıyla açıyordu. Sonrasında, dükkanın içindekiler paramparça ediliyordu. İstanbul'un caddeleri, çeşitli eşyalarla dolmuştu. Evlerin önce camlarına taş atılıyor, sonra giriş kapıları baltalar ve demir çubuklarla kırılıyor, sonrasında ise evin içinde ne varsa gerekli aletlerle parçalanıyor ya da camdan dışarıya atılıyordu: "Her zamanki gibi o gün de kahveye gittim. Kahvenin sahibi yanıma geldi ve dedi ki: 'Anton'cuğum bugün eve gitsen daha iyi olur.' 'Niye, ne oldu?' dedim. O sadece acele etmemi ve doğru eve gitmemi söyledi. Birkaç cadde daha ilerledikten sonra ne olduğunu anladım. Baltalarla dükkanların kepenklerini ve evlerin kapılarını kırıyorlardı. Camlardan piyanolar ve dolaplar aşağı atılıyordu ve bağırıyorlardı: 'Bugün malınız ve mülkünüz, yarın hayatınız'... Kiliselerde kutsal resimler, haçlar, ikonalar ve tahrip edildiği ve yakıldığı gibi, bazen kilisenin tamamı ateşe verilmişti. Özellikle Şişli ve Balıklı'daki Rum-Ortodoks mezarlıklarına da zarar verilmişti. Mezar taşlarının parçalanmasıyla yetinilmemiş iskeletler kırılıp yakılmıştı. (Dr. Dilek Güven, Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları Bağlamında 6-7 Eylül Olayları, Tarih Vakfı)
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|