|
 |
 |
 |
  |
|
Olağan şüphelileri toplayın!
İstanbul'da yer yerinden oynar, 1. Ordu Komutanı'nın saat 18.45'te istediği yardım, ancak gece yarısı gelir. Sıkıyönetim ilan edilir ve suçlular açıklanır: Komünistler ve basın mensupları.
İstanbul'da yer yerinden oynarken Cumhurbaşkanı Bayar ve Başbakan Menderes trenle Ankara'ya doğru gitmektedir. Devlet Bakanı Mükerrem Sarol durumu haber alınca Ankara'dan telefonla İzmit tren istasyonunu arar ve Vali'yi devreye sokarak İzmit'e ulaşan treni durdurur, Menderes ile konuşmak istediğini belirtir. Devlet Bakanı Mükerrem Sarol olanları Başbakan Menderes'e anlatır. Daha fazla bilgi isteyip yola devam eden Başbakan Menderes'e vaziyet Sapanca istasyonunda etraflıca anlatılır. Tren İzmit'e geri döner ve devlet erkanı İzmit'ten otomobil ile İstanbul'a geçer. Nihayet gece 00.01'de DP üst yönetimi İstanbul Valisi'nin makamına ulaşır. Toplantı sonucunda sıkıyönetim ilan edilir ve Sıkıyönetim Komutanlığına Korgeneral Nurettin Aknoz getirilir. Ertesi sabah vilayette yapılan basın toplantısına katılan gazeteci Hıfzı Topuz'un izlenimleri çok ilginçtir. Cumhurbaşkanı Celal Bayar suçun basında olduğunu ve halkı basının kışkırttığını belirterek söze başlar. Ayrıca Bayar'a göre işin içinde komünist parmağı' da vardır. Suçlu olan komünistlerin yakalanacağını söyler.
AYDINLAR AĞIR HAPİSTE Gerçekten, ertesi gün İstanbul'da 'solcu' olarak bilinen herkes evinden toplanmaya başlanır. Aralarında Kemal Tahir, Aziz Nesin, Hasan İzzettin Dinamo, Aslan Kaynardağ, Dr. Müeyyet ve Can Boratav, İlhan Berktay, Asım Bezirci, Faik Muzaffer Amaç, Erdoğan Berktay ve Dr. Hulusi Dosdoğru, Sevim Belli, Zehra Kosova gibi aydın ve yazarların bulunduğu 48 kişi Harbiye'deki askeri hapishaneye gönderilir. Olayların sorumluluğunu komünistlere yıkma işi o kadar acemice tezgahlanmıştır ki, sanık olarak gösterilenlerden birinin altı ay önce öldüğü, bir diğerinin ise o günlerde Doğu illerimizin birinde askerliğini yapmakta olduğu ortaya çıkar. Son derece kötü şartlarda uzun bir tutukluluk süresi geçiren bu insanlar 1955 yılı Aralık ayının sonunda serbest bırakıldılar.
KTC'LİLER MAÇTA, MEYHANEDE Tutuklu olan KTC üyelerinin ise hapishane şartları çok rahattır. Hatta polisler tarafından bedava maça götürülmekte, akşamları meyhaneye gitmelerine bile izin verilmektedir. Korgeneral Aknoz, hemen basına sansür uygular ve olayların 'komünistler dışında birileri' tarafından yapıldığı yönünde herhangi bir yayın olursa, o gazeteyi kapatacağını belirtir. Tutuklananlar arasında çok sayıda sendikalı işçi bulunması nedeniyle 34 sendika Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından hemen kapatılır.
"TEK SUÇLU KOMÜNİSTLER" Korgeneral Nurettin Aknoz, ayrıca sıkıyönetim hakim ve savcılarını da toplayarak aynı telkinleri onlara da yapar. Merhum Hakim Tümamiral Fahri Çoker Yassıada mahkemeleri sırasındaki sorgusunda şunları söylemiştir: 24 Eylül 1955 tarihinde ilk toplantıya gittim. Bu toplantıya mevcut 26 hakim ve 3 adli davet edilmişlerdi. MİT şefleri de orada bulunuyordu. Bize, Nurettin Aknoz, bu hadiselerin tamamen komünistlerin tertibi ve eseri olduğu hakkında uzun boylu nutuklar verdi ve "meydanlarda salkım salkım insanların asılı olduğunu görmek istediği" hakkında sözler söyledi Böylece, komünistlerin suçlu olduğu baştan ilan edildiği için askeri savcı ve hakimlerin eli kolu bağlanmış ve tahkikat sürecinin ciddiyeti ortadan kalkmıştır. Merhum Hakim Tümamiral Fahri Çoker'in Tarih Vakfı'na bıraktığı belgeler içinde bulunan MİT'in Sıkıyönetim Mahkemesi'ne yolladığı fezlekeye göre olaylar uluslararası komünist örgütü olan 'Kominform' tarafından çıkarılmıştır.
SELİMİYE'DEKİ SUÇLU DÖKÜMÜ Hakim Çoker'in evrakı arasında bulunan istatistiklere göre, Selimiye Kışlası'ndaki tutukluların mesleki dağılımı şöyledir: 607 işçi, 86 seyyar satıcı, 71 hamal, 33 boyacı, 29 işsiz, 22 çırak, 14 çöpçü, 13 şoför, 12 tayfa, 54 üniversite öğrencisi, 9 memur, 20 tüccar, 4 astsubay ve 3 emekli. Tutuklu 977 kişiden sadece 273'ünün ikametgahı İstanbul'dadır. İstanbul dışından getirilenlerin dağılımı ise şöyledir: Sivas'tan 145, Trabzon'dan 117, Kastamonu'dan 116, Erzincan'dan 111 kişi. Bu insanların kim tarafından ve hangi vasıtalarla İstanbul'a getirildiği meselesi, nedense mahkemelerde gündeme getirilmez. Dolayısıyla KTC, Şoförler Cemiyeti, sendikalar ve DP örgütleri ile ilgili suçlamaların iddianamede yer alması engellenir. KTC üyelerinden sadece 17 kişi için dava açılır, diğerleri tahliye edilir. Dava açılan 17 kişi de 24 Ocak 1957'de beraat eder, mesele de böylece kapanır.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|