|
 |
 |
 |
 |
Ben Türk olsam, çok üzülürdüm
|
|
O gün 18 yaşında olan Pavlos anlatıyor: Türkler'e karşı nefret beslemiyorum. Ama ben olsam çok üzülürdüm.
Doktor Pavlos Rahçopoulos, 6-7 Eylül olayları sırasında 18 yaşındaydı.. Şu anda Atina Devlet Hastanesi'nde cerrahlık yapan Pavlos Rahçopoulos, o günleri anlattı: .. Her yılın eylül ayında olduğu gibi 1955 yılında da kaplıcalardan yararlanmak için babam ve kuzenimle birlikte Gönen'e gitmiştik. Orada bir çok Türk arkadaş edinmiş, her yıl birlikte olmak için can atardık. Yarışmalar, maçlar yapardık. Ben o zamanlar "Johnosson stili" adı verilen, bugünkü yüksek atlamayı anımsatan bir oyunda oldukça başarılıydım. Kısa boyuma rağmen 1.5 metre yüksekliğe gerilen ipe değmeden atlayabiliyor ve Gönen'deki yeni arkadaşlarımın hayranlığını kazanıyordum.
YÜZÜMÜZE TÜKÜRÜYORLARDI Ancak 6 Eylül günü arkadaşlarımızla tekrar buluşmak için kuzenimle birlikte sokağa çıktığımızda etrafımızda garip bir hava estiğini sezdik. İstanbul'da olup bitenlerden haberimiz yoktu. Ancak bizim Rum olduğumuzu bilenler, edindiğimiz yeni arkadaşlar dahil, bize küfür ediyor, yüzümüze tükürüyordu.Gerisin geriye eve döndük. Babama bir şey söylemeye cesaret edemedik. Az sonra İstanbul'dan, Peynir tüccarı olan babamın ortağı Anesti'den "Hemen İstanbul'a dön - vergi memurları seni istiyor" türünde şifreye benzeyen acil bir telgraf geldi. Babam telgraftaki üsluptan kötü bir şey olduğunu sezdi. Vapur iskelesine gitmek için otobüse bindik. Vapurumuz Sirkeci'ye yanaşırken askeri yönetim ilan edilmişti. Bizi vapurdan çıkarmadılar. Yolcu salonu ile vapur arasında kalmıştık. Yolcu salonunda tanıştığımız insanlardan İstanbul'daki tüm Rumlar'ın ev ve işyerlerinin yağmalandığını, kızların ırzına geçildiğini, Rum mahallelerinde taş taş üstüne bırakılmadığını öğrendikçe deliye döndük. O gece sabaha kadar çektiğimiz ıstırabı unutmak mümkün değil. Evdeki anne ve ablamın kaderini düşünüyorduk. Hiçbir şey de yapamıyorduk. Ertesi gün sabah koşa koşa evimize gittik. Allahtan bizimkilere dokunmamışlar. Ama etraf darmadağındı. Sokaklar, caddeler, çarşılar kırık dökükten geçilmiyordu. Her yer haraptı.
"TÜRKLER BİZİ İSTEMİYOR" ...Aklımdan geçen ilk şey "Türkiye'nin bizim için bittiği" olmuştu. Buna rağmen tıp fakültesini bitirdim ve İstanbul'da Gureba Hastanesi'nde çalışmaya başladım. 1974 Kıbrıs harekatında ilan edilen kısmi seferberlikten Rum vatandaşlar hariç tutulunca "Acaba bizlere ne yapacaklar" korkusuyla Yunanistan'a gelmeye karar verdim. 1978'te Atina'ya geldim ve doktorluğumu burada sürdürmeye başladım. Türk dostlarıma karşı kin ya da nefret duyguları beslemiyorum. Ama onların yerinde olsam ve ne olup bittiğini öğrenseydim daha çok üzülürdüm. Bana göre Türkiye ve Yunanistan kendi tarihlerine bakarak bilanço çıkarmalı ve hataları üzerinde özeleştirilerde bulunmalı."
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|