|
 |
 |
 |
  |
|
Yargıda kavga!
Yeni Adli Yıl, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi'nin yetki tartışmasıyla açıldı.
Yargıtay Başkanı Osman Arslan: "Anayasa Mahkemesi üstün statü kazanmak istiyor. Yüce Divan gibi yetkilerini devretmeli. İnsan haklarını korumak Anayasa Mahkemesi'nin tekelinde değildir."
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç: "Bu konuşma Anayasa Mahkemesi'ne bir saldırıdır." Anayasa Mahkemesi Başkanlığı: "Adil yargılanma konusunda kuşku yaratıcı bu beyanlar sorumlulukla bağdaşmamaktadır."
Yargının zirvesinde yüksek gerilim
Yargıtay Başkanı, bu kez siyasileri değil Anayasa Mahkemesi'ni hedef aldı Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesi'nin "daha yüksek" olmadığını vurguladı.
Yargının siyasallaştırıldığı içerikli bildirilerle kapatan yeni adli yıl, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasında kavgayla başladı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, muhalefet partileri liderleri, yüksek yargı organları başkanlarının katıldığı törende bir konuşmayla yeni adli yılı açan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, beklenenin aksine siyasilere sert bir eleştiri yöneltmeyip, hedef olarak Anayasa Mahkemesi'ni seçti.
YÜCE DİVAN ADİL DEĞİL Anayasa'nın yamalı bohça gibi olduğunu, özellikle yargıyla ilgili bölümlerinin yenilenmesi gerektiğini savunan Arslan, Anayasa Mahkemesi'ndeki Yüce Divan görevinin, Yargıtay'a verilmesi gerektiğini savundu. Yüce Divan davalarının tek aşamalı olmasının adil yargılama ilkesine uymadığını vurgulayan Arslan şöyle konuştu: "Yüce Divan, ceza yargılaması yapan bir mahkemedir. Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamı 'hukukçu' olmadığı gibi, hukukçu olanların tamamı da 'cezacı' değildir. Ceza usulü ve ceza hukuku öğrenimi ve eğitimi görmeyen, ceza uygulaması yapmayan ve bu konuda deneyimi bulunmayan kişilerin ceza yargılaması yapması hukukun evrensel kurallarına aykırı olduğu gibi insan haklarına da aykırıdır." Uzman ceza hukukçularından oluşan yargı mercilerinde yargılamanın yargılananlar açısından da güvence oluşturduğunu vurgulayan Arslan, "Yüce Divan yetkisinin daha önce Anayasa Mahkemesi'ne verilmiş olması, bu yanlışlığın sürdürülmesine gerekçe olamaz" dedi. Arslan, Anayasa Mahkemesi'ne yönelik itirazlarını şöyle sıraladı:
* KAOS YARATIR: Anayasa Mahkemesi'ne, temel insan haklarıyla ilgili mahkeme kararlarına karşı bireysel başvuru yolu açılması, süper temyiz olur. Anayasa Mahkemesi diğer yüksek mahkemeleri denetlemeyi istemektedir. Yüksek mahkemelerin denkliği esastır. Bu denkliğin bozulması, yargıda kaos yaratır. Yüksek mahkemelerin çatışması sonucunu doğurur. Ayrıca kesinleşen bir yargı kararının başka bir yüksek mahkeme tarafından incelenmesi, mahkeme kararlarına karşı duyulan güven duygusunu da zedeler. Temel insan hak ve özgürlüklerini korumak Anayasa Mahkemesi'nin tekeli altında değildir.
* KARAR GECİKİYOR: Yıllık ortalama 79 karar veren ve yıllarca verdiği kararları yazmayan / yazamayan mahkemenin her yıl yüzbinlerce kararı nasıl oluşturacağı ve nasıl yazacağı kanıtlanmadıkça bu mahkemeye böyle bir yük verilemez. Olaya, 'batıda bazı ülkelerde var, bizde de olsun' şeklinde bir özenti ile yaklaşmanın olumsuz sonuç vereceği bilinmelidir."
* SİYASİ PARTİ DAVALARI: Dernek, sendika ve vakıf davaları Yargıtay'da görülmektedir. Siyasi partilerle ilgili davalarda da iki dereceli yargılama, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Bu davalara da Yargıtay'da bakılmalıdır.
* MECLİS SEÇMESİN: Anayasa Mahkemesi'nin iki kuruldan oluşan bir mahkeme önerisi, içtihat ayrılıklarına neden olur. Üniter devletlerde Anayasa Mahkemesi tek kurul olarak düzenlenir. TBMM'nin Anayasa Mahkemesi'ne üye seçmesi de mahkemenin siyasallaşmasına neden olur. Adaylar, Meclis'te ve siyasi parti genel merkezlerinde kulis faaliyetlerinde bulunurlar.
"DİNDARLARI DIŞLAMAYIN" Cuma namazından sonra Fatih Camii'ndeki olaylar ile Abdullah Öcalan lehine Gemlik'teki gösterileri de değerlendirip, halkı sağduyuya çağıran Arslan, şöyle dedi: "Hilafet çağrısı yaparak bu konudaki özlemlerini dile getirenler, ülkemizi Ortaçağ karanlığına döndürmek emellerine ulaşamayacaklardır. Bağımsız Türk yargısının mahkum ettiği bölücülüğün lehine hareketlerin başlamış olmasını da doğru ve ülke yararına bulmuyoruz." "Laikliğin koruyucusu Yargıtay'dır" diyen Arslan sözlerini, "Halkın kutsal din duygularını kötüye kullanarak laikliği dinsizlik olarak göstermek ne kadar yanlış ise Cumhuriyet'e, Atatürk ilkelerine bağlı olan ve dini gerekleri yerine getiren kişileri dışlamak da o kadar yanlıştır" uyarısıyla bitirdi.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|