|
|
|
|
|
|
Arınç: Türkiye'nin önünde engel kalmadı
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Türkiye'nin 3 Ekim'de AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamasının önünde hiçbir engelin kalmadığını söyledi.TBMM Başkanı Bülent Arınç, II. Dünya Parlamento Başkanları Konferansı'na katılmak üzere ABD'ye gitti.
Türk Hava Yolları'na (THY) ait uçakla New York'a hareketinden önceAtatürk Havalimanı'nda açıklama yapan Arınç, katılacağı konferansta, 2000 yılında düzenlenen ilk konferansta ele alınan konularda sağlanan ilerlemelerin görüşüleceğini söyledi.
Parlamentoların, halkın gerçek temsilcileri olarak uluslararası
ilişkilerde ve ulusları birbirlerine yakınlaştırma çabalarında önemli katkılar yaptığını kaydeden Arınç, TBMM'nin de parlamenter diplomasiye büyük önem verdiğini vurguladı.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın katılacağı konferansta kendisinin bir konuşma yapacağını ifade eden Arınç, terörizm, bölgesel çatışmalar, salgın hastalıklar ve yoksulluk konularına değineceğini söyledi. Arınç, artan silahlanmayla beraber, kitle imha silahlarının yayılma eğilimine girdiği günümüzde dünya parlamentolarının evrensel boyutta barış, dostluk, refah ve uzlaşı sağlanması yolunda ortak irade koymaları gerektiğini vurgulayacağını kaydetti.
Türkiye'nin, BM ideallerine daima destek vermeye özen gösterdiğini belirten Arınç, bu kararlılıkla Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi 2009-2010 geçici üyeliğine aday olduğunu hatırlattı.
New York'ta bulunduğu süre içerisinde çeşitli parlamento başkanlarıyla ikili görüşmelerde bulunacağını anlatan Arınç, bu görüşmelerin, bölgesel ve uluslararası konuları ele alma imkanı vermesinin yanı sıra Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi adaylığı için destek arayışları için de fırsat olacağını söyledi.
BM Kalkınma Programı (UNDP) başkanlığı görevine yeni gelen Kemal Derviş'i de ziyaret edeceğini ifade eden arınç, Türk dernek ve kuruluştemsilcileri, basın mensupları ile ABD'de master ve doktora yapan TürkEmniyet Teşkilatı mensuplarıyla da görüşmelerde bulunacağını kaydetti.
TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE HİÇBİR ENGEL YOK
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün AB ile ilgili son açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi:
''AB sürecinde Türkiye, 3 Ekim tarihinde müzakerelere başlayacaktır. Bu 17 Aralık'ta AB zirvesinde alınan karardır. 3 Ekim tarihine giderken AB mensubu bazı ülkelerde Türkiye'nin katılım müzakerelerine başlamasıyla ilgili bazı tereddüt içeren sözler ve davranışlar ortaya çıkmaktadır. Ve alınan kararların aksine yeni bazı tartışmalar meydana getirilmeye çalışılıyor. Başbakan ve Dışişleri Bakanımız da ısrarla şunu söylüyorlar. Bence de doğru söylüyorlar. O da şu'dur: 3 Ekim, 17 Aralık'ta alınan kararın gereksinimidir. Bunun üzerinde artık hiçbir tartışma olamaz. Katılım müzakerelerine başlanmasının tek amacı vardır o da tam üyeliktir.
Geçtiğimiz yıl zirve ve zirve öncesinde AB'nin tüm platformlarındaTürkiye'nin tüm kriterleri yerine getirdiği, artık yapacağı bir şey kalmadığı söylenmiştir. Aynı zamanda Kıbrıs Rum Kesimi ile ilgili olarak ek protokolün imzalanması konusu yine AB mercileri tarafından uygun görülmüştür. Türkiye'nin karşı deklarasyonu da üzerinde tartışmagötürmeyecek biçimde AB'de alınan kararlara uygundur. Bununla şunu söylemek istiyorum, artık Türkiye'nin müzakerelere başlamasının önündehiçbir engel kalmamıştır.''
Türkiye'nin AB serüveninde geldiği en önemli noktanın müzakerelerebaşlama noktası olduğunu vurgulayan Arınç, ''Ancak bazı ülkeler Fransabaşta olmak üzere kendi iç politikaları sebebiyle Türkiye'yi malzeme yapmaya çalışan bazı yanlış tutum ve davranışları ortaya koymaktadır''diye konuştu.
'HERKES SAMİMİ OLSUN'
Türkiye'nin, 2002 yılından bu yana çok önemli reformları başarıylatamamladığını, TBMM'nin iktidar ve muhalefetiyle büyük bir özveriyle çalışarak Anayasa değişikliklerini ve uyum yasalarını birlikte çıkardığını anlatan Arınç, şöyle devam etti:
''Geçtiğimiz yıl İlerleme Raporu'nda daha sonra AB zirvesindeki konuşmalarda Türkiye'nin siyasi ve hukuki kriterleri içeren Kopenhag Kriterleri'ne tamamen uygun hale gelen bir yasal düzenleme yaptığı ve bunun dışında herhangi bir yükümlülüğü olmadığı ifade edilmiştir. Şimdi tekrar eskilere dönerek bazı tartışma konularını yeniden açmak samimiyetle bağdaşmaz. Türkiye kendisiyle oynanacak bir ülke değildir.Türkiye, şahsiyetli, gururlu bir ülkedir. Büyük bir devlettir. Biz kendimize hiçbir zaman ayrımcılık ve imtiyaz yapılmasını istemedik amahiçbir zaman da ikinci sınıf bir ülke statüsüne düşmek istemedik. AB de biliyor ki, 1963'deki anlaşmadan bu yana Türkiye'nin her zaman tam üyeliği söz konusu olmuştur. Tam üyeliğin dışında bugüne kadar hiçbir seçenek söz konusu edilmemiştir. Almanya veya Fransa'da bu seçeneğin dışında bir takım sözlerin söylenmesinin AB ilkeleriyle bağdaşmadığınıdüşünüyoruz.
Türkiye, ikide bir bu söz konusu davranışlarla karşılaşmaktan memnun değildir. Biz ciddi bir ülkeyiz alınan kararlara sadığız. İki taraflı taahhütleri içeren bir AB sürecinde üzerimize düşeni yaptık. Artık üzerine düşeni yapması gerekenler, AB ülkeleridir. Bunlar Türkiye'yi rencide etmeye yönelik davranışlardır. Biz buna müstahak değiliz. Herkes lütfen samimi olsun ve AB sözleşmesinin gereğini yapsın.''
Arınç, Türkiye'nin bu biçimde AB yolunda ilerlemesinin önünde engel çıkaranlara karşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve diğer siyasilerin söylediği sözleri haklı bulduğunu ve desteklediğini ve Meclis'in de aynı düşüncede olduğunu ifade etti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|