|
|
Ecemiş, Hizbullah uyarısını hatırlamıyor
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert'in, uzun yıllardır konuşulan "Devlet Hizbullah'ı, PKK'ya karşı kullandı" iddiasını ilk kez yüksek sesle dile getirmesi, yeni bir tartışma başlattı. "Hizbullah terör örgütünün PKK'ya karşı kullanıldığı söyleniyordu. Çiller zamanında dönemin valisini bu konuda uyarmıştım" diyen Cömert'in, bu uyarıyı yaptığını belirttiği dönemin Diyarbakır Valisi Muzaffer Ecemiş, SABAH'ın sorusu üzerine, böyle bir görüşmeyi hatırlamadığını söyledi. Diyarbakır'da 1991 Ağustos'undan 1992 Şubat ayına kadar vali olarak görev alan, bir dönem İçişleri Bakanlığı da yapan Ecemiş, Çiller hükümeti döneminde valilik yapmadığını da kaydetti. Ecemiş, devleti yönetenlerin, bir dönem PKK terör örgütüne karşı eylem yapan Hizbullah'ı korumadıklarını belirterek "Devletin gücünün sınırı yoktur. Hiçbir örgütten medet ummadık" dedi.
ERKAN: BİZ YAKALADIK Hizbullah'ın eylemlerinin yoğunlaştığı 1992-1996 yılları arasında Olağanüstü Hal Bölge Valiliği yapan Ünal Erkan da, şöyle dedi: "Benim dönemimde 750 Hizbullahçı yakalandı. 300'e yakın öldürme ve yaralama eylemi çözüldü. Devlet hem Hizbullahı koruyacak hem eylemlerini çözecek, böyle şey olur mu? Bunlar PKK'nın yarattığı propagandadır, spekülasyondur. PKK ile Hizbullah, önce bölgehakimiyeti için çekiştiler, eylem koydular sonra da oturup 1994'te barıştılar. 1995'ten itibaren Hizbullah ve PKK birbirine karşı çatışmadı. Devlet illegaliteyle işbirliği yapar mı? Hizbullah devlet güdümünde idiyse PKK'yla niye barıştırsın?" Erkan, 1992'den önceki dönemlerde, Hizbullah'a yönelik operasyonlar olmayışını ise "Hizbullah'ın yeni oluşundandır, bilinmeyişindendir" diye açıkladı.
TANTAN: AVRUPA KORUDU Eski içişleri bakanlarından Nahit Menteşe de "Devletin çeteyi müsamaha etmesi mümkün değil" diyerek iddiaları reddetti. 1993-1996 arasında İçişleri Bakanlığı yapan Menteşe, "Hizbullah'a karşı sert beyanlar verdiğini" hatırlattı. Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu başta olmak üzere çok sayıda örgüt yöneticisinin ölü ele geçirildiği 2000 yılındaki operasyonları yöneten dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, "Hizbullah'ı Türkiye'nin değil Avrupa'nın koruduğu" iddiasında bulundu.
BİR EMNİYETÇİ'NİN YORUMU Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir emniyetçi ise, polisin 1991'e kadar Hizbullah'la ilgili çok net bilgilere sahip olmadığını belirterek, şu iddialarda bulundu: "Hizbullah taraftarları Silvan'da Mardin'de, korucu olarak devletin güvenlik güçlerine yakın durarak, devleti kullandılar. Korucu olarak PKK'ya karşı durdukları için güvenlik güçlerinin sempatisini kazandılar. Polis, o dönem, PKK'ya karşıkimi dövüştürebilirse yanına aldı. Devlet çok sonradan anladı bunların ne olduğunu. Bu yüzden bazı korucular hakkında soruşturma yürütüldü." Emniyet teşkilatından Başkomiser olarak emekli olan, M. Y., ölü ele geçirilen Hizbullah lideri Velioğlu'nun 1986'da, Başbakanlık'ta çalışan bazı kişilerin takibinde olduğunu şu sözlerle iddia etti: "Emekli oldum. İsviçre'den ilaç ithal eden Varol S.'nin şirketinde güvenlik görevlisi olarak işe girdim. Varol Bey, gazeteye 'yabancı dil bilen eleman aranıyor' diye ilan verdi. Velioğlu'na tıpa tıp benzeyen adam geldi, Arapçası da çok iyiydi. Adam orada çalışırken, birileri, 'Biz Başbakanlık'tan geliyoruz. Sizde, şu adam çalışıyor. Caferi mezhebinin önde gidenlerindendir. Irak'ta bazı bombalama olaylarının failidir. Burada çalışmaya devam etsin, biz de onu kontrol altında tutalım' dediler. Ben durumu, patron Varol S.'ye ilettim. O da, tercümanın işine son verdi. Aynı kişiyi bir de 2000'de Beykoz'da düzenlenen Hizbullah operasyonundan sonra ölü ele geçirilen lider Hüseyin Velioğlu'nun fotoğrafı diye televizyonlarda gördüm. Meğer bizim tercüman Velioğlu imiş. O zaman henüz teröre bulaşmamıştı."
KADİR ERCAN - ANKARA
|