Kandil'in ruhuna eziyet
Daha önce de ' sanal ibadet' deneylerinden yakınmış biri olarak geride bıraktığımız Miraç Kandili sırasında tekrar işgale ve hatta tacize uğradım. Az buçuk tanınmış olan her muhafazakâr gibi, bir gün boyunca telefonuma düşen ' sözde kutlama' ile uğraşmaktan yine işimi göremez oldum. Gerçekte bu kutlama filan değil, katlama! GSM firmasının kazançlarını arttıran bir dini istismar yöntemi! Kendini dindar zanneden sayısız vatandaş otomatiğe bağlanarak güya ahbaplarını tebrik etmiş oluyor! Bir de, öteden beriden alıntılanmış veya ıkına sıkına uydurulmuş ' vecize deneyleri' ile sanat yapmaya da kalkışmıyorlar mı; ölme de tabuta uzan! Allah'a ve Peygamber'e övgü içeren bir takım cümlelerle edebi salgılar üretmeyi bu ucuz ve sahte dindarlığın süsü haline getiren milyonlarca insan arasında sevdiğim pek çok kişinin bulunması da eziyetin püskülü! Neresinden bakarsam bakayım, ' kıyamet alameti' niteliğindeki bu ' sanal ibadet' saçmalığından yana şahsi sorumluluğumun altında eziliyorum. Böylesine ağır bir samimiyetsizliğin dindarlık zannı altında sürdürülmesini önlemeye yönelik çabalarımın yararsızlığından utanç duyuyorum. Oysa her fırsatta dil döküp durmaktayım: Otomatiğe bağlayarak tanıdıklarınızı yapay bir ifade ile kutladığınızı sanıyorsunuz. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Bir maymunu eğiterek namazın hareketlerini yapmayı öğretin... Sonra da ona günde beş öğün muz ziyafeti çekerek sizin yerinize namaz kılmasını sağlayın... İşte size sanal ibadet... Ha bir hayvan kullanmışsınız, ha bir teknoloji ürünü! Cep telefonuyla yaptığınızı sandığınız bu ' iyi iş' insanın insana sevgisini yansıtan her tür içten kutlama fikrimce ibadettiraslında İsl'ı tamamen tersyüz etmektir. Zira İslâm ihlâstlır, içtenliktir; bu sizin yaptığınız otomatik kandil ve bayram kutlaması ise samimiyetsizliktir, göstermeciliktir! Üstelik bu gösterinin yapanı da, tüketeni de sizsiniz! Dolayısıyla riya bile bunun kadar aptalca değildir. Oldu olacak şöyle de yapalım: Bir Fatiha okuyup balona üfleyelim. Sonra da o balonla poz vererek fotoğraf çektirelim. Bunu da cep telefonumuzdan dostumuza yollayıp ' ruhunuza bir Fatiha hediye ettim' diyelim Nasıl, otomatik kandil veya bayram tebriklerinden daha mı gülünç? Hiç sanmıyorum!
Rumları tanımanın boynuzları Dün Financial Times'i kaynak göstererek Kıbrıs konusunda Ankara'nın tuzağa düşürüldüğünü söylemiştim. Oysa aynı demlerde AB'den Türkiye'ye estiği söylenen olumlu rüzgârlar borsamız uçuyordu. Neydi bu rüzgârın olumlu tarafı? AB Türkiye'den Rum devletini tanımayı istememişti. Medyamızda konuşlanmış yarı-fahri Avrupa konsolosları da böyle aleni bir talep gelmediği için bayramlık haber ve yorum bombardımanına girişmişlerdi. Olumlu hava denen bu yalancı rüzgar tamamen ısmarlanmış bir esintiydi. Şimdi, şu dakika itibariyle, ' uyuşturucu yorum' müptelası olmayanlar için gerçek belirginleşmiş; Ankara'nın gerçekten tuzağa düştüğü kesinleşmiştir. Türkiye'ye söylenecek olan şudur: - Tamam sen tanımadığını söyleyip halkını kandırmaya devam et ama havaalanlarını ve limanlarını Rum uçak ve gemilerine aç... Ne var bunda? Dünyanın 9'uncu büyük deniz taşımacılığı filosuna sahip Rumların beş milyar dolara yakın gelir beklentisi var...Çünkü limanlarımızı açınca BaküCeyhan boru hattından Avrupa'ya taşınacak petrolün kaymağını Rumlar yiyecek! Başka ne var? Türkiye'nin ürünleri Gümrük Birliği sayesinde Rumlara KKTC'den daha ucuza gidecek. Yani Ankara ' Kıbrıs Türklerine ayırımcılık yapmayın' diye ötede beride ricacı olurken bizzat kendisi dışlamanın patronlarından biri haline gelecek. Daha ne var? Türkiye'nin Rum limanlarına uğrayan başka ülke gemilerine uyguladığı ambargo da kalkacak. Böylece Kıbrıs'ın Rum kesimindeki limanlar daha da canlanacak Ne oldu şimdi? Bunlar Rum yönetimini tanımanın mı, tanımamanın mı boynuzları?
|