| |
İstanbul'dan Newport'a mesaj
Pakistan 1947'de kuruldu, İsrail ise 1948'de... İki devlet arasında bugüne kadar ilişki bir yana, diyalog bile kurulmadı. Ve 57 yıl sonra Pakistan Dışişleri Bakanı Kasuri ile İsrail Dışişleri Bakanı Şalom, Türkiye'nin çabalarıyla İstanbul'da biraraya geldi... AB'ye bundan anlamlı mesaj olamaz.
Granada'daki Müslüman mezarlığında gömülü Leopold Weiss'in ruhu dün huzura kavuştu. Weiss? Olağanüstü bir yaşam öyküsü olan bu gazeteci ve düşünürü tanıtmakta yarar var. 1900'de, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu egemenliğindeki Galiçya'nın Lemberg kentinde dünyaya geldi. Bir Yahudi ailenin çocuğu olarak. Dedesi hahamdı. Farklı kültürleri tanımak için genç yaşta yollara düştü. Önce Viyana, ardından Berlin. Orada bir süre Alman film yönetmeni Friedrich Wilhelm Murnau'nun asistanlığını yaptı. Ardından "Frankfurter Zeitung"ta gazeteciliğe başladı. Berlin'de bohem yaşamdan kesitler aktardığı yazılarıyla kısa sürede ünlendi. Ama sıkıldı, gazetenin Ortadoğu muhabirliğini üstlendi. Böylece 1923'ten itibaren on yıllarca sürecek ve bölgenin en çalkantılı dönemine denk gelecek macerası başladı: Yahudi göçmenlerin Filistin'e gelmeye başlamaları, İbni Suud'un ülkeyi birleştirip bağımsızlığını ilan etme mücadelesi Bölgenin yanı sıra insanlarını ve inançlarını da tanıdıkça adeta büyülenen Weiss, 1926'da din değiştirdi. Müslüman oldu. Muhammed Asad adını aldı. Suud'un dostluğunu kazandı. Mekke'ye gidip hac görevini yerine getirdi. Gazeteciliğe devam ediyordu. İkinci Dünya Savaşı onu Hindistan'da yakaladı. Avusturya vatandaşı olduğu için İngilizler onu "düşman" sayarak cezaevine koydular. Cezaevinden Muhammed İkbal'le yazıştı. Serbest bırakılınca onun yanına gitti. Mücadelesine destek için. Bağımsız Pakistan'ın temellerini ikisi attılar. İkbal ve Weiss, yani Muhammed Asad. İkbal'in ilk hükümetinde bakanlık yaptı, ardından Pakistan'ın ilk BM temsilcisi oldu. Daha sonra kalan ömrünü Kur'an'ı Almanca'ya çevirmeye, İslam felsefesini Batı'ya tanıtmaya adadı. 1992'de İspanya'da öldü, yukarda da belirttiğimiz gibi, Granada'daki Müslüman mezarlığında toprağa verildi.
İşte medeniyetler buluşması Pakistan ile İsrail'in tarihlerinde ilk kez -hem de Dünya Barış Günü'nde- dün İstanbul'da diyalog kurması bize Weiss'i anımsattı. Ya da Asad'ı. İki ülke dışişleri bakanları Mahmud Kasuri ile Silvan Şalom'un kimsenin hayal bile edemeyeceği bu buluşması, hiç kuşkusuz sadece dünya barışına değil, uygarlıklar barışına da önemli katkıda bulunacak. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in ricası üstüne Başbakan Erdoğan'ın çabalarıyla gerçekleşen görüşmenin ardından Şalom adeta AB liderlerine ders verdi: "Bu toplantının İstanbul'da, Türkiye'de yapılması bir tesadüf değil. Burası çok büyük bir demokrasi ve laik bir ülke, İsrail'in çok önemli bir dostu. İsrail'in Türkiye ile ilişkileri, İsrail'in Müslüman komşularıyla karşılıklı faydalı ilişkiler kurabileceğinin bir kanıtı." Yine tarihi bir rastlantı: İstanbul'daki Pakistan ve İsrail dışişleri bakanları görüşmesi, Türkiye ile 3 Ekim'de müzakerelerin açılmasına son onayın verileceği AB dışişleri bakanlarının Newport toplantısından sadece birkaç saat önce gerçekleşti. Bir yandan "Değişimin farklı kimliklere saygı göstererek, demokrasiyi yayarak sağlanabileceğini kanıtlamalıyız. Bunun için de mümkün olduğunca çok ülkenin ve ulusun desteğini yanımıza almak zorundayız" diyen, öbür yandan Türkiye'yi iç siyaset hesaplarına alet etmeye kalkan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a bundan daha güzel bir yanıt olamazdı. Hem medeniyetler barışı nutukları atan, hem de "Türkiye'yi içimize alamayın" diyen Alman Hıristiyan-Demokratları'nın miyop liderlerine de... Erdoğan 3 Ekim'den önce AB liderlerine Muhammed Asad'ın hayatını anlatan "İslam İçin Bir Yahudi" (yazarı Florence Heymann) kitabını ve Asad'ın günlüğünü (CNRS Yayınları) hediye etmeli.
|