|
|
'Biliyorum seni, çok komiksin' dedi...
İşte orada uzakta duruyordu! M.F.Ö'nun çıkmasını bekliyordu. Bana gülümsedi. Kendime baktım. Son 15 yıldır tesis buydu. Yanında silüetini gördüğüm kadın varken bana yazılıyor olamazdı. Gülümsedim. Hemen yanına koştum. Elini omuzuma attı. Heyecanlandım. Hatta çok heyecanlandım. "Merhaba ben Sabah Gazetesinden Rahşan Gülşan"dedim. "Biliyorum" dedi. (Eğer bu sahnede çığlık atıp bayılsaydım ne olurdu diye hâlâ düşünmeden duramıyorum.) "Okuyorum seni çok komiksin, peki kaç kilo verdin?" dedi.
ÇOK KRİTİK BİR ANDI Sayın okurlar bu öyle kritik bir andır ki. Cem Yılmaz, geyik havasında hatta yer yer sazan kokan bu cümleyi size doğrulttuğunda bir cümlelik cevap hakkınız kalıyor. Öyle bir cevap vermelisiniz ki hem gülsün, hem sizin ne kadar zeki, komik, karizmatik, şişman ama seksi filan olduğunuzu düşünsün. "Valla meşhur olunca bıraktım, böyle daha çok akılda kalıyorum"dedim. Hakikaten güldü... (Hatta bu sahneyi gelip yanımda yaşamayan uzaktan bakan kardeşim bile güldüğünü doğruladı sonra. Ki ben Berşan'a sonra çok kızdım. "Kardeşim, insan böyle bir anı ablasıyla seyredip sonra herkese anlatmaz mı?" dedim. "Ya abla gelseydim de bok mu vardı burnumun dibine girdin derdin... Bir karar ver" dedi. Haklıydı. Sustum) Sonra "Beni hatırlıyor musunuz, ben Yonca'nın ekibinde idim.." dedim ama cümleye mantıklı bir son veremedim. Yani sanırım cümlenin içinde özne, yüklem filan vardı. Ama hepsi bir arada çok şık durmuyordu. Gak guk yaptım.. "Tabii hatırlıyorum" dedi. "Güzel olduğunuz kadar zekisiniz" dedim...Yine güldü. Yanındaki kadın kıpraşmaya başladı. Olay yerini terk ettim. Yanında... Şey vardı... Ayy kimdi.. Heyecandan kızın yüzüne bakamamışım... Üzgünüm sevgili okurlarım...
|