|
|
Cep telefonuyla aranız nasıl?
Biz "Cep"lerle ailecek iyiyiz. Çok şükür. Örneğin annem; çalan telefonu en hızlı meşgule düşürme rekorunun sahibidir kendisi
Ailecek teknoloji özürlüyüz. Estağfurullah durumu yok. Tamamen özürlüyüz. Yeniliklere alışamıyoruz ya da öyle bir alışıyoruz ki işin suyu çıkıyor. Örneğin geçenlerde DVD aletini televizyona bağlamayı beceremedik, kocamla ben. Yani Allah aşkına kaç tane kombinasyon olabilir ki? Hepsini bir bir dene, değil mi efendim? Güya denedik, ııh, olmadı. Ben kocama "Hadi ben beceriksizim, sen benden betersin" diye çıkışırken o da "Bu DVD player bozuk" deyip işin içinden çıktı. Sonra bir arkadaşım geldi, abartmıyorum, ilk denemesinde aleti televizyona bağladı ve bozuk olduğu iddia edilen DVD'de film seyretmeyi başardık.
***
Benim beceriksizliğim aileden geliyor. Nerede, yeni ne var anında haberi olan ve korkunç bir iletişim ağıyla birbirine olan biteni yetiştiren aile üyelerim iş örneğin cep telefonuna gelince, bir durgun oluyorlar. Teyzemle başlayalım. Geçenlerde Ankara'ya bir röportaj için gitmişim. "Hadi bir sürpriz yapayım vakti varsa yarım saat uğrayayım" dedim. Haliyle aradım, cep telefonundan. - Alo teyze? - İniyorum Nesrin. "Tak" dedi kapadı telefonu. İşi olduğu belli, Nesrin'i beklediği daha da belli ama dört kat aşağı inmesin kadıncağız diye tekrar aradım, hani "Ben Nesrin değilim, inmeyin onca katı" diyeceğim. Üstelik numaram telefonunda kayıtlı, ismim çıkıyor yani. Yok, açan yok. Ben de annemi aradım, boş vaktim var ya iki güleceğim, "Bak teyzem ne yaptı, aşağıya indi, anlamsızca bekliyor" diye anlatacağım. Hatta "Sen Nesrin'mişsin gibi ara, işletelim" diye suç ortaklığı önereceğim falan. Peki annem ne yaptı? Telefonun ikinci çalışında "No" düğmesine bastı ve telefon meşgule düştü. Bu arada annem ailemizde "en çabuk telefona bakan" rekoruna sahiptir. Gülmeyin. Ciddiyim. Bu uğurda halı üzerinde kayıp düşmüşlüğü bile vardır... Telefonu aceleden meşgule düşürdükten sonra ne yaparsınız? Karşı tarafı ararsınız değil mi? Yok, annem aramaz. Yeniden aranmayı bekler. O sırada telefonum çaldı. Bilinmeyen numara. En sinir olduğum numara. Mümkün olduğunca açmadığım durum yani. Sussun diye beklemeye başladım. Uzun süre susmadı. Sustuktan hemen sonra bir mesaj geldi "Açsana telefonunu" diye. Kız kardeşim. Biliyor tabii benim bilinmeyen numara alerjimi. - İyi de kızım, niye kendi numarandan aramıyorsun? - Kare 31 kare yaptıktan sonra numarayı çevirince karşı tarafta bilinmeyen numara çıkıyor. - Eeee? - Sana öğreteyim dedim. Bu arada babam seni aramış ama ulaşamamış. Babam bir süredir Marmara Adası'nda tek başına tatilde. Hepimizden uzakta kafa dinliyor. Hemen numarasını çevirdim. Hayır bilemediniz. Babam açtı telefonunu. Açtı ama nedense kulağına götürmedi. Bir süre karşı tarafla sohbetini dinledim. Sonra sıkıldım haliyle.
***
45 dakika sonra, annem, teyzem ve ardından babam aradı "Beni mi aradın?" diye. Uzatmadım, yorgunum inanın. 10 dakika sonra annemden bir fotoğraf geldi. Yakın plan kendini çekmiş. Telefonu yeni de hatunun. Ben de hoşluk olsun diye kendiminkini çekip yolladım. Hani teknolojiyi iyi kullanıyoruz ayağı. 10 dakika sonra kız kardeşim aradı. "O ne saç öyle, yine mi kestirdin, anneme resim yollamışsın..." Not: Bu arada bütün bu geyik sırasınca ödediğimiz telefon faturasını düşünmek bile istemiyorum. O apayrı bir yazı konusu olur.
|